17 Kasım 2022 Perşembe
Sadullah Kısacık: Öğretmenlerimiz Bir Anne, Bir Baba, Bir Abla, Bir Ağabeydir
Portakal Mevsiminde Kuran Dersleri
SAMİMİYET, SEN NEREDESİN?
Anadolu’yu konuşturan usta bir yazar: AHMED HAMDİ TANPINAR
Kurban Nedir? Kurban’ın Dinimizdeki Önemi?
Bugün Benim Doğum Günüm...
ADNAN AVCI
Reenkarnasyon, öldükten sonra ruhun yeni bir bedene girerek dünya hayatına devam ettiğini savunan batıl bir fikirdir. Bu fikrin İslam’a göre yanlış olduğu çok açıktır. Çünkü İslam’ın ortaya koyduğu en temel mesele olan dünya-ahiret hayatı inancına taban tabana zıttır.
Kur’an’ın dünya ve ahrete ve insanın dünyadaki imtihanına dair binden fazla ayeti, sayısız hadis-i şerifler ve bütün İslam âlimleri bize şunu bildiriyorlar:
“İnsanoğlu Âdem ve Havva’nın çocuklarıdır ve dünyaya imtihan için gönderilmişlerdir. Öldükten sonra ruhları berzah âlemine gider. Kıyamete kadar orada kalırlar. Saadet ehli olmayı hak etmişse daha berzahta iken saadete girer, azab ehli olmayı hak etmişse orada azaba düşer. Ahiret günü geldiğinde ise, cesedler yeniden toplanır ve ruhlar cesedlerine dönerler. Haşir meydanında hesaba çekildikten sonra ehl-i saadet cennete, ehl-i küfür cehenneme girerek ebedi ve son hayatlarına başlarlar.”
Bu fikrin Kur’an’da hiçbir şekilde bulunmaması ve İslam’ın inanç esasları içerisinde böyle bir maddenin sayılmaması, Müslümanlar için batıl olduğuna kesin delildir.
Aslen, başta Hinduizm gibi batıl dinlerin ve ahreti inkâr etmek isteyen bazı felsefelerin sığındığı bir iddiadan ibarettir. İddia sahipleri, iddialarını ispat etmekle mükelleftirler. Hâlbuki bu mesele isbatı mümkün olmayan kuru bir iddiadan ibarettir. Mantıkta böyle delilsiz iddialara sırf tahakkümî denilir ve hiç itibar edilmez.
Yüzyıllardır bu batıl fikirler bilindiği halde, bütün insanların eskiden dünyada yaşadıklarına dair hiçbir şey hatırlamamaları bu fikrin hayal ürünü olduğunun açık delilidir.
Başta Kur’an olarak semavi kitaplarda, yaratıcı tarafından böyle bir şey bildirilmezken, bunu savunmak Allah’a iftira etmekten başka bir şey değildir.
Mesela Kur’an’ın şu ayeti açık bir şekilde ölümden sonra dünyaya geri dönüş olmayacağını ifade ediyor:
“Nihayet, onlardan birine ölüm gelip çattığında, “Rabbim, der, lütfen beni geri gönder. Ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş yapayım.” Hayır! Onun söylediği bu söz laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar bir berzah vardır.” (Muminun Suresi 99-100)
Görüldüğü gibi, ayet öldükte sonra insanların dünyaya döndürülmeyeceklerini, haşir-dirilme gününe kadar berzah âleminde bekleyeceklerini açıkça anlatıyor.
Öldükten sonra dönüşün olmayacağına gösteren diğer bir kısım ayetler şöyledir:
“Onlardan önce nice kavimler helak ettiğimizi görmüyorlar mı? Onlar bunlara tekrar dönüp gelmezler.’’ (Yâsîn, 31)
‘’Helak ettiğimiz bir şehir halkına tekrar dönmek haramdır’’ (Enbiyâ, 95)
“Orada (ahirette) ilk ölümden başka ölüm tatmazlar’’ (Duhan, 56)
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürülürler” (Ankebut, 57) Yani öldükten sonra dönülen yer dünya değil Allah’ın huzuruna gidilip hesap verilen Ahiret yurdudur.
Bu ayetler gibi, Kur’an baştan sona yeniden doğma fikrini reddederken, bazılarının kalkıp bir ayetin buna işaret ettiğini söylemesinin de hiçbir geçerliliği yoktur. Tamamen bir saptırmadan, ayetin maksadını farklı bir şekilde yorumlamaktan ibarettir.