21 Kasım 2024 Perşembe
Dünyanın en yakından izlenen nükleer tesislerinden biri olan Çin’in Changbiao Adası’nda geliştirilen üretken reaktör ABD’yi korkuttu. ABD istihbarat yetkilileri, bu yıl çalışmaya başlayacak CFR-600 aracılığı ile Pekin’in nükleer silahta kullanılacak plütonyum geliştirebileceğini düşünüyor.
CFR-600, Çin’in önümüzdeki yıllarda dünyanın en büyük nükleer enerji sağlayıcısı olan ABD’yi geride bırakmaya yönelik iddialı 440 milyar dolarlık nükleer programının bir parçası. Bu reaktörler, geleneksel hafif su reaktörlerinden farklı olarak, silahlarda kullanılabilen zenginleştirilmiş uranyum ve plütonyum üretebiliyor.
Çin ayrıca Gansu eyaletinde, CFR-600’ün kullanılmış yakıtından plütonyum çıkarmak için tasarlanmış bir tesis inşa ediyor. Ayrıca Pekin’in 2017’den beri plütonyum stoklarını Uluslararası Enerji Ajansı’na bildirmeyi bırakması da uzmanları korkutuyor.
Bloomberg’in aktardığına göre, Rusya ve Çin arasında genişleyen nükleer ortaklık da nükleer silahlanma yarışında önemli bir etkiye sahip olabilir. Veriler, eylül ve aralık ayları arasında, Rusya’nın CFR-600 için Çin’e, ABD ve IAEA himayesinde son otuz yılda çıkarılan tüm malzemeden neredeyse yedi kat daha fazla zenginleştirilmiş uranyum ihraç ettiğini gösteriyor.
İstihbaratçılar geliştirilecek teknikle önümüzdeki 12 yıl içinde Çin’in nükleer savaş başlığı stokunu dört katına kadar artırabileceğini düşünüyor. Pekin’in bu üretimi yapması halinde Çin devletinin nükleer envanteri ABD ve Rusya tarafından konuşlandırılan nükleer cephaneliklerle eşitlenecek.
Bu yarışın Çin ve ABD ilişkilerinin gerildiği döneme denk gelmesi ise dikkat çekici. Geçtiğimiz haftalarda ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Çin ve ABD arasındaki ticaret savaşında tansiyonu düşürme çabalarının bir parçası olarak resmi ziyarete bulunacaktı.
Ancak, ABD hava sahası üzerindeki Çin gözetleme balonunun bir savaş uçağı tarafından düşürülmesi sonucu Blinken’in gezisi iptal edildi. Bu durum iki ülke arasındaki tansiyonu daha da yükseltti. Çin ABD’nin balonları düşürme hamlesini “histerik” olarak nitelendirirken Blinken Pekin’i Rusya’ya ölümcül silahlar sağlamaması konusunda uyardı.
Ayrıca geçtiğimiz hafta Rusya ile ABD arasında imzalanan ve kıtalararası nükleer balistik füze kabiliyetlerinin sınırlandırılmasını öngören Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması’nın (Yeni START) geçtiğimiz günlerde Rusya tarafından askıya alındığı açıklanmıştı
Bir Rus silah kontrol uzmanı olan Alexei Arbatov, Kremlin’in kurduğu Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi adına yaptığı yorumda, “Daha önce Çin, kendisini ‘minimum nükleer caydırıcılık’ dediği kavramla sınırlamıştı. Bu potansiyel, Amerika’nınkinden çok daha düşüktü. Görünüşe göre Çinliler nükleer kuvvetlerin sayısı ve kalitesi açısından ABD’yi ve Rusya’yı yakalamaya karar verdi” dedi.
Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Araştırma Enstitüsü’nün nükleer analisti Pavel Podvig ise “Bu yetiştirme programının tamamen sivil olması da olası. Beni endişelendiren şey; Çin’in plütonyum stoklarını bildirmeyi bırakması. Bu doğrudan silahlanma anlamına gelmiyor ama kesinlikle iyiye işaret değil” dedi.
Pentagon yetkilileri ise Rus devletine ait Rosatom şirketinin 12 Aralık’ta 6,5 ton uranyum tedarik etmesinin, gerilimlerin arttığı Asya’da askeri dengeleri istikrarsızlaştıracak bir nükleer programı beslediği görüşünde.