Yangınlar Yetmezmiş Gibi Bir de Yersarsıntısı mı Yoksa Yanardağ patlaması mı?

Yangınlar Yetmezmiş Gibi Bir de Yersarsıntısı mı Yoksa Yanardağ patlaması mı?

ABONE OL
Şubat 9, 2025 06:29
Yangınlar Yetmezmiş Gibi Bir de Yersarsıntısı mı Yoksa Yanardağ patlaması mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SELMA ERDAL

Yangınlar Yetmezmiş Gibi Bir de Yersarsıntısı mı Yoksa Yanardağ patlaması mı?

Her şey aslına dönermiş derler ya…
Bir zamanlar bütünleşik ya da birleşik olan kıtalar yoksa yeniden PANGEA durumlarına dönüşmek için kıpraşıp durmaktalar mı ki böyle sürekli oluyor depremler?
Ben böyle düşünüyorum, siz ne düşünüyorsunuz erenler?
Çünkü her yıl bir kaç santim Afrika anakarası yaklaştıkça Türkiye ve Yunanistan topraklarına; yer sarsıntıları sıklaşıyor, yanardağlar da bu hareketlenmeden payına düşeni alıyor.
Denizin altındaki katmanların birbirini itmesi nedeniyle Ege Denizi’nin ortasında yanardağ fokurduyor, bu olumsuz dışsallık sonucu Türk ve Yunan kıyıları tsunami riski altında, her gün yüzlerce yer sarsıntısı yaşanıyor. Kulağımız kıyılara yerleştirilen sirenlerde; acaba uyarı sesleri gelecek mi diye endişeyle bekliyoruz.

Yaz aylarında “küresel ısınma” kılıfı uydurulmuş orman yangınları, kış aylarında yeterince güvenlik önlemi alınmamış dinlence bölgelerinde kış yangınları… İki yıl geçmiş aradan henüz başlarını sokacak bir dam bulamamış gözü yaşlı, yüreği yaralı Hatay halkı… Çoktandır unutuldu işsizlik, aşsızlık, gençler arasında da aşksızlık yoksunlukları… Yediden yetmiş yediye bu ülkenin her yurttaşı soruyor; “ne olacak bu memleketin hali?” diye…

Biz ilkokulda öğrendik; ülkemizin birinci dereceden deprem kuşağında olduğunu…
Çünkü biz; Coğrafya dersi görüyorduk.
Evlerimizi alırken; fay hatları haritasına bakmayı Coğrafya bildiğimiz için düşünebiliyorduk “Ve ben kendi adıma iller Bankası adlı kurumda çalışıp, bu kurumdan emekli olduğum için de fay hatları nereden geçer, nereler yerleşmelere uygundur iyi bilirdim”.
Ama 1980’lerden beri; ne Coğrafya, ne Tarih, ne Felsefe, ne Mantık ne de Matematik dersleri öğretilmediği gibi, ne yazık ki iller Bankası’nın da içi boşatıldı (yok canım paraları birilerinin zimmetine geçirilmedi), kurum gerçek işlevini yitirdi. Daha önceleri altyapı hizmetleri sunan, topografya haritaları çıkarıp, zemin etüdleri yapan bu özel kurum artık yalnızca konut yapıyor, gösterilen her boş alana temel atıyor.
Bu değişim, dönüşüm nedeniyle ne olumsuzluklar yaşanıyor ?
Elbette ki NO COMENT

Aradan iki yıl geçmesine karşın, 6 Şubat 2025 günü “depremde yitirilenleri anma törenleri” sırasında; yeniden gündeme getirilince depremin hemen ardından “iki gün boyunca yardım gelmediğine ilişkin” yakınmalar, acaba Hatay Belediyesi kimde diye araştırdığımda karşıma Millet İttifakı’nın CHP’li Belediyesi çıktı.
Ve hemen aklıma CHP’li Aydın Büyükşehir Belediyesi geldi. Birilerinin oturduğu bölgelerin sokakları; Londra asfaltı gibi ve başka birilerinin sokakları da Ortaçağ’dan kalma taşlarla döşeli. Çünkü bu ülkede herkes yandaşını, dindaşını, yoldaşını, mezhepdaşını kayırıyordu. Deprem bölgesinde evlerini yitirenler için yapılan konutların dağıtımında da tanınmıştı kimilerine bu bağlamda ayrıcalıklar… 6 Şubat günü televizyon yansılarından izledikçe bölge halkıyla birlikte yapılan canlı yayınları… Nedir bu ülkenin, bu halkın partizanlıktan çektiği diye düşünmeden duramadım.
İstanbul-İzmir karayolunu hızla ulaşıma açan, hızlı tren yapımı için canla başla çalışan, büyük kentleri gökdelenlerle donatan ülkemizin yap-satçılar ordusu; depremde evlerini yitirenlerin tümünü yapamaz mıydı yeniden konut sahibi ki Sibirya soğuklarının kol gezdiği bu kış günlerinde üşümesin bebeler de, nineler de diye?

Ne yazık ki 6 Şubat 2023 sabaha karşı; yaşanan depremle yıkılan Gaziantep Kalesi ki o yüzyıllara direnmiş, bugünlere gelmiş ama 7.4 şiddetindeki sarsıntı sonucunda o bile yıkılmış. Değil ki rant peşinde koşan, kurnaz yap-satçıların yaptığı, malzemeden çalınmış, halkın can güvenliği hesaba katılmadan yapılmış konutlar nasıl sağlam kalsın ?
Ve biz…
Kuşkusuz LADES tutuşmadık ama hep aklımızda…
Çünkü ülkemiz birinci dereceden deprem kuşağında !

Bugünlerde Santorini adasında depreşen, fokurdayan, yakın bir anda patlamak için fırsat kollayan yanardağ nedeniyle; yine endişe, yine kaygı, yine yer sarsıntısı beklentisi ve belki yine can kayıpları olacak.
Ardından ölen olur, kalan sağlar bizimdir. Takdir-i ilahi, kader, alın yazısı, yazgı söylemleri eşliğinde “milletçe hepimizin başı sağ olsun, yaralar tez günde sarılacak, kayıplar giderilecek” cek’leri, cak’ları…
Acaba bu ülkede bir gün gelip de paradan daha çok değer bulacak mı insan canları?
10 şiddetindeki depremden bile sağ çıkan JAPONLAR gibi sağ kalacak mı bu ülkenin yurttaşları?
Her şeye garanti veren bu Devlet; acaba gün gelip de “garantili yaşam güvencesi” verebilecek mi bu halka ?
Üstelik bunca sorun, endişe, kaygı, korku yetmezmiş gibi bir de zamlar yayıldıkça halka, halka?
Umalım ki şiddeti oldukça yıkıcı bir toplumsal deprem olmasın sırada, aman ne olur birazcık bizler de gönenç içinde yaşayalım şu bizi kıskandıkları söylenen Almanlar, Hollandalılar, Fransızlar gibi…
Selma Erdal; Didim, 9 Şubat 2025

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
teslabahis casinoport pashagaming betkom mislibet casino siteleri
istanbul eşya depolama