MEKİN ŞAHİN
Kimi zaman, yollar gide gide senden usandım diyorum ama 13 yaşında başladığım demokrasi mücadelesini ve gerekçelerimi kaldırıp atamıyor ve grafiği yükselterek çıktığım yola devam ediyorum. CHP kültürü içinde doğdum. O kültürle büyüdüm. O kültürün ışığında devrimci oldum.
Hatalar yaptım. Yanlışlarım oldu. Halka gitmekten, onun hakemliğine gitmekten hiç kaçınmadım. Demokrasi kavgasını kişisel hırsına düşman yapan yol arkadaşına daima kucak açtım. Yol yürüdüm. Satmadım. Taaaki o beni satana kadar kesip atmadım. O tür namussuza kral çıplak demekten hiç gocunmadım.
Yıllar geçti, solcuların ana kucağı olan CHP düştü kalktı. Her düşüş sonu çıkan krizlerin, yarını koruyacak köklü bir analiz yapılmadı. Yanlış ve hataları ortadan kaldıran; ideolojik, siyasi, ortak dili yansıtan örgütsel birliğe, yapısal değişikliğe gidilmedi.
CHP’ni yönetenler krizler sonrası kulağını her daim tersten tuttu. Kurultaylar krizi geçiştirme şöleni oldu. Kişiden kaynaklı krizlerin üstü örtüldü ve geçiştirildi. 14-28 Mayıs yenilgisi aynı yöntemlerle aşılmak istendi. Fark yönetim değişikliği isteyenler; kişisel tasarruflarını gizleyerek, değişim ve dönüşümle yola çıktı. İçi boş bu talep dahi parti tabanında ve halkta umut ışığı yarattı. Her şey bir anda olup bitti. Kurultay huzur ve birliği sağlayacak sonucu yaratmadı. Ciddi kamplaşma oldu. Çünkü her şey bireysel ikbal uğruna gelişti. Genel başkan gayretle bireyci, tutucu ve siyasi derinliği olmayan kırılmaları gidermeye çalışsa da vücudu saran hırs her şeyin önüne geçiyor. Kolay değil. Genel başkanın bu görev için ön hazırlığı yoktu. Birlikte yola çıktığı arkadaşları siyaseten sorunlara çözüm yaratacak niteliği olgunlaşmamıştı. Genel başkana son derece bağlılar. Yetmiyor. Göz ardı edilen yönetecekleri tarihi cumhuriyetle örtüşen bir parti ve yılarca karanlık dünyanın yönettiği Türkiye. Yıllarca bireysel kazanımlar üzerinde siyaset yapan politik figürler, halkın top yekûn savaşına kısa zamanda adapte olamaz.
Türkiye çıkmazın tam göbeğinde. Ekonomik, sosyal, hukuksal, siyasi krizlerin yarattığı açlık, yoksulluk, işsizlik ve alım gücü bitirilen Türkiye halkının yanı sıra; 3. Dünya savaşının kapı eşiğinde olduğu dünyadayız. CHP’ni yönetenler ve sayın genel başkan, erken seçim sürecinin yöntemlerini güven verecek proje ve söylemle zenginleştirmeli. Proje ve söylemin güveni yeşertmesi, kişisel algıları kıracak, öğütecek, kısa zamanda yok edecektir.
Türkiye halkı aradan geçen on yıl sonrada olsa, kendi yaşamına biçilen donun farkında. Sabırla, kendi yaşamının kirmenlerken gerçeğin farkına ermenin suskunluğuyla bekliyor. Bir musibet bin nasihatten daha öğretici oluyor. Türkiye halkı artık AKP zihniyetini ve sayın T. Erdoğan’ı tanıyor. Söylediklerine inanmıyor. Bir kulaktan giriyor öbüründen çıkıyor. Her şerrin bir hayrı var derler. AKP gerçeği Türkiye de hayrın, kardeşliğin ve barış içinde yaşamanın şerri oldu. İlk önümüze gelecek seçim şerrin hayra dönüştüğü gün olacak! ‘’Görevini en iyi yapan, ülkesini çok seven insandır!’’ Tanrıyı, peygamberi ve onun kitabını kendi geleceğine referansa yapan inançsız insanlar halkına ve ülkesine sahip çıkmaz; insanca yaşamın kanallarını kapatır. Her şerrin bir hayrı var! Sayın Özgür beye diyorum ki sokaklardır senin dostun. Çünkü CHP ‘’sokakların’’ partisidir! Ekrem beyde, Mansur beyde CHP adına görev yapan iki büyük kentin ana belediye başkanları ve saygın kişilikler. Ama hiç kimse CHP’den büyük değildir! Gün makam paylaşma zamanı değil, gün Türkiye devletini düştüğü bataktan çekip çıkarma günüdür. Sizde O partinin genel başkanı olarak üzerinize düşeni yapmakla mükellefsiniz.
İnsan ne vakit kötülük sahibi oldu? Bunu merak ederim. Bütün dinler insanlığın var oluşunu bir öze indirir. Sevgiyle başlayan, dünyanın tüm zorluklarını birlikte göğüsleyen insan sevgiyi kardeşlikle örtüştürmüş ve yaşatmış. Ne zaman ki doğayı yeniden üretme başlar, sevgi azalır; kardeşlik bozulur. Üretim-tüketim sürecinde ki ilişki zinciri bozulan kardeşlikle beraber, insan yaşamını tüm kötülüklerin içine aldı. Akla gelen tüm kötülük ve hainlik sınıfla doğar, egemen sınıf hiyerarşisi içinde güç kazanır.
Kimi zaman hukuk olur Kimi zaman örf, anane ve gelenek olur Tüm sistemlerin ortak noktası kendi karakterine has hukukla; halkı ezmek, sömürmek ve kullanmak olmuştur. Bu çatışma nedeniyle insana kötülük yapan aynı dünyada birlikte yaşadığı insandır. O nedenle çarkı farklı işletenle normalleşme ve helalleşme olmaz. Bu iddianın tek tanımı var. İnce ayarla günü geçirmek. Türkiye’nin kaybedecek zamanı yok! Sadaka istemiyoruz, insanca huzur ve barış içinde yaşamak istiyoruz.
‘’ Yalandan gülen resimlere döndük nerede kayıp sevgilerimiz üleşecektik hani versen birazını tükenecek sanki.” ……….
“Sokaklar konuşmalı ki! Yüreğiniz üşümesin. Sizin yüreğinizi yıllarca üşüttüler! Sizde üşüyen yüreğinizi dinleyin. Birlikte kendi iktidarınızı kuralım. Haydi!”