Hamilelikte veya hamilelik haricinde güneşte veya solaryumda bronzlaşmanın sağlık açısından hiç bir yararı bulunmadığı gibi bir takım zararlı etkileri de mevcuttur.
Özellikle ülkemizde insanlar vücutları için gereksinim duydukları tüm D vitamini ihtiyaçlarını güneşlenmeye gerek duymaksızın, güneş ışığından dolaylı olarak zaten karşılayabilmektedirler.
Aşırı güneşlenerek yüksek dozda ultraviyole (mor ötesi) ışın almak; cildin yaşlanma etkisini arttırır ve bir takım cilt kanserlerine zemin hazırlar. Cilt kanserlerinin oluşumunda genetik yatkınlık da son derece önemlidir.
Hamilelikte ise salınan hormonlar neticesinde güneşe duyarlılık artmıştır. MSH (Melanin Stimulan Hormon) artışına bağlı olarak vucudun belirli bölgelerinde (karın, yüz, genital bölge ve bacaklar gibi) pigment artışına bağlı olarak esmerleşmeler ve karamalar görülebilir. Bu duruma “cildin hiperpigmentasyon”u adı verilmektedir.
İşte güneş ışığı bu hiperpigmentasyonu arttırıcı bir etki yaratarak koyulaşmaları daha da arttırır. Sıvı kaybının artması ise diğer bir zararlı etkidir.
Solaryuma girilmesi de güneş ışığı ile aynı etkileri yapabilir. Yine, bazı çalışmalarda solaryumdaki ultraviyole ışıklarının gebelik için önemli bir vitamin olan folik asidin (B9 vitamini) yıkımını da sağladığını göstermektedir.
Hamileliğin ilk haftalarında vücutta yüksek oranda bulunan folik asit bebekte “nöral tüp defektleri” adı verilen bazı doğumsal anomalilerin görülme oranını %50 civarında azaltmaktadır.
Tüm bu nedenlerle hamile kalmadan hemen önce ve hamileliğin ilk 12 haftası içinde yüksek oranlarda doğal ya da yapay ultraviyole ışınlarına maruz kalmanın etkilerinin ne olabileceği konusunda elde yeterli bilimsel veri ve kanıt yoktur ve bu tür aktiviteler ÖNERİLMEMEKTEDİR.