Kadınların korkulu rüyası : Hormon düzensizlikleri, şişmanlık, yumurtalık ve böbreküstü bezlerinin hastalıkları, aşırı tüylenmeye neden olabilmektedir.
Aşırı tüylenme ya da tıp dilindeki adıyla “ hirsutizm” kadınların% 5 ile 10’unda görülen önemli bir sağlık sorunudur. En fazla ergenlikle 40 yaş arasındaki dönemde görülen aşırı tüylenmenin birçok nedeni olmaktadır.
Normalde, insan vücudunda yaklaşık olarak 50 milyon kıl kökü bulunur. Bunların 100 bin ile 150 bini kafa derisindedir. Ayak tabanları, avuç içleri ve dudaklar kıl köklerinin olmadığı bölgelerdir. Doğumdan sonraki kıl kökü sayısında çok az artış olur ve 40 yaşından sonra kıl kökü sayısında azalma başlar .
Vücuttaki kıl tipleri
Vücutta yapısal olarak iki tip kıl bulunmaktadır. Vellüs tipi kıllar, renksiz, ince, genelde 2 mm’den kısa ve tüm vücutta yaygın olarak bulunan tüyler. Terminal kıllar ise daha uzun, renkli ve sert kılları oluşturmaktadır. Bu kıl tipine; kaşlar, kirpikler, saçlar ve erkeklerin çoğu vücut ve yüz kılları girmektedir.
Tanı nasıl konulmaktadır?
Erkeklik hormonlarının etkili oldukları alanlarda vellüsleri terminal kıl haline çevirdikleri düşünülmektedir. Kafadaki saçlı deride ise tam tersine terminal tip kılları vellüs tipine çevirmektedirler. Kıllanma artışının vellüs veya terminal tip kıllardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve erkek tipi kıllanma artışı olup olmadığı belirlenmelidir. Üst dudak, çene, boyun, göğüs, sır ve karın bölgesi, kol ve uyluklardaki terminal kıllar değerlendirilerek hirsutizm tanısı konulmaktadır.
Aşırı tüylenmeye eşlik eden sorunlar
Hirsutizm, altta yatan ciddi bir hastalığın yansıması olabileceği gibi genellikle iyi huylu bir duruma bağlı olarak gelişir. Yumurtalık veya böbreküstü bezlerinden erkeklik hormonu salımının artması aşırı tüylenmenin en önemli nedeni olarak kabul edilmektedir. Yumurtalıklardan kaynaklanan sorunlardan en sık görüleni polikistik over sendromudur.
Bazı enzim eksiklikleri, yumurtalık veya böbreküstü bezlerinin iyi veya kötü huylu tümörleri de aşırı tüylenmeye yol açabilirler. Bu hastalarda, androjen fazlalığına bağlı deride aşırı yağlanma, akneler, ses kalınlaşması, saç dökülmesi, memelerde küçülme ve vücut hatlarının erkeksi özellik kazanması şeklinde belirtilerortaya çıkabilir. Hipofiz bezinden kaynaklanan hormon bozuklukları da ( cushing, akromegali, hiperprolaktinemi gibi ) hirsutizme yol açabilir. Aşırı tüylenme fenitoin, minoksidil, danazol, anabolik steroidler, kortizon ve diazoksid gibi ilaçlar ile, menopoz döneminde ve idiopatik dediğimiz nedeni belirlenemeyen etkenlerle de ortaya çıkabilmektedir.
Ne zaman hekime başvurulmalı?
Aşırı tüylenme ortaya çıktığında hemen bir hekime başvurulması polikistik over sendromu (PCO) gibi önemli sağlık sorunlarının erkenden saptanması açısından büyük önem taşımaktadır.
Eğer hormon kökenli bir neden söz konusu ise hekime başvurulmadan tüylerin mekanik yollarla yok edilmeye çalışılması bir sonuç vermez. Ayrıca altta yatan hastalık bu dönemde ilerleme de gösterebilir. Hirsutizmin nedeni belirlendikten sonra tedavi modülüne geçilir.
Aşırı tüylenmeyle başvuran hastada iyi bir öykü almak önemlidir. Kıllanmanın başlangıç yaşı, olayın gelişme hızı, adet düzeni, şişmanlık öyküsü, kıllanma artışı yanında saç dökülmesi, ses kalınlaşması gibi bulguların olup olmadığı ve aile öyküsü sorulmalıdır. Fizik muayenede vellüs ve terminal tip kılların miktarı ve dağılımı not edilmelidir. Düzenli adet gören, ciddi kıllanma artışı olmayan ve muayenesinde herhangi bir hastalık belirtisi olmayan kişilerde hormonal inceleme gerekmeyebilir. Aşırı tüylenme saptanan kadınlarda öncelikle kanda testesteron ve DHEAS hormonlarına bırakılmalıdır. Özel bir hormon hastalığını düşündürecek bulgular varsa bunlara yönelik hormon tetkiklerinin yapılması uygun olacaktır. Hormon tetkiklerinde PCO düşündüren bulguları olan veya böbreküstü bezi ile ilgili sorun düşünülen hastalarda ise ultrasonografik inceleme yapılması uygun olacaktır. Ayrıca diabet ve hipertansiyon açısından ileri tetkikler planlanmalıdır.
Tedavide kullanılan yöntemler
Aşırı tüylenme probleminin tedavisi gerekli testlerin yapılmasından sonra varılan sonuca göre planlanmalıdır.Neden belirlendikten sonra ilaç tedavisi ve kılların mekanik olarak ortadan kaldırılması yöntemlerine başvurulur. Yumurtalık ve böbreküstü bezi tümörleri saptanırsa cerrahi olarak çıkarılmaları uygun olacaktır.
Hormon tedavisi olarak kullanılan ilaçlar, androjenlerin salgılanmasını veya kıl kökü cevabını engelleyerek etki gösterirler. Spironolakton, spiroteron asetat, oral kontraseptifler ve glukokortikoidler tanıya göre kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçların önemli yan etkileri olabileceğinden mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Hormon tedavisi etkisinin ortaya çıkması için 6 ila 12 aylık tedavi gerekmektedir. Varolan kılların ortadan kaldırılması için epilasyon gibi depilatuvar yöntemler ile mekanik uzaklaştırma yapılmalıdır.
6 aylık bir tedavi sürecinde elde edilen cevap kabaca % 60 civarındadır. İlaç tedavisi ile terminal kıllar daha ince ve renksiz hale gelebilir. Bunların ortadan kaldırılması için mekanik olarak yok edilmeleri (epilasyon ve depilasyon) gerekmektedir. Hafif kıllanması olan kişilerde ilaç tedavisi çok iyi sonuç verir. Ancak iyi bir tedavi sonucu için birkaç yıllık tedavi sürecinin gerekebileceği unutulmamalıdır. Varolan kılların ve androjen hormon fazlalığına bağlı olmayan aşırı tüylerin mekanik olarak ortadan kaldırılmasında en uygun olabilecek yöntemin seçilmesinde ve uygulama aşamasında dermetoloji uzmanları ile işbirliği yapmak gerekmektedir