SELMA ERDAL
Gündemimizde ne var?
Elbette ki moda! Ama bu kez konuşacağımız şey sadece moda değil; sürdürülebilir moda…
Kulağa hoş geliyor değil mi? Sanki gezegenimizi kurtaracak, doğayı koruyacak ve bizleri bilinçli tüketicilere dönüştürecek sihirli bir kavram gibi. Ama biraz durup düşünelim. Sürdürülebilirlik gerçekten modaya uygulanabilir mi? Yoksa kapitalizmin bitmek bilmeyen oyunlarından birinin içine mi çekiliyoruz?
Bugün büyük markalar her yerde “sürdürülebilir moda” etiketleriyle ürünlerini pazarlıyorlar. Artan kumaş parçalarından ürettikleri giysileri almamız gerekiyormuş. Geri dönüştürülmüş plastikten yapılan kıyafetleri tercih etmemiz öneriliyormuş. Çünkü bu kıyafetler çevreyi koruyormuş.
Haydi canım sen de!
Benim dolabım zaten sürdürülebilir! Kendi kıyafetlerimi yıllarca kullanıyorum. Yıkarım, ütülerim, söküğünü dikerim, modası geçse bile kendi modamı yaratırım. Ve en önemlisi, her yeni pazarlama stratejisine balıklama atlamam!
Biliyoruz ki kapitalizm, sürdürülebilirlik kavramını da alıp kendi lehine dönüştürdü. Tıpkı organik gıda trendini yüksek fiyatlarla satıp ayrıcalıklı bir kesimin tekelinde tutması gibi, şimdi de moda sektörünü kurtarıyormuş gibi yaparak tüketimi sürdürülebilir kılmaya çalışıyor.
Ama biz bu oyuna gelir miyiz? Gelmemeliyiz.
Sürdürülebilir Moda mı, Tüketimin Sürdürülebilirliği mi?
Bugün moda dünyası ikiye ayrılmış durumda.
Bir yanda gerçekten doğayı korumayı amaçlayan sürdürülebilir moda anlayışı: Uzun ömürlü giysiler üretmek, ikinci el kullanımını teşvik etmek, doğal elyaflarla çevreye zarar vermeyen bir üretim süreci oluşturmak.
Diğer yanda da kapitalist sistemin sürdürülebilirliği için yaratılmış sürdürülebilir moda anlayışı: Markalar, hızla tükenen doğal kaynaklar ve çevresel krizler karşısında “yeşil pazarlama” stratejilerine sarılıyor. Geri dönüştürülmüş polyester gibi yeni moda kavramlarını pompalayarak, yeni bir tüketim trendi yaratıyorlar.
Hangisi daha baskın dersiniz?
Ne yazık ki, modanın kendini sürdürülebilir kılma çabası doğadan önce geliyor. Kapitalizm her krizde olduğu gibi burada da kendini yeniliyor. “Hızlı moda” eleştirileri artınca moda sektörü yeni bir kimlik buldu: Sürdürülebilir Moda!
Ama buradaki en büyük çelişki şu: Gerçek sürdürülebilirlik daha az tüketmek anlamına gelirken, bu yeni sürdürülebilir moda anlayışı tüketimi yeniden paketleyerek satıyor.
Kararınızı verin: Plastik Kıyafet Giymek mi, Doğaya Saygılı Olmak mı?
Sizce plastik atıklardan yapılan kıyafetler çevre dostu mu?
Plastik şişeler doğada 500 yıl kalıyor diye “Hadi bunu giysi yapalım!” diyenler, bu kıyafetlerin yıkandığında mikroplastik salınımı yaptığını ve okyanusları kirlettiğini neden anlatmıyor?
Plastik atıklar zararlı mıydı, bir anda yararlı mı oldu?
Bize yıllardır plastiklerin doğada çözünmediği, sağlığa zararlı olduğu, pet şişelerin içindeki içeceklerin bile tehlikeli olabileceği anlatıldı. Peki ne oldu da plastik giymek bir anda “çevreci” hale geldi?
Bu kıyafetleri neden ucuz fiyatlarla satıyorlar?
Doğal elyafların pahalı olmasının bir sebebi var. Çünkü gerçekten doğaya ve insan sağlığına zarar vermeyen bir üretim süreci gerektiriyor. Ama plastik bazlı kıyafetler? Üretimi hızlı, maliyeti düşük ve kârlılığı yüksek. O yüzden ucuz satılıyorlar.
Peki, bu giysilerin üzerindeki “Ateşle yaklaşmayın” etiketleri ne anlama geliyor?
Bunu giymek güvenli mi? Yoksa bizlere plastik bazlı giysileri sürdürülebilir moda adı altında yeni bir kimlik kazandırarak mı satıyorlar?
Gerçek Çözüm Nedir? Hiç kuşkusuz daha az tüketmek!
Eğer gerçekten sürdürülebilir bir moda anlayışı edinmek istiyorsak, yapmamız gereken şey daha az tüketmek ve daha bilinçli tercihler yapmak.
Öyleyse ne yapalım?
İkinci el kıyafetleri değerlendirin – Yeni üretim yerine mevcut kaynakları kullanın.
Doğal elyafları tercih edin – Pamuk, yün, keten gibi cilde dost, doğada çözünebilen materyaller alın.
Uzun ömürlü kıyafetler seçin – Modası geçmeyen, zamansız parçaları tercih edin.
Tamir ve dönüşüm kültürünü benimseyin – Eskileri atmak yerine onarın ve yeniden değerlendirin.
Yeşil pazarlama tuzaklarına düşmeyin – Gerçekten çevreci olup olmadığını sorgulamadan alışveriş yapmayın.
Sonuç olarak, sürdürülebilir moda adı altında pazarlanan kıyafetler aslında tüketimin sürdürülebilirliği için üretiliyor. Ama gerçekten sürdürülebilir bir yaşam, tüketimin azalmasını gerektirir.
Öyleyse modanın çarklarını döndürmek için değil, kendi sağlığımız ve gezegenimiz için bilinçli tüketim yapmaya var mısınız?
Bilinçli tercihlerinizle gerçek sürdürülebilir modayı siz yaratabilirsiniz. Çünkü en sürdürülebilir giysiler; bilmelisin ki sizin dolabınızda olan giysilerdir!
Ve unutmayın, moda geçer ama bilinç kalır.
Güle güle giyin, sağlık ve mutlulukla yaşayın!
Selma Erdal; Didim, 17 Şubat 2025