admin

admin

03 Temmuz 2024 Çarşamba

Yada Taşı

Yada Taşı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

YADA TAŞI İNANCI ve YADA TAŞI’NIN KAYNAĞI

efsanelere göre, Türkler’in elinde bulunan kutsal bir taştır. Bu taşı Türkler’e Tanrı vermiştir. Türkler, bu taşı kullanarak yağmur, kar, dol yağdırabililer, yel estirebilirler, kasırga çıkarabilirler. Yada Taşı, Türk efsanelerine geniş bir etki yapmış, Eski Türk kültüründe önemli bir yer edinmiş mitolojik bir motiftir. Mitolojik motifden de öte, bir tür inançtır

Türkler arasında yağmur, kar yağdırma ve rüzgar estirmeyle ilgili inanç ve etkinlikler çok eski çağlara özgü olup islami dönemde de devam etmiştir. İşin ilginç yanı, bu konuyla ilgili yaşanmış örnekler, tarih kayıtlarına geçmiş olaylar vardır

Türkler’in birçok kavmi egemenlikleri altına alıp çok geniş alanlara yayılmaları en eski dönemlerde bile ilgi çekmiş, bu fatihlik özelliği, yalnızca Türkler’in elinde bulunan Yada Taşı ile açıklanmıştır. Bu taşla Türkler’in istediklerinde yağmur, kar yağdırdıklarına, yel estirdiklerine inanılmıştır. Bu büyülü taş, Tanrı tarafından Türkler’in atasına, istediğinde yukarıda değinilen doğa olaylarını gerçekleştirebilmesi için armağan edilmiştir. Bu taş her devirde Türk kamlarının (din adamları), büyük Türk komutanlarının elinde bulunmuştur. Türkler, bazan bu taşı elden çıkarmışlar (örnek olarak, destanlarımızdan ”Kutlu Dağ” destanında bu konuya değinilir) ve o zaman yıkıma, kıtlığa, darlığa uğramışlar, devletleri kötü durumlara düşmüştür.

Türkler’in Yada Taşı yalnızca Türk kültüründe değil, yabancı kaynaklarda da yankısını bulmuştur. İslam yazarlarına göre Nuh Peygamber Türkistan’ı oğlu Yafes’e verdiğinde (islam düşüncesine göre Türkler, Nuh Peygamber’in oğlu Yafes’ten inerler), Yafes babasına ”Ben bu kurak ülkede ne yaparım ?” diye sorar. Nuh Peygamber de oğlu Yafes’e, üzerinde ism-i azam yazılı olan Yada Taşı’nı verir ve bu taşla Tanrı’ya yakararak yağmur yağdırmasını söyler. Rivayete göre Yada Taşı’nın Oguz Türkleri’nin elinde olmasından dolayı, Oguz Türkleri ile Karluk, Hazar ve öteki Türk boyları arasında taşa sahip olmak için bir mücadele vardı.

Türkler’in atasına Tanrı’nın yağmur, kar yağdırma, rüzgar estirme yeteneği verdiği rivayeti Çin, İslam ve Hıristiyan kaynaklarında sık sık anılmıştır. Çin kaynaklarına göre, Kök Türkler’den önce, Türk kaganı olan Apangu’nun kardeşi doğa üstü güçlere hükmediyor, istediğinde yel estirip yağmur ve kar yağdırabiliyordu. Bu da onlara, ataları olan Hun Türkleri’nden gelmekteydi. Çünkü Hun Türkleri de düşmanlarına karşı kar, dolu, yağmur yağdırarak, fırtına ve yel çıkararak üstünlük sağlıyorlardı. Çin’de hüküm sürmüş olan Chou hanedanının resmi tarihi Kök Türkler hakkında bilgi verirken Yada Taşı ve yağmur yağdırma olayına şöyle değinir:

”… Gök-Türkler’in ataları, Hunlar’ın kuzeyinde bulunan Sou ülkesinden çıkmışlardır. Onların boy başkanlarına A-pang-pu denilirdi. Onun, 17 kardeşi vardı. Büyük kardeşlerinden birinin adı İ-ci-ni-su-tu idi. Bu çocuk kurttan doğmuştur….Doğaüstü bir kudreti ve özellikleri olan İ-ci-ni-su-tu, yağmur yağması ve rüzgar esmesi için buyruklar verebilirdi…” Buradaki İ-ci-ni-su-tu, Yada Taşı’nı kullanabilen kutsal bir atadır.

Tarih kaynaklarında, Türkler’in 5.yy.da bir Cücen saldırısına karşı kendilerini Yada Taşı ile korudukları bilgisi vardır. Kaynaklardan anlaşıldığına göre Yada Taşı hem kuraklığa, hem de düşmana karşı kullanılıyordu.

Yada Taşı’nın bulunuşu ile ilgili olarak, Prof.Abdulkadir Karahan’ın naklettiği bir Türk efsanesi şöyle der:

”…Yada Taşı, doğudaki bölgelerden bulunularak getirilmiştir. Zamanın birinde, Türk hakanlarından birisinin oğlu ile arası açılmıştı. Hakanın oğlu, adamlarını topladı ve başını alıp doğuya gitti. Orada hüküm sürmeğe başladı. Birgün tarlalarda gezerken, bir taş buldu. Bu, büyülü bir taştı. Onunla yağmur yağdırmayı başardı. İşte o günden beri Türkler bu taşla (Yada Taşı) yağmur yağdırırlar, yel çıkarırlar…”

Türkler’in Yada Taşı’nı kullanmaları üzerine kaynaklarda zengin kayıtlar vardır. Muhammed bin Hüseyin, ”Al-Tusi” adlı yapıtında şunları söyler: ”Türkler arasında, türlü renk ve cinsleri olan Yat Taşı (=Yada Taşı) vardır ki onun madeni Hıtay ve Tavgaç Dağları’ndan çıkar. Bu taş aracılığı ile yağmur, kar, dolu çekilir. Türkler, bu sanatı bilip uygulayanlara ”Yatçı” derler. Bu işte yetenekli olanlar, köyün bir yanına yağmur ve kar getirdiklerinde, köyün öbür yanında Güneş açar. Türkler bu taşı yanlarında taşırlar ve bu taş sayesinde düşmanlarına üstünlük sağlarlar. Türkistan’da bir tepeden çıkan bu taşları kentlere götürürler, suya asar ve yağmur yağdırırlar.”

Fahreddin Mübarekşah, Türkistan’ın taşları arasında çeşitli Yada Taşları ve Yada Taşları’nın yağmur yağdırma özelliği konusunda bilgiler vermiştir. Fahreddin Mübarekşah, yazmış olduğu Tarih’inde Kimek Türkleri’nin, ülkelerinde bulunan Yada Taşları ile yağmur yağdırdıklarını bahseder. Anlattığına göre, Karluk Türkleri’nin yurdu ile Huttalan arasında bulunan bir boğazdan geçerken yağmur ve kar yağmağa başlarmış. Marco Polo, Türkler’le karışan Keşmir’de de Yada Taşı ve yağmur yağdırma sanatının bulunduğunu yazar.

Eski ve Orta Çağ’lar boyunca Türkler’in yağmur, kar yağdırma, yel estirme geleneği üzerine Türk, Çin, İran, Arap ve Avrupa yazarları pek çok bilgiler vermiştir ki ünlü Arap gezgini İbn-i Haldun da bunlar arasındadır. Bu taşa Yay, Yat, Yada, Cada ve bu taşla yağmur-kar yağdırıp rüzgar çıkaran kimselere de Yaycı, Yatçı, Yadacı, Cadacı adı verilirdi. Moğol döneminde Farsça’da kullanılan ”yadamışî” ve ”cadamışı kerden” deyimleri, Yada Taşı ile yağmur yağdırmak anlamına geliyordu. Kaşgarlı Mahmud’un kitabında, Uygur Türkçesi ile yazılmış eserlerde, Farsça sözlüklerde Yada Taşı ile ilgili deyişlere rastlanır.

Büyük Türk şairi Ali Şir Nevai, Favaid-ül Kibar adlı yapıtında Yada Taşı’ndan şöyle bahseder

Yada taşıga kan teygeç yagın yagkandek, ey sâki !
Yagar yagmurdek eşkim çün bolur serab alud.

Yada Taşı

0

BEĞENDİM

ABONE OL