Türkiye’de Suçlu Gençler…

Türkiye’de Suçlu Gençler…

ABONE OL
Ağustos 31, 2023 12:29
Türkiye’de Suçlu Gençler…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre Türkiye’de 18 yaşından küçük tutukluların yetişkin hükümlülere oranı yüzde 8’i geçmemektedir. Örneğin 1975 yılında ıslahevlerinde ve çocuk cezaevlerinde 1186 hükümlü çocuk ve genç (12-18 yaşlar) vardı ve işledikleri suçlara göre dağılım göstermekteydiler: Yüzde 37 oranında adam öldürme ilk sırayı almaktadır. İkinci sırada yüzde 32 cinsel suçlar, üçüncü sırada da yüzde 27 ile hırsızlık suçu yer almaktadır.

Resmi sayılara bakarak Türkiye’de çocuk ve genç suçluluğunun büyük boyutlarda olmadığı söylenilebilir. Genç nüfusun (13 milyon), erişkin nüfusa göre çok kalabalık olduğu ülkemizde, bu sayılar gerçekten azdır. İşleme konmayan, karakolda çözümlenerek mahkemelere yansımayan pek çok olay bulunduğu da bir gerçektir. Gene de genç suçluluğu oranı düşüktür.

Batı ülkelerinde suçlar, büyük oranda, büyük kentlerin yoksul kesimlerinde yaşayan gençler tarafından işlenmektedir. Gençlik suçluluğu kentleşmenin ayrılmaz bir sonucudur. Ülkemizde hızlı kentleşmeye paralel olarak gençlerin işledikleri suçlar artmaktadır, daha da artması beklenmektedir. Ancak köy kökenli gençlerin işlediği suç, ülkemizde hâlâ önde gitmektedir. Örneğin, 1976 istatistiklerine göre hükümlü olan 1186 çocuk ve gencin yüzde 66’sı köy kökenlidir. Kasaba kökenli olanlar yüzde 20, kentte oturanların oranı da yüzde 14 dolayındadır. Bu durumda ilginç olan kentte oturup da poliste başı derde giren gençlerin yüzde 93’ünün de köyden kente göçmüş ailelerin, yani gecekondu çocukları olmasıdır.

Hükümlü gençlerin iş durumları incelendiğinde, bunlar içinde işsiz olanların yüzde 60, çalışanların yüzde 40 olduğu görülmektedir. Büyük çoğunluğu ilkokul öğreniminden öteye geçememişlerdir; yüzde 20’ye yakın bir bölümü de okur-yazar değildir. Bu gençlerin yüzde 41’i parçalanmış ailelerden gelmektedir. Anası ya da babası olmayan veya hem anasız hem de babasız olanların oranı yüzde 29’dur. Türkiye’de parçalanmış aile oranının yüzde 8 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Suçlu çocukların ailelerinde parçalanma oranı, genel oranın çok üstündedir (yüzde 22). Suçlu çocukların yüzde 47.6’sının çeşitli nedenlerle ana babalarından belli sürelerle ayrı kaldıkları da görülmektedir ki bu, suça yönelmede önemli etkenlerden biridir. Başka önemli bir özellik, suçlu gençlerin yüzde 86’sının beş kişiden fazla üyesi bulunan kalabalık ailelerden gelmeleridir.

Doç. Dr. Haluk Yavuzer’in (1978) Türkiye’de üç değişik çocuk ceza ve ıslahevinde, ilkokul çıkışlı toplam 214 genç (15-18 yaşlar) üstünde yaptığı araştırmanın önemli bulguları şöyle özetlenebilir: Bu gençlerin yüzde 73’ü köyden, yüzde 15’i kasabadan, yüzde 15’i kentten gelmiştir. Aileleri incelendiğinde yüzde 80’ininde beş veya daha çok aile üyesi bulunduğu ve yüzde 40’ının tek bir yatak odasında topluca yattıkları anlaşılmaktadır. Ailelerin yüzde 67’si çekirdek aile, yüzde 11’i geniş aile, yüzde 22’si parçalanmış ailedir. Ailelerin yüzde 31’i en az geçim sınırında bir gelirle yaşamaktadırlar. Yüksek gelir düzeyinde aile çok azdır. Büyük çoğunluğu alt-orta gelir düzeyinde yer almaktadır. Ailelerin eğitim düzeyi çok düşüktür. Annelerin yüzde 76.6’sının okuma yazması yoktur. Babaların yüzde 40’ı oku-yazar değildir. Ailelerin çoğunluğu dindardır, yüzde 66’sının düzenli ibadet ettiği görülmektedir. Bunun yanında ailelerin yüzde 41’inde alkolik bir baba, yüzde 53.8’inde hüküm giymiş bir suçlu vardır. Ailelerin yüzde 87’sinde başlıca cezalandırma yöntemi dayaktır.

Suçlu çocukların başlıca özellikleri de şöyle özetlenebilir: Bu gençler en az bir yıl sınıfta kalmış başarısız öğrencilerdir. Yüzde 36.6’sı okuldan kaçmıştır; yüzde 27’si Kur’an kursuna gönderilmiştir; yüzde 26’sı suç işlemeden önce evden kaçmışlar, yüzde 17’si de birden fazla suç işlemiştir. Yüzde 70’inin çocukluklarında çalma alışkanlığı olduğu saptanmıştır. Suçlu çocukların ancak yarısı anne ve babaları tarafından sevildiklerini bildirmişlerdir. Annesince sevildiğini söyleyenler, babasınca sevildiğini söyleyenlerden üç kat fazladır. Suçlu gençlerin yüzde 47.6’sı ölüm veya ayrılık nedeniyle bir süre ana babalarından ayrı kalmışlardır.

Füsun (Özbudak) Yörükoğlu ve arkadaşlarının (1979) Ankara Kapalı Merkez Cezaevi Çocuk Koğuşunda kalan 86 tutuklu ve hükümlü (12-17 yaşlarında) çocuklarla ilgili soruşturmasından ilginç sonuçlar çıkmaktadır. Örneğin bu çocukların yüzde 35’inin arayanı, soranı, yani görmeye gelen yakını yoktur. Bunların yüzde 70’i evden kaçanlar olup suç işlemeleri ve tutuklanmaları, evden ayrı kaldıkları süre içinde olmuştur. Bu çocukların evden kaçış süreleri birkaç günden, birkaç yıla kadar uzamaktadır. Yüzde 45’i birkaç yıl evine dönmemiştir. Bu gözlemler suçlu gençlerin aile ilişkilerine ışık tutmaktadır. Bu gençlerin yüzde 21.8’i ana babalarına kızdıkları için, yüzde 61’i babalarından korktukları için, yüzde 12’si serüven olsun diye, yüzde 38’i arkadaşlarına uydukları için kaçtıklarını belirtmişlerdir. Dayakla cezalandırıldıklarını söyleyenlerin oranı yüzde 25’tir. Çocuğu evden kovarak cezalandıran aile oranı ise yüzde 10’dur.

Gençler arasında toplu suç işleme eğilimi Batı ülkelerinde daha yüksektir; oysa ülkemizde bireysel suçlar başta gelmektedir. Türkiye’de kişilere yönelik yaralama, öldürme gibi suçlar ilk sırayı almakta, ondan sonra cinsel suçlar, en sonra da mala karşı suçlar gelmektedir. Oysa Batı ülkelerinde genç suçluluğu denince ilk akla gelen hırsızlık ve soygundur (yüzde 80). Bununla birlikte kentleşmenin hızlanması ile hırsızlık suçlarında artma, kan davası ve kız kaçırma gibi geleneksel suçlarda azalma beklenebilir. Nitekim kentlerde işlenen suçların yarısı hırsızlık suçudur.

DİPNOTLAR:

[1] Prof. Dr. Atalay YÖRÜKOĞLU’nun bu yazısı, Gençlik Çağı/Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
teslabahis casinoport pashagaming betkom mislibet casino siteleri
istanbul eşya depolama