SELMA ERDAL
*Virginia Wolf’un; saçma ya da değil ama sürekli yaz demesi gibi…
Amerikalılar da yararlı ya da zararlı ama sürekli araştır, yeni bir şeyler bul derler dolayısıyla sürekli yeni bir şeyler bulma derdindeler…
*Ne demiş Neyzen Tevfik ?
– Hayat çatlak bardaktaki suya benzer. İçsen de tükenir, içmesen de…
Dolayısıyla yaşamdan tad almaya bakmalı; çünkü tad alsan da bitecek, tad almasan da…
*Seneca diyor ki:
Küçük köpekler yabancılara nasıl havlarsa, topluluklar da büyük adamlara öyle havlarlar.
Kıskançlık; kendine güveni tam olmayan insanların hastalığıdır.
*Gündemimizde ne var?…
Elbette ki moda, ama sürdürülebilir moda…
Birazcık değinelim bu kavrama…
Kaynakları kendi çıkarları doğrultusunda hoyratça kullanan kapitalist düzen sürdürülebilirlik kavramının da suyunu çıkardı, kavramı tüketim toplumunun kullanımına uyarladı, kuşkusuz ki yine kendi çıkarlarını gözeterek
ve bu aralar sıkça pompalıyor kamusal alana sürdürülebilir moda tanımlamasını…
Ne imiş?… Artan kumaş parçalarını değerlendirerek ürettikleri giysileri almalıymışız.
Haydi canım sen de!…
Giymek istediğim her şey bende, senin vitrinlerinde değil, benim giysi dolabımda… Yıkar, ütüler, söküğü varsa diker, giyerim yıllarca ve sürdürülebilir ön ekini alsa da moda, evde neyim varsa gözüm onda… Bilmelisiniz ki yeni dünya düzeninin aldatıcı, yalancı kavramları; beni elinizden kaçırdınız en sonunda!…
Haydi kızlar sizler de düşmeyin bu tuzaklara, evdeki giysi dolabınızda neler varsa, işte onların her birisi en son moda!… Hem de sürdürülebilir bir süreçte, sürekli olarak, siz yaşadıkça !…
Güle güle giyin, sağlık ve mutlulukla!…
Sonuç olarak nasıl ki kendi başımızın çaresine bakmak zorunda bırakıldık şu ülkede, işte bundan böyle her alanda ve her anlamda; bakacağız başımızın çaresine, yeter ki gölge etmesinler başka ihsan istemeyiz biz de şu Sinoplu Diyojen gibi…
*Usdışı kararlar nedeniyle ülkemizin yer altı ve yer üstü kaynaklarının sömürülmesine…
Bu sömürünün yanı sıra insan kaynaklarımızın da yitip gitmesine öfkelenmekten, üzülmekten ve ölenlerin ardından rahmet okumaktan bıktık, usandık !…
Küreselleşme budur işte
Küresel efendiler sınırları kaldırdılar ne için?
Dilediklerince dünyamızı sömürebilmek için
Sömürüyorlar da
Ulus Devlet neden önemli?
Onlara direnmek için!
Ama ulus demek, ulusalcılık demek; neredeyse terör suçu, sanki vatana ihanet
Ve meydan onların !…
*Çingene mi Roman mı?…
“Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
Fakat
emin ol ki, sevgili,
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nazım’a!”
Yukarıda yazıldığı, dolayısıyla da okunduğu gibi Nazım’ın KARIMA MEKTUP başlıklı dizelerinde suç unsuruna rastlandı; ÇİNGENE’ye ROMAN demediği için desem, desem ve sonra da gülsem, gülsem… Nasıl olur acaba?…
*DÜNYANIN EN MUTLU 10 ÜLKESİ
BM Dünya Mutluluk Raporu’nun 2024 sayısına göre ilk 10 ülke…
Her yıl hazırlanan Dünya Mutluluk Raporu’nun bu yılki sayısı yayınlandı ve bir kez daha İskandinav ülkeleri listenin başında yer aldı.
1. Finlandiya
2. Danimarka
3. İzlanda
4. İsveç
5. İsrail
6. Hollanda
7. Norveç
8. Lüksemburg
9. İsviçre
10. Avustralya
Ve TÜRKİYE; o nerede?…
Ölmeden halkına Cehennem’i yaşatan ülkeler arasında ilk sırada mı?…
*Yıllar öncesinde günlüğüme yazmışım 25 Kasım 2010 gününden bir anı, NTV haber yayını… İçeriği de şöyle:
Brezilya’nın ATAFONA kasabasında deniz 3 metre içeri girmiş, evleri yıkmış.
BM Alarm Raporu’na göre de Kutuplar’da ısınma artmış.
O günlerden bugünlere geldiğimizde, yaşadığımız çevre sorunlarına, sorunlardan da ötesi çevre felaketlerine tanık olduğumuz gerçeği karşısında…
Ne yazık ki şu insan soyu
İlerlemiyor aklı bir arpa boyu
Aldırmıyor uyarılara, uyaranlara
Aymazlığıyla, doymazlığıyla tüketiyor; doğayı, dünyayı, evreni
Çok yakında bitecek yaşam serüveni
Ama durmuyor, durmuyor, durmuyor…
Sait Faik Abasıyanık; Türk öykücülüğünün önde gelen adlarından biri… Ve SON KUŞLAR da 1952 yılında yayınlanan öykü kitabı…
İşte bunlar da adı geçen kitabından bir kaç satırlık alıntı…
” Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı.
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi. SAİT FAİK”
Değerli yazın ustasının 1952’de yazdığı satırlardan bugüne geldiğimizde onun öyküsündeki SON KUŞLAR gibi belki bizler de SON İNSANLAR olarak geçeceğiz bu gidişle Evren’in kayıt defterine…
Çünkü durmuyorlar ve doymuyorlar; doğayı, dünyayı, evreni tüketmeye…