ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR
Okulumuz adına yapmış olduğumuz Avrupa birliği Erasmus Plus projesi kapsamında “Avrupa”da SAP F1 Muhasebe programı stajı”nedeniyle on beş gün, kırk öğrenci ile beraber Almanya’da bulunma onuruna eriştik. Bu yüzden izlenimlerime Almanya”da Eğitim konusuyla başlayacağım.
Almanya’da eğitim 4+3+3 olmak üzere on yıldır. En zor olan okul kademesi üç yıl olan lisedir. Liseyi başarıyla bitiren öğrenciler sınavsız istedikleri üniversiteye yerleştirilmektedir. En çok merak ettiğim acaba Alman Tarih kitapları Türkler için neler yazmışlar sorusuydu. Öğrendiğim kadarıyla Almanlar 1. dünya savaşında kendilerinin yenilmesi ile Türklerinde yenilmiş sayılmasına ve Atatürk’ün başarılarınada tarih kitaplarında yer vermişlerdir. Ama en çok Hitler ve onun diktatörlüğü üzerinde tarihlerini şekillendirmişlerdir. Hitler döneminde Yahudilere karşı yapılan mezalim ve soykırımın tarihlerinin en önemli konusu olduğunu ve tarih kitaplarında sürekli olarak bu dönemin kötülüğünden bahsedildiğini öğrendim.
Öğretmen maaşları 2.500 ile 4.500 Euro arasında değişmekte ancak Almanya’da hayat çok pahalı. Bir küçük pet şişe suyun 1 Euro yani 3 TL olduğunu düşünürseniz ülkemize göre alım gücünün varlığını ama fiyatların da yüksek olduğunu görürsünüz.
Alman eğitim sistemi daha çok araştırmaya dayalı ve öğretmenlerin ders anlatmaktan ziyade rehberlik yaptıkları bir öğrenme şekline odaklanmış durumda. Öğrenciler dersleri araştırarak somut hale getiriyor ve öğretmenlerde öğrenci beceri ve araştırmalarını değerlendirerek yanlışlarını belirleyerek düzeltmelerini sağlayarak öğrencilerin öğrenmelerini sağlıyorlar. Yani bizdeki gibi düz anlatım metodu yerine yaparak ve araştırarak öğrenme ön planda.
Almanya’da en dikkatimi çeken şey sosyal devlet olgusuna çok riayet etmeleri. Çünkü işi olmayanlara işsizlik maaşı veriliyor. Ayrıca iş yerinde sakatlananlara yani iş kazalarında yaralananlara mevcut aldıkları maaşları sigorta şirketleri tarafından ödeniyor. İşi olmayanlara işsizlik maaşı verilirken ayrıca işsizlerin yapabilecekleri işler konusunda eğitilmeleri ve onların iş hayatına girmelerine de yardımcı olunuyor.
Almanya çok uluslu bir millet gibi… Almanya’da doğurganlık oranı çok düşük. Bir evde en fazla 2 çocuk var. Ama bu çocuklarda 16 yaşına geldikleri zaman aileden uzaklaşıyorlar ve kendilerine ev kurarak bağımsız yaşıyorlar. Aile bağları çok zayıf olan Almanya’da yaşlı nüfus çok fazla ve daha çok yaşlı bakımevlerinde ve kendi evlerinde devlet güvencesinde yaşıyorlar. Almanların özellikle yaşlı Almanların en büyük zevkleri köpek beslemek ve köpek gezdirmek. Köpeklere olan düşkünlükleri Almanya da köpek mezarlıklarının ortaya çıkmasına yol açmış. Çok bakımlı olan köpek mezarlıklarının sık sık ziyaret edilmesi ve köpeklerin bebek arabalarında gezdirilmesi onların köpeklere verdikleri önemi gözler önüne sermekte.
Almanya’da Türkler çok özel bir konuma gelmişler. Yani bir milyon Türk iş adamı olmuş ve genellikle Türklerin Ekonomik durumları çok iyi. Almanya’da en düşük ücretleri veren iş yerlerinde Zencilerin, Yunanlıların, Pakistanlıların çalıştıklarını gözlemledim.
Almanya 16 eyaletle bölünmüş. 82 Milyon nüfusa sahip. Her eyalet birbirinden bağımsız ve yönetim birimleri, meclisleri, milletvekilleri ayrı ancak genelde bütün eyaletler Almanya’nın genel yönetimini oluşturmuşlar. Her eyaletin ayrı parlamentoları var. Bazı eyaletlerde idam cezası varken bazı eyaletlerde yok. Almanya’da ırkçılık en alt seviyede dazlaklar seviyesinde kalmış. İlginçtir her girdiğiniz mekânda mutlaka bir Türk’e rastlayabilirsiniz ama ne kadar Türkçe konuşsada o bir Alman vatandaşıdır ve Alman menfaatleri onlar için her şeyden önce gelir.
Almanya’da en çok dikkatimi çeken şey kurallara sıkı sıkıya bağlı olmalarıdır. Ülkede trafik kazalarına çok zor rastlarsınız çünkü herkes kurallara tamamıyla uyar. Hız sınırı 100 ise her şoför trafikte yüz hız sınırı ile hareket eder. Herkes birbirinin haklarına saygı gösterir. Ayrıca bisikletlilere ve yayalara geçiş üstünlüğü vardır. Trafik lambalarının olmadığı yaya geçiş yollarında araç sahipleri yayaların geçmelerinde öncelik tanır. Bisiklet yolları ve cep park araç park yerleri araçların sıkışmalarını ve park sorununu tamamıyla ortadan kaldırmıştır. Ülkenin çoğunda bisiklet var ve bisiklet kullanımına çok önem veriyorlar. Sanırım bu önem spora verdikleri önemden kaynaklanıyor. Trafikte kurallara tamamen uymalarının sebebinin trafik cezalarının çok fazla olmasından kaynaklandığını öğrendim. Mesela içkili araba kullanan bir şoförün ehliyetini geri almasının sekiz yılı bulduğunu düşünecek olursak herhalde kurallara uymak şart değil mi? Bisiklet yolundan yürürseniz ve bisikletlinin yaralanmasına sebebiyet verirseniz çok ağır bir cezasının olduğunu göreceksiniz. Bisiklet yolundan sakın yürümeyiniz.
Almanya’da bana en ilginç gelen şeylerden biride petrol istasyonlarında pompacıların bulunmamasıdır. Araç sahibi iniyor ve mazot veya benzini petrolden kendi dolduruyor. Daha sonrada istasyon görevlisine gidip parasını ödüyor. Ya kaçarsa diye sordum. Tercüman dedi ki diğer kavşakla polisler yakalar ve parayı aldığı gibi birde ceza yazarlar. Çünkü kamera ile yaşanılanlar anında diğer birimlere aktarılıyor. İlginçtir hiç polis göremezsiniz ama bir olay olursa anında bütün polisleri orada görebilirsiniz. Bu nasıl olabilir diye sorduğumda: Diyorlar ki burada bütün vatandaşlar polis gibidir. Çünkü bilirler ki her yanlış yapan kendilerine de yanlış yaparlar. O yüzden ihbar sistemi çok gelişmiştir.
Almanya’da en zor olan ölmektir. Çünkü ölmenin maliyeti en az 8000 Euro ‘dur.Bu da yaklaşık Türk parasıyla 25 000 TL yi bulur. Bu yüzden Hıristiyanlar her ay 50 Euro kiliseye para öderler ki öldüklerinde rahat etsinler. Türklerde camilere 50 Euro öderler. Bu da yaklaşık 160 TL dır.Bu para toplanarak ölüm halinde mezar yeri kiralama ve defin işleri için kullanılır.Mezar yerleri kiralanır ama kiraları zamanında verilmezse cenaze mezardan çıkarılarak yakılır ve külleri Sen Nehri’ne dökülür.Mezar yeride başka bir kişiye yeniden kiralanır.Türklerde camiler kesinti miktarına göre cenazeleri Türkiye’deki memleketlerine kadar götürerek ölüleri defnederler.Almanya’da ölüler tabutları ile gömülürler.Bizim tercüman bunun nedenini cenazelerden hastalık yayılmasının önlenmesi diye açıkladı ama bence işin kolayına kaçıyorlar gibime geldi.Ölüleri yakıyorlar dedim ya yakma bedeli 1500 Euro’ya kadar çıkıyor.Buda yaklaşık 4500 TL sına tekabül ediyor.
Almanya çok pahalı dedim ya en ucuz olanı et.Çünkü etin kilosu 4 Euro.Buda Türk parasıyla 12 Lira.Daha sonra ucuz olanlar ise çikolata ve viski.Rakı ve viski sudan ucuz.2 Euro karşılığında viski alabilirsiniz.Buda yaklaşık 7 TL kadardır..Bu yüzden mi bilmiyorum Almanlar sürekli ellerinde viski şişeleri ile dolaşıyor.Bir paket sigara 6 Euro yaklaşık 20 Türk Lirası.
Alman halkı çok enteresan.60 metre karelik evlerde ve küçücük bahçelerde yaşıyorlar. Bizim evler onların evlerinin yanında saray yavrusu. Beş gün olanca gayretle çalışıyorlar ama Cumartesi ve Pazar günlerinde bahçelerinde oturup viski yudumlamayı seviyorlar. Çok sıcakkanlı insanlar değiller ama oradaki Türklerle kader birliği etmiş gibi görünüyorlar. Çok fazla gülmüyorlar ve çok fazla hayatı sorgulamıyorlar. Yalnızca kaliteli yaşamayı kendilerine ilke edinmişler. Türklerin Almanya’daki resmi rakamlara göre nüfusu dört milyon kadar ama gayri resmi rakamlara göre nüfusumuz 8 milyona dayanmış durumda. Almanya’da diyorlar ki Türkler Alman ekonomisindeki gücünü çeksin Alman ekonomisi çöker. Çöker mi çökmez mi bilinmez ama 1960 yılında Almanya’ya gelmiş olan Türkler buraların efendisi olmuşlar bu bir gerçek.
Kültür farklılığını çok açık görebilirsiniz. Çünkü ulu orta öpüşmeler filan onlar için normal. Ama bize çok hoş gelmiyor ve sanki gayri insani işler gibi geliyor bize. Ama okumayı seviyorlar. Ellerinde kitap boş zamanlarda her köşede bir Alman bulmak zor değil. Çok uzun konuşuyorlar ama bizim anlattığımız çok kısa bir cümleyi ancak anlatıyor. Dilencilik sanat gösterimi şekline dönmüş. Eline bir çalgı alan sanat adına dileniyor.
Almanya’da kızlar evlenmeden önce bekârlığa veda partisi düzenliyorlar. Son bekâr günü en samimi arkadaşlarını alarak kilise meydanlarında çılgınca eğleniyorlar.
Avrupa şehirlerinin bizim şehirlerden en büyük farkı: her şehrin çok büyük bir meydanını olması. Bu meydanlar şehirlerin sosyal hayatlarının can damarları olarak görev yapmaktadırlar.
Almanya’da en çok göze çarpan yeraltı geçitleri ve üst geçitlerle köprülerdir.
Almanya’da bir milyon Suriyeli olduğunu öğrendim. Ama Suriyelileri hiç sevmiyorlar. Nedeni ise her gelen göçmen için Alman vatandaşlarından para kesilerek işsiz maaşı olarak dağıtılıyor. Bu yüzden Almanya’da Suriyeli konusu uzunca bir süre sorun teşkil edeceğe benziyor. Almanların yaşadığı bölgeler çok temiz ama göç alan yerler çok pis bir şekilde görülüyor.
Alman evlerinde kesinlikle demir göremezsiniz. Çünkü hırsızlık oranı çok düşük. Evler standart ve çok küçük. Arabalar çok ucuz.1000 Euro ya yaklaşık 3000 TL sına güzel bir ikinci el araba alabilirsiniz. Ancak Türkiye’ye götüreyim derseniz vergisi katlanıyor ve çok pahalıya geliyor. Almanlarda disiplin ve kural birinci şart olmuş ama bunların işleyebilmesi ancak cezayı yaptırımların çok yüksek olmasından kaynaklanıyor.
En çok dikkatimi çeken şeylerden biriside yaşlılara ve engellilere verilen değer. Engelli ve yaşlılar için özel evler yaptırılmış ve engellerinin ortadan kaldırılması için engel durumlarına göre evlerin içi döşenmiş. Amaç yaşlı anne ve babaların çocuklarına bağlı olmadan yaşayabilecekleri ortamlar oluşturmak. Herhalde diyorum Anne ve babalar çocuklarını 16 yaşında evden uzaklaştırırken kendilerine bakmayacaklarını iyi hesap ederek yaşlılıklarına yatırmalarını yapmışlar.
Almanya gerçekten çok gelişmiş ama bu gelişmenin mimarları dış ülkelerden gelen işçiler. Alman vatandaşları kendilerni seçilmiş ırk olarak mı görüyor bilmiyorum ama önemli mevkilere kendileri gelmiş ikinci sırada ise Türkler Almanya’da statüsünü yükseltmiş.
Ancak Almanların kuralcılığı, kuralları uygulamalarının tek nedeni var ağır yaptırımların uygulanması. Çocuk yapmıyorlar çünkü kendi hayat standartlarının yüksek olmasını istiyorlar. Yaşlı kadınların kuaförlerden çıkmadığı, pastanelerde ve birahanelerde oturdukları gözlemlendiğinde bu yargının doğru olduğunu görüyoruz. Ama gençlerde bunun karşılığında Anne ve babayla fazla teşviki mesai yapmıyorlar.
Almanya’da güneşi görmek gerçekten mucize. Alman tercüman diyor ki Almanya’da kışın 20 gün güneş görmek mucize. Yani hava devamlı kapalı ya da yağmurlu durumda. Bu durum bizlerin sinirlerini oldukça yıpratmaya yetiyor. Yine ki diyoruz burada Türkçe konuşan birileri var. Yoksa ne kadar gelişmiş olsalar da buralar çekilmez.
Güzel anılarla döndüğümüz Almanya’nın bize öğrettiği tek şey. Türkiye’m seni çok seviyoruz. Ve bu gezi sırasında bu sevginin ne demek olduğunu daha net öğrenmiş bulunuyoruz.
Demek ki neymiş: ‘’Bir cennettir benim Memleketim’’
TÜRKİYE HEPİMİZİN CENNETİ… Adana ve Kozan ise Türkiye’nin cenneti. Allah’ım bizi böyle bir vatanda yaşattığın için sana binlerce şükür.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.