ALİ KILINÇ
2015 Yılının ilk haftalarını yaşadığımız şu günlerde Allah’ın (c.c) verdiği sayısız nimetleri düşünelim ve ne kadar az şükrettiğimizin farkına varalım. İki husus dikkatimi çekti, sağlık ve özgürlük.
Dedim ki çok çok şükretmeliyiz, sağlımız yerinde, işimize gidip gelebiliyoruz,derdimizi anlatacak kadar dilimiz görevini yapıyor,tehlikeleri duyacak kadar kulağımız duyuyor, bir duvara çarpmayacak kadar gözlerimiz görüyor, evimizin yolunu bulabilecek kadar aklımız çalışıyor ve evimizde donmayacak kadar sobamız yanıyor.
Talihsiz bir kaza neticesinde, veya amansız bir virüsün vücudumuzda meydana getirdiği tahribat sonucunda , hastanelerde şifa bekleyen kardeşlerimizden biri de biz olabilirdik.Bir anlık öfke veya, gaflet sonucu özgürlüğünü kayıp edip ceza evlerinde kalan insanlarımızdan biride biz olabilirdik.Sağlığın ne kadar önemli bir değer olduğunu cihan padişahı Kanuni bakınız nasıl dile getiriyor.” Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi “
Hele hele “ bana göre 21. Asrın vahşeti diyebileceğimiz”; ülkeleri işgal edilmiş , özgürlükleri ellerlinden alınmış, yetmiyormuş gibi başka ülkelere sığınma mecburiyetinde bırakılmış din kardeşlerimizden biri değiliz.Bir düşünelim bunca insan, ne yer , ne içer, bu kış gününde nasıl ısınır, çocukların eğitim durumu nasıl çözülür bunları düşündükçe Mevla’mıza nasıl şükretmemiz gerektiğini daha derinden düşünmek gerektiğine inanıyorum.
Bize yaşanabilir bir ülke emanet eden aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize de ne kadar teşekkür etek azdır.
Akif’in “Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın/Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın” Diyerek tarihe sığdıramadığı şehitlerimize ve gazilerimize de nasıl teşekkür etmemiz gerektiğini de daha ciddi ve daha samimi bir şekilde gözden geçirmemiz gerekiyor.
Bence,yıl sonlarında, nerede nasıl eğlenirim diye kafa yoracağımıza, Yüce Rabbimizin nimetlerine nasıl şükredebilirim diye kafa yormaya ihtiyacımız var.Zaman hızla akıp gidiyor, ömür sermayesi gün geçtikçe azalıyor. Bakınız Aşık NESİMİ bizleri nasıl uyarıyor, bir göz atalım, bir kulak verelim.
Geldi geçti benim ömrüm,
Ömrüm kadrini bilmedim,
Bir kuş gibi uçtu ömrüm,
Ömrüm kadrini bilmedim.
Satılmazsın alim seni,
Nerelerde bulim seni,
Eyvah beni, eyvah beni,
Ömrüm kadrini bilmedim,