8 Şubat 1830 tarihinde İstanbulda doğdu. Babası Sultan İkinci Mahmud, annesi Pertevniyal Valide Sultandır. Ela gözlü, beyaza yakın kumral tenli, sert bakışlı ve top sakallıydı. Ağabeyi Sultan Birinci Abdülmecidin vefatı üzerine 25 Haziran 1861 günü tahta çıktığında 31 yaşındaydı. İsrafçı bir padişah olarak tanınmasına rağmen, çok sade giyinir, sarayda bir terlik, bir entari ile dolaşırdı.
Babası öldüğü zaman dokuz yaşlarındaydı. Ancak ağabeyi Sultan Birinci Abdülmecid, onun eğitimine gerektiği gibi dikkat etti. Şehzadeliği sırasında rahat ve korkusuz bir hayat sürdü.
Çok iyi Fransızca konuşurdu. Şiire ve müziğe de ilgisi vardı. Kendine ait besteleri vardır. Resim yapma kabiliyeti de çok üstün olan Sultan Birinci Abdülaziz, Osmanlı donanmasına ısmarlayacağı gemilerin planını bizzat kendisi çizmişti.
Ok atmayı, ata binmeyi, avlanmayı ve özellikle güreşmeyi çok severdi. Güçlü, kuvvetli ve pehlivan yapılıydı. En iyi pehlivanlarla güreşir ve sırtlarını yere getirirdi.
SİYASİ GELİŞMELER
Abdülaziz tahta çıktığında Osmanlı Devletinde dış borç sorunu vardı. Hazine boşalmış ve Osmanlı Devletinin eski görkemli dönemleri geride kalmıştı. Osmanlı içinde yaşayan milletler Fransız İhtilalinin getirdiği özgürlükçü ve milliyetçi duygulardan ve Avrupalı devletlerin kışkırtmaları sonucunda yeniden ayaklanmaya başlamışlardı.
KARADAĞ İSYANI
Balkanlarda Rusyanın ve Avusturyanın teşvikiyle Karadağda ayaklanma başladı. Ancak Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa komutasındaki birlikler ayaklanmayı bastırdı. Rusyanın ve Fransanın baskıları sonucu 8 Eylül 1862 tarihinde imzalanan İstanbul Protokolü ile Belgrad kalesinin iç kesimleri Osmanlılara kalacak, dış bölgeleri ise Sırplara bırakılacaktı.
MISIR SEYAHATİ
Sultan Birinci Abdülaziz Mısır seyahatine çıkmaya karar vermişti. 3 Nisan 1863 günü Feyz-i Cihad vapuru ile İstanbuldan ayrıldı. Yanında yeğenleri Şehzade Murat, Şehzade Abdülhamid ve Şehzade Mehmed Reşad da bulunuyordu. Mısırda halk padişaha çılgın sevgi gösterilerinde bulundu. Yavuz Sultan Selimden bu yana hiçbir Osmanoğlu Mısıra ayak basmamıştı.
Mısıra önem veren Abdülaziz sonraki yıllarda da Mısırla ilgili yeni düzenlemelerde bulundu. Mısır Valileri 2 Haziran 1866 gününden itibaren Hıdiv ünvanıyla anılmaya başlandı.
ROMANYA SORUNU
İmzalanan Paris Antlaşmasında belirtilen maddeye göre Eflak ve Boğdan Beyliği iç işlerinde bağımsızdılar. 1862de Bükreşte toplanan Eflak ve Boğdan ortak Meclisi Romanyanın birliğini sağladılar. Romanya prensinin güvesizlik oyu alamamasından sonra olaylar büyüdü ve Romanyadaki kargaşa bitmedi. 1866 yılında Romanya birliği ve Romanya Prensi Charlesın prensliği kabul edildi.
GİRİT SORUNU
18. yüzyıl sonlarında başlayan Girit sorunu 19. Yüzyıl boyunca devam etmiş, Giritte yaşayan Rumlar her fırsatta ayaklanmışlardı. Osmanlı Devleti Sultan Abdülaziz döneminde de adada isyan çıktı. Osmanlı Devleti sorunu hem askeri hem de idari açıdan çözmek için girişimlerde bulundu. Ancak Yunanistana ilhaktan (Enosis) başka bir düşünceleri olmayan Giritli Rumlara karşı başarı sağlanamadı (2 Eylül 1866).
Girite gönderilen Sadrazam Mehmed Emin Ali Paşa, 6 Ekim 1867de adanın yeni statüsünü belirlemek için bir ferman yayınlattı. Bu fermanla Girite yeni bir idare şekli getiriliyordu. Sivil yönetim padişahça atanan yeni valiye, Askeri idare ise komutana veriliyor, atanan valinin biri müslüman diğeri hıristiyan iki yardımcısı olacaktı. Gümrük vergisi hariç diğer vergilerden ada muaf olacak, iki resmi dili olacaktı. Karma meclis tarım, bayındırlık, ticaret ve endüstri işlerini planlayacaktı.
BELGRADIN ELDEN ÇIKMASI
Paris antlaşmasından sonra Sırplar düşmaca davranışlar sergiliyor, Müslümanlar ve Sırplar arasında çarpışmalar oluyordu. 1862de varılan mutabakata göre Belgrad kalesi Osmanlılarda kalmış, Sırplar ise Belgrad yakınlarındaki Sokod ve Owitza kalelerine hakim olmuşlardı. Sırplar Avrupalı devletlere güvenerek Belgradı da istediler. Yeni bir savaşa girmek istemeyen Osmanlı Devleti, Kanuni Sultan Süleyman tarafından alınan Belgradı 10 Nisan 1867de Sırbistana teslim etti.
SULTAN ABDÜLAZİZİN AVRUPA SEYAHATİ
Sultan Abdülaziz ülke dışına çıkıp, Avrupa Başkentlerini ziyaret eden ilk padişahtır. Zira o tarihe kadar bir Osmanlı hükümdarının yabancı bir ülkeyi resmi veya gayri resmi şekilde ziyaret etmesi asla görülmemişti.
Sultan Abdülazizin 21 Haziran 1867 günü İstanbuldan hareketinden, 7 Ağustos 1867 günü İstanbula dönüşüne kadar bir ay on altı gün süren bu Avrupa seyahati, bilhassa Rusya ile müttefik şekilde hareket eden Fransaya, Balkanlardaki Türk siyasetini açıklamak ve yeni bir Rus savaşını önlemek amacıyla düzenlendi.
BOSNA HERSEK VE BULGAR İSYANI
1875 Yılında Bosna-Hersekte de ayaklanma çıktı. Bu bölgedeki ayaklanmaya müdahale eden Avrupalı devletler bazı reformlar yapılmasını istediler. Hazırlanan reform paketi Bulgaristanda ayaklanma başladığı için uygulanamadan rafa kaldırıldı. Bulgaristanın amacı tam bağımsız bir devlet olabilmekti. Ayaklanan Bulgar çetelerine destek veren Avrupalılar kendi çıkarlarına uygun bir nokta bulamadıkları için Bulgaristan sorunu da askıda kaldı.
ABDÜLAZİZİN ISLAHATLARI
Abdülaziz döneminde, Abdülmecid döneminde başlayan yenilik hareketleri sürdürüldü. Yeni bir vilayet teşkilatlanmasına geçildi. Kadılık kurumu daha sıkı denetim altına alınarak 1 Nisan 1868 Şura-yı Devlet ve 1870 yılı içerisinde de Divan-ı Muhasebat kuruldu (Danıştay ve Sayıştay). Ayrıca eğitim, ulaşım ve bankacılık konularında çeşitli düzenlemeler yapıldı.
Sultan Abdülaziz döneminde donanmanın modernleştirilmesine de çalışıldı. 1875 yılına doğru Türk donanmasında 816 top taşıyan 21 zırhlı ve 173 yardımcı gemi vardı. Türk Bahriyesinde 50.000 efrad, 700 subay, 208 yüksek rütbeli subay, 11 Tümamiral, 6 Koramiral ve üç Oramiral vardı. Bu görüntüsüyle İngiltere ve Fransadan sonra dünyanın üçüncü büyük donanması haline gelmişti.
Sultan Abdülaziz 14 sene 11 ay beş gün tahtta kalmıştır. Bu süre içerisinde meşrutiyet fikrine başta sıcak baksa da, sonraları değişip bu fikri savunanlara karşı zor kullanacaktır. Dönemin aydınlarından Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa ile padişahlığının ilk dönemlerinde sıcak ilişkiler kurduysa da Namık Kemali Vatan Yahut Silistre piyesinden sonra Kıbrısa sürgün edecek kadar sertleşmiştir. Ülkede meşruti yönetimin gelmesini isteyenlerin yarattığı bu özgürlük havası içerisinde Abdülazizin tahttan indirilmesi konusunda kamuoyu oluşturuldu. Mithat Paşanın kışkırtmaları sonucu üniversite öğrencileri 10 Mayıs 1876 tarihinde bir protesto yürüyüşü düzenlediler. Bundan bir süre sonra, 30 Mayıs 1876 salı günü sabaha doğru saray Hüseyin Avni Paşa komutasındaki askerlerce basılmış ve Sultan Abdülaziz kansız şekilde tahttan indirilmiştir.
Sultan Abdülazizin tahtan indirildikten dört gün sonra, hapis hayatı yaşadığı Feriye Sarayında sakalını düzeltmek için istediği söylenen makasla bileklerini keserek intihar ettiği söylense de öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar da vardır (4 Haziran 1876).
İMAR ÇALIŞMALARI (MİMARİ)
Hemen hemen tüm Osmanlı padişahları gibi Sultan Abdülazizde, mimari konuda çalışmalar yapılmasını destekledi. Mısır seyahatinden önce yaptırdığı Harbiye binası, Aksaray Valide Camii, Sadabad Camii, Maçka sırtlarında Aziziye Camii, yine Konyada Aziziye Camii, Beylerbeyi Sarayı ve Çırağan Sarayı onun döneminde inşa edildi.