MEKİN ŞAHİN
Korkuyu yenmek için araştır ve uygula. Kısaca yanlışa teslim olma!
Faşizmi bilmeden tanımadan onunla mücadele yönetmelerini yaratamazsınız. Hala demokratik uygulama beklersiniz. Oysa Faşizm çıkarı ne gerekirse onu yapar. M.Ş.
Devlet her üretim sistemini kendine has hukuk kaideleriyle koruyan, savunan ve sistemin yaşaması adına bireyi ve halkı yöneten kurumlardan oluşan sosyolojik örgüt biçimdir. Her devletin halkı ve bireyi yönetme sınırlarını tespit eden yasaları ve kanunları var. Aklımıza gelen en demokratik devlet başta olmak üzere tüm devletler baskıcı ve şiddet yanı var. Tüm devletlerin yönetim biçimi var olan üretim sisteminde oluşan üretim ilişkileri belirler.
Faşizm devlet yönetim biçimi; 20. Yüzyılda kapitalizmin en yüksek evreye ulaştığı emperyalizme ait yönetim biçimidir. Faşizm; düşünce, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakları kapsayan siyasal özgürlükleri ret eder. Gerici, baskıcı bir devlet biçimidir. Her devletin özünde baskı vardır.
Ancak Faşizm, tekelci burjuva egemenliğinin en gerici, en terörist, en kanlı yönetim biçimidir. Faşizm, tekelci burjuvazinin sömürüsünün baskıyla, zorla sürdürülmesinin bir ifadesidir; tekelci burjuvazinin kriz ortamında başvurduğu gerici bir silahtır.
Sonuç olarak Faşizm, tekelci burjuvazinin, krizinin yükünü halk yıkmak üzere uyguladığı baskıcı ve terörcü devlet yönetim biçimidir.
Kapitalist ilişkiler istikrarsızlaşır. Halk kendini her alanda yok sayan sistemle yönetilmek istemez. Mevcut devlet yönetim biçimi, halkı yönetemez. Ülkede küçük burjuva ve aydın tabakalarının
yoksullaşması ve hoşnutsuzluğu, çalışan işçi sınıfı eylemlerinin yarattığı tehlike; emperyalist-kapitalist egemenleri ürkütür. Korkutur. Bu aşamanın yarattığı tarihi koşullarda, yönetim faşizm biçimini alır.
İktidarını kalıcı ve güçlü olmak adına parlamenter sistemden, partiler arasındaki ilişkilerden ve kombinasyonlardan bağımsız olan faşist devlet yönetim biçimine geçmeye zorlanır. Ve geçer!
Faşizm, kendine özgü bir toplumsal demagoji aracılığıyla, küçük-burjuva, aydın vb. kitlelerinin hoşnutsuzluğunu kullanır. Yönetim öncesi ve sonrası ne yasa tanır ne anayasa. O an çıkarları ne
gerektiriyorsa o kararı uygular.
Faşist mücadele birlikleri, faşist parti aygıtı ve faşist bürokrasiden oluşan kapalı, paralı bir hiyerarşi inşa ederek, sistemi adaletsiz ve hukuksuz kararlarla yönetir.
Faşizm devleti yönetirken işçilerin hoşnutsuzluklarından, sosyal-demokrasinin pasifliğinden vb. yararlanıp en gerici ve tutucu kişileri kazanarak işçi sınıfı içinde de var olmaya çalışmaktadır.
Faşizmin ana görevi kapitalist sistemi korumak ve emperyalizmin sömürgeci tutumuna acımasızca destek olmaktır. Bu nedenle işçi sınıfının devrimci öncüsünü ve önder kadrolarını yok eder.
1. Faşizmde, tek ideoloji bağlayıcı olarak ilan edilir. Gerek devlet, gerekse iktidarın dünya görüşüne göre, lider ilkesine göre örgütlenir ve mücadele yöntemleri belirlenir. Basın ve yayın kuruluşlarının mevcut ideolojiye göre yayınlar yapması zorlanır.
Hâkim görüşe zıt düşünceler ve muhalif seslerin çıkması çeşitli baskı unsurlarıyla önlenir. Aykırı yayın yapanlar sansürlenir, kapatılır veya başka türlü yollarla engellenmeye çalışılır. Böylece hâkim düşüncenin karşısına farklı düşüncelerin çıkmasının önüne geçilmiş olunur ve tek tip düşünce, toplumda baskın hale getirilir.
Faşizmin gücü, bu koşulların ne kadarının somut olarak uygulamaya geçirildiğiyle doğru orantılıdır. Toplumsal yaşamın tüm alanlarını kapsayan lider gücüyle tek ideolojiyi her şeyin önüne kor.
Devlet kurumları ve yönetim; dünya görüşüne göre örgütlenir ve belirlenir. Aynı şekilde işletmelerde de patron ve işçi arasında işletme yöneticisinin iktidarına dayalı bir ilişki kabul edilir.
Milliyetçilik ve vatanseverlik; 19. yüzyıl boyunca yükselen milliyetçilik 20. yüzyılda çeşitli ve aşırı boyutlara varmıştı. Faşizmde milliyetçilik en ön plandadır ve temel ideolojidir. Vatanseverlik ve millî değerler her fırsatta vurgulanır.
2. Faşizm ülkelerin demografik durumuna göre tavır alır. Kimi yerde ırkçı tutum sergiler kimi yerde milliyetçiliği ve vatanseverliği kullanır. Kimi yerde popülizm ön planda. (R.T.E. tabanında kabul gören liderliği gibi) Komünizm ve liberalizme karşı tavır alır. Liberalizm tümüyle veya zararlı yönleriyle reddedilir. Korporatif ekonomiyi savunur. Devleti yönetme yöntemlerine karşı çıkan her şeyi faşizmin düşman ideolojisi kabul eder
3.Hukuk ve yargı işlevsiz hale getirilir. Yönetim karşıtları ve hak arayan birey, sendika, STK ve aydınlar, öğrenciler suçlu kabul edilir ve yargısız biçimde cezalandırılır. Bu uygulama devlet politikası haline getirilir.
Bir ulusa, kültüre ya da “ırka” ait olanları küçük görür ve öne çıkardığı ideoloji ve kültürünü üstün olduğunu iddia eder. Bu yaklaşım aynı zamanda lider ilkesinde de ifadesini bulur. Lider kişinin aldığı her karar tartışmasız kabul görür.
Kimi coğrafyada En iyinin ayıklanması ve egemenliğine dayalı toplum anlayışı var. Başka bir deyişle üstün ırk kavramının devlet yapısında ve toplumsal yapıda etkili olmasını savunur.
4.Şekilsel ve örgütsel özellikler: Devlet içinde ve yanında; devlet adına görev yaptığını iddia eden silahlı gizli servisin merkezini ve silahlı sivil çeteleri önemser. Onları her alanda kullanmak adına
ilişkisini kesintisiz sürdürür. Kendi iddia ve hedeflerini korumak için bu odaklarla gözetim altında tutulmasını sağlar.
Ekonomik hayat da dâhil olmak üzere toplumsal yaşamın tüm alanlarını askeri algıyla tek düze dönüştürmek ister. Bu algıyla kitle yürüyüşleri ve büyük gösterilerle varlığını sürekli hissettirir. Bilim ve teknoloji dünyasını egemenliği altına alır.
Kitlesel aktive ve parti propagandası yoluyla toplumsal alanın ve kitle iletişim araçlarını tekelinde toplar. İstediği her şeyin alt yapısını iletişim araçlarıyla hazırlar. Toplumu sürekli kışkırtır.
Faşizm özel yaşam başta olmak üzere toplumsal hayatın her alanında hak iddia eder. Aile gücünü lehine kullanmak için ülkü ya da dindar kardeşlik birliği bağını acımasızca kullanır. Ailenin milli ve dini duygularını öne çıkararak; barış içinde yaşama yerine militarist gücü ve savaşmayı yüceleştirir.
Politik karşıtın ortadan kaldırılması eğilimi. Faşizme göre karşıt düşmandır ve bir an önce yok edilmelidir. Bu söylem esas olarak kitlelerin faşist yönetime örgütlenmesi amacıyla kullanılır.
Bu amaçla parti milisleri ve paramiliter çeteler kurar ve yönetir.
Tarihsel gerçekleri kendi niyetine göre iddia eder. Yiğitliğe, kahramanlığa ve savaşçılığa vurgu yaparak ataerkil yapıların yüceltir. Gençliğin dinamizminin savaş taraftarlığıyla örtüştürür.
Kimi ülkelerde bir yandan monarşi ve ruhban sınıf önderliğine yönelik vurgu yaparken diğer yandan dini unsurların yerini alan ilerleme ve teknoloji inancına duyarlı olur. Bu faşizmin genel karakteridir. Faşizm iki yüzlüdür!
Bu özelliklerini milliyetçilik, militarizm ve şovenizmden oluşan “Üç Sütun Modeli” ile özetlerler.
5. Hem liberalizmi hem de komünizmi reddeden faşizmin ekonomi politikası korporatizm (toplumun tarım, emek, askeri, işbilim ve lonca dernekleri gibi şovenist en gerici tekelci sermayenin çıkarları temelinde örgütlenmesi)isimli sistemdir. Korporatizm, toplumu organizmacı bir gözle görmenin bir sonucu olarak her kesimin tüm faaliyetlerinin amacını dayanışma ve ortak çıkara indirgeyen politik bir yaklaşımdır.
İşçi ile işveren, emek ile sermaye gibi arasındaki sorunları, ekonomik tarafların ve toplumsal sınıfların arasındaki problemleri faşist devlet uzlaşma yoluyla çözer. (Tıpkı asgari ücret tespitinde olduğu gibi) Faşizm ’de devlet her şeyden üstün olduğu için sermaye (egemen tekelci burjuva dışındaki) sahibi iş adamları gerek duyulduğunda tasfiye eder. Servetine devlet el koyar. Faşizm emperyalist-kapitalist sistemin yapısal bunalımına bağlı olarak; tekelci sermayenin toplumun bütününü totaliter bir tarzda örgütleme çabasına dayanır. Faşizmin kitle hareketleri toplumsal desteğini çok şey kaybedeceğine inanan küçük burjuvazi ve orta sınıfta bulur.
Faşizm emperyalizmin ilk pazar savaşı sonrası İtalya ve Almanya’daki yönetim biçimidir. Her iki ülkede 1.dunya savaşının yarattığı sonuç ülkelerde ekonomik, sosyal ve siyasi krizlerin yıkıcı dalgaları üzerine faşizme yol verdi.
Aralarındaki tek fark İtalya milliyetçiliği, Almanya üstün ari ırkı öne çıkardı.
Faşizmin liderlik ilkesi, sivil faşist örgütlenme, devletin özel ve gizli örgütlü kurumlarını faşist yönetimin çıkarına kullanma, kendilerinden olmayan tüm siyasi argümanları düşman ilan edilmesi,
yasa ve Anayasa tanımamazlık, adaletin keyfiliği, korporatist ekonomi örgütlenmesi, insani tüm değerlerin inkâr edilerek özgürlüklerin yok sayılması, küçük burjuva aydınları ve orta sınıfın
kullanılması vb. Özelliklerin tümüyle insanlık adına felaket getirmek ortak noktaları 20. Yüzyıl insanlığının yıkımı oldu.
Liderin İtalya’da efsane adı Duçe, Almanya’da efsane adı fürher. Almanya’da SS ve SA var. İtalya’da kara gömlekliler var. Her ikisi devleti yönetme gücünü elde etmek için yoksulluğu, işsizliği, çaresizliği ve demokratik talepleri kullandı. Hatta liberal siyasi partilerle iş birliği yaptı. Seçimlerde birinci parti olduktan sonra anayasayı değiştirerek, ülkelerini seçim yapmadan, yasa ve anayasayı askıya alarak yönettiler.
İkinci dünya pazar paylaşım savaşını başlattılar. Her iki lider öldürülene kadar ülkelerini yönettiler. Recep Tayyip Erdoğan 2004 yılında başbakan olarak ABD’de John F. Kennedy adına yapılan Harvard Üniversitesi’nde verdiği bir konferansta, yaptığı konuşmada Türkiye’de “derin demokrasi” istediğini söyler. Kadın erkek eşitliğini dile getirir. Çoğulcu katılımını olduğu, Yargı, yasama ve yürütmenin karşılıklı denetimle, ergler ayrılığı olmasını ister. AKP Kuruluş programına 3 Y hedefi koyar. Değişim ve dönüşüm ister.
Toplumda kendine ve partisine bu söylemlerle yıllarca ciddi destek elde eder. Tıpkı İtalya ve Almanya örneğinde olduğu gibi kendi tabanının reisi olur. Zaman geçtikçe dün talep ettiğinin tam zıddını, asıl hedefi İslam cumhuriyetine yol açar.
Osmanlı ocakları kurulur Emekli Tuğgeneral merhum Adnan Tanrıverdi tarafından Sadat kurulur. Ilımlı İslam ideolojisini hükümetin ana eksenine yapar. Diyanet yönetimi bu ideolojinin öncülüğünü yapar.
İslam cumhuriyeti anayasası hazırlanır. Arapçanın resmi dil olması istenir.
AKP’nin kurucu ayağı FETÖ’nün devlet kurumlarında örgütlenmesinin önü açılır. Fetö kurduğu kumpaslarla polis ve ordu içine sızar. Kumpaslarla orduda tasfiye yapılır. Gayri yasal ve Anayasa aykırı uygulamalar peşi peşine devam eder. Basın ve TV dolaylı ya da direk kontrol altına alınır. Üniversiteler YÖK’E teslim edilir. YÖK eliyle yönetimleri keyfi atamalarla ele geçirilir.
İthalat her alanda yol geçen hanı olur. Buğday, mısır, pamuk vb. ürünler ithal edilir. Üretim tarım ve sanayide yerle bir olur. Halk en temel gıdasını alamayacak hale gelir. Bütçe açığı cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıkar. Tarım dağılır. Sanayi çöker. İşsizlik sürekli artar. Yurt dışı beyin göçü hızlanır. Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar her alana yayılır. Sağlık Vakıf ve özel sektöre teslim edilir.
Ülkende milli eğitim yerinde tarikat hükümleri esmeye başlar. Türkiye coğrafyasında yoksullar dünyasında ‘’sadaka’’ öne çıkarılır.
Adalet ve hukuk hükümsüzleşir. Mahkemeler AYM mahkeme kararlarını tanımaz. Mafya hükmü geçerli hale gelir. Kısaca ülkede tuz değil su dahi çürümeye başlar.
Devlet halkı yönetmekte zorlamaya başlar.
Yeni yönetim arayışı başlar. Fetö darbe girişimi o fırsatı yaratır. Anayasa değiştirilir. Cumhur devlet yönetimi (faşizm) inşa edilir. Yürütme, Yasama, Yargı ve devletin diğer kurumlarının yönetimi tek kişinin eline geçer. Artık reis ne istiyorsa o olur.
Yargıda yasamada yürütmede kısaca devlet artık reistir!
Bütün bunlar olurken Türkiye demokrasi güçleri ne yaptı?
Siyasi partiler ne yaptı?
STK, sendika, işveren örgütleri, esnaf odaları ne yaptı?
Halk ne yaptı?
Hiçbir şey yapmadılar. Korktular. Sustular. Seyrettiler.
Solda sosyalist ve Komünist örgütler marjinal konumda. Sosyal demokrat örgütler ortada yok. CHP kendi seyir defterini dolduramıyor. Devletin yönetim biçimi hangi aşamada bilmiyor. Bilmediği hiçbir şeye karşı doğru mücadele edemiyor. Her darbe aldığında şaşırarak, ne çıkacak korkusu içinde bekliyor.
Korku öyle bir hal alıyor ki: AKP genel başkanı Erdoğan Adana İl kongresine gelmeden, Yüreğir belediye başkanı ilçeyi hoş geldin cumhurbaşkanım afişiyle donatıyor. Başta büyük şehir belediye
başkanı olmak üzere merkezde CHP’li hiçbir belediye başkanı bu tür aşmazken Yüreğir belediye başkanı Yüreğir’i afişle donatıyor.
Korku!
Korku dışında CHP yönetimlerindeki belirsizlik ve ortak dil olmaması! İlkesizliğin sarmanına kapılarak gemiyi kurtarma davranışının korkuyla buluşması. Oysa korkunun ecele faydası yok.
Siyaset halkın sorunlarını çözmektir. Rekabet ettiğin parti ve yönetimine karşı ortak dil üzerinden korkusuzca mücadele edersin. CHP adına makama gelen kişiler rakibinin yaratacağı korkuya teslim olmaz. Dik durur. Bedeli olursa ödemekten kaçmaz.
Çünkü CHP dünyası insanlığın mücadelesini veren yurtseverlerden oluşmuş bir dünyadır. Kendisi için değil Türkiye halkının mücadelesini, özgürlüğün ve tam bağımsızlığın mücadelesini verir!
Zalimler halkın demokrasi mücadelesinden korkar.
Halkın sokaklara inmesini istemez.
CHP genel merkezi bu bilinç içinde demokrasi mücadelesi vermeli. Verdiği mücadeleyi kesintisiz sonuç alıncaya kadar devam ettirmelidir. Tıpkı gezi direnişinde olduğu gibi.
Esenyurt ve Beşiktaş belediye başkanları görevden hukuka aykırı alındıktan sonra yapılan anlık mitingler ateş böceği misali bir yanar söndüğünden sonuç getirmez. Getirmedi de!
Yeni görevden almaların yolda olduğunu cumhurbaşkanı “heybede büyük turp var” diyerek ilan etti. 31 Mart 2024 yılında kaybettiği seçimin çizdiği kariyerini; gerçek olmayan iddialar üzerinden yeniden güç yapmak istiyor. Manevra kabiliyeti, CHP merkez yönetiminin programsız ve kadrosuz iddialarını sürdürememesi; öyle fırsat verdi ki ülkeyi bu hale getiren AKP-MHP cumhur hükümetini bir anda hükümkar yaptı.
Suriye ve ABD yönetimlerin değişiminin eşiğinde; dün her alanda düşman ettiği Kürt örgütlerine ve Öcalan’a kucak açarak siyaset mezralarını genişlettiler.
Faşizmin genel karakterine en somut örnek! Devleti yönetenler, iktidarlarını korumak için dün düşman ilan ettiklerine kucak açar. Çünkü orta yerde kendileriyle gerçekler üzerinden rekabet eden
siyaset ve örgütler yok.
CHP 20. Yüzyıldaki örneklerde olduğu gibi faşizme ve onun liderine görüntüden öteye gitmeyen tepkilerle teslim mi olacak. Yoksa Türkiye halkının demokratik güçleriyle faşizme karşı birleşik cephe kurarak mücadele mi edecek. Kararını acilen vermeli. Yoksa 101 yıl önce kurulan Türkiye, emperyalizmin BOP’ne yem edilecek.
CHP dünyasına bir çağrımız olsun. Yıllarca partide olumsuz bulduğunuz şeyleri eleştirdiniz. Hatta eleştirmediniz, belden aşağı vurarak siyaset yaptığınızı düşündünüz. Zaman dünü dondurarak birlik olma zamanıdır. Tarih karşısında AKP-MHP hükümeti, CHP merkez yönetimleri kadar sizlerde sorumlu olacaksınız! Unutma ki faşizme karşı ortak birleşik cephe oluşturmayan ülkelerde faşizmin efendisi ölene kadar ülkelerini keyifle yönetmiştir! Türkiye Cumhuriyeti devleti sokakların ve varoşlarda yaşayanların kurduğu, yaşattığı devlettir. Sokaklarda ve varoşlarda yoksan Türkiye Cumhuriyeti devletine sahip çıkamaz ve koruyamazsın!