İskitler, M.ö. 9. Yüzyılda Doğu Asya’da ortaya çıkmış, M.ö. 8. Yüzyılda Hazarlar üzerinden Tuna boylarına ulaşarak burada yerleşik yaşayan soydaşları Kimmerler üzerinde baskı kurarak Doğu Avrupa ve Kuzey Karadeniz hattına hâkim hale gelmiş, Urartular, Asurlular ve Medler ile münasebetlerde bulunarak bu coğrafyadaki varlıklarını 200 yıl boyunca devam ettirmişlerdir. M.ö. 6. Yüzyılda zayıflayan ve Anadolu’yu terk etmek zorunda kalan İskitler Kuzey Karadeniz ve bölgesine yerleşerek M.ö. 3.Yüzyıla kadar burada yaşamışlar ve kendileri gibi atlı göçebe bir kavim olan Sarmatlar ve Gotlar tarafından yıkılarak bölge halkları arasında asimile olmuşlardır.
İskitler, Ön Türk Tarihinin önemli bir taşıyıcısı olmuşlar ve tarihe bir Türk Kavmi olarak kaydedilmişlerdir. Her ne kadar bizler soydaşlarımız olan İskitlerin Türklüğünü kanıksamış olmasak ve tartışılır görsek de Dünya Tarihi, İskitlerin Türk olduklarını kabul ve ilan etmişlerdir.
İskitlerin Türklüğü
İskitlerin Türk olduğu gerçeği tarihin bilimsel metotlarıyla ispatlanmış, elde edilen bulgular bu toplumun, Türkleri Meydana getirmiş olan Turanid (Ön Türkler) kavmin bir mensubu olduğunu ortaya koymuştur. İskitler ile yakın münasebetler içerisine girmiş olan ve bu münasebetleri yazılı hale getirebilen en mühim kaynak Grek(Yunan) Tarih kaynakları olmuştur. Medeniyetler tarihinin bilinen ilk tarihçisi olan Herodot, İskitler döneminde yaşamış, İskit yurtlarında seyahat etmiş ve İskit toplumu hakkında pek çok bilgi kaleme almıştır.
Heredotos, İskitler hakkında kaleme aldığı bilgilerle onların Türk Olduğu gerçeğini bilim dünyasına nakşetmiştir. Her ne kadar Türklük ifadesi bu tarihte milli bir isim olarak kullanılmıyor olsa da İskitlerin kültürel, toplumsal, askeri ve fiziki tasvir bilgileri, Herodotos’un ardılları olan diğer Yunan tarihçiler tarafından tetkik edilmiş ve ihtilafsız olarak bu toplumun Türklerin ataları olduğunda tespit edilmiştir.
Her ne kadar İskitlerin Turanid bir kavim olduğu genel tetkik ve bulgularla kabul görmüş olsa da bazı tarihçiler, kısmi Linguistik (Dil bilimi) çalışmalarla bu toplumun İran kökenli bir halk olabileceğini iddia etmişlerdir. Bu iddia, bazı İskit kelimelerinin Pers kökenli kelimelerle benzeşmesinden yola çıkılarak ortaya atılmıştır. Ancak biyolojik ve arkeolojik olarak desteklenmemiştir. Pers dili ile İskit dili arasındaki kısmi benzerliklerin kökeni Soğd toplumuna dayanmaktadır. Pers toplumu, Soğd kültüründen etkilenmiş, Antik Pers Alfabesini terk ederek Soğd alfabesine geçiş yapmış, bu etkilemişin bir sonucu olarak da Soğd dili ile kaynaşmıştır. Oysa İskitler, Perslerin Soğd kültüründen etkilenmelerinden çok önce Soğd kavmi ile münasebet içerisine girmişlerdi. M.ö. 9. Yüzyılda Orta Asya da Soğd kavmi ile komşu olan İskitler, Çin ve Hign-Nu baskısına maruz kalarak bu bölgeyi terk etmeden evvel Soğdlar ile geliştirilen toplumsal münasebetler ile Soğdca kelimeleri kendi dilleri içerisine almışlardır. Bu münasebetin tam anlamıyla bilimsel bir tetkiki yapılmadığını, bilakis kronolojik bir tekzibinde söz konusu olduğunu düşünürsek İskitlerin Pers kökenli olabilecekleri olasılığı ortadan kalkmış olur. Zira Herodotos, Akhamenid Hükümdarı Darius’un İskitler üzerinde yaptığı seferle ilgili notlarında İskitlerin gerek fiziki görünümleri, gerek savaş taktikleri, gerekse kültürel vasıfları bakımından Perslere hiç benzemediğini açıkça belirtmiştir.
İskitlerin Turanid kavme mensup olduklarına dair bulgular ise çok daha açık ve nettir. Zira bu bulgular Arkeolojik, Antropolojik ve Kültürel faktörlerle birbirini tamamlamakta ve bütünlük arz etmektedir. İskitlerin Turanid kavmin bir parçası olduğunu gösteren en açık Arkeolojik bulgular Kurganlardır. Kurgan Kültürü, Ön Türk toplumlarının kültürel karakteristiğine dair en bariz kalıntı olma özelliğini taşır. Tarih öncesi devirlerde yaşayan hiçbir toplumda görülmeyen bu kültürel değer, yalnızca Afanasyevo kültürüne mensup Turanid kavim tarafından, Atalar Kültü olarak bilinen geleneğin muhtevası olarak binlerce yıl boyunca yaşatılmıştır. Ölümden sonra bir hayat olduğuna inanılan ve “Türk Dini” olarak tarihe mal olan Gök Tanrı İnancını benimseyen Ön Türkler, önemli devlet adamlarının mezarlarını korunaklı (korugan) hale getirip birer anıt inşa etmişler, “Ata” unvanına sahip olan bu kişiler buraya defnedilerek dirileceği gün kendisine hizmet etmesi için hizmetkarlarının naaşları, yeniden dirildiğinde kullanabilmesi için değerli eşyaları, silahını ve hatta atı kendisiyle birlikte bu Kurganlarda muhafaza edilmiştir. Kimi zaman yerin altına, kimi zaman bir tepenin içerisine, kimi zaman ise taş lahitlerin içerisine yerleştirilen bu kurganlar, tarih öncesi devirlerdeki Ön Türk İmzası olarak karşımıza çıkmaktadır. İskitler, M.ö. 8. Yüzyılda ayak bastıkları Doğu Avrupa ve ardından göç ettikleri Anadolu coğrafyası üzerinde çok sayıda Kurgan inşa etmişlerdir. Bu kurganlar, son 2 yüzyıl içerisinde gün yüzüne çıkartılmış ve İskitler hakkında çok daha detaylı bilgiler elde etmemize olanak tanımasının yanında bu toplumun Turanid kavmin mensubu olduğunu da açıkça ortaya koymuştur.
İskitlerin Türk Tarihine mal eden en mühim bulgular Antropolojik araştırmalar ışığında ortaya çıkmıştır. Genetik bilimin ışığında elde edilen bulgular, İskit genlerinin günümüzde Türk Coğrafyası içerisinde var olduğunu, hatta bu varlığın melezleşme olmaksızın küsuratlı bir kalıntı değil müstakil olarak süre geldiğini ortaya koymaktadır. İskitlerin İç Asya’dan Anadolu ya doğru giriştikleri göç hareketlerini ve Kafkaslar-Anadolu hattında arkalarında bıraktıkları Kurganları inceleyen tarih araştırmacısı Dr. Jeannie Davis Kimball, İskit coğrafyasında yaşayan Kadın Savaşçılar (Amazonlar) ile ilgili yaptığı araştırmalar neticesinde çok önemli bulgulara ulaşmıştır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.