Sucul Biyomlar​

Sucul Biyomlar​

ABONE OL
Ekim 13, 2023 09:48
Sucul Biyomlar​
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sucul biyomlar alan olarak biyosferin en büyük kısmını oluşturur. Sucul biyomlar, fiziksel ve kimyasal özelliklerindeki farklılıklarına göre tatlı su ve tuzlu su biyomları olmak üzere iki grupta incelenir.

A. TATLI SU BİYOMLARI

Tatlı su biyomları, toprakla ve üzerinden geçtikleri karasal ekosistemlerin biyotik elemanlarıyla yakından bağlantılıdır. Tatlı su biyomları, tuzlu su ve karasal biyomlarla karşılaştırıldığında yeryüzünde nispeten daha az alan kaplar. Bir tatlı su biyomunun özellikleri, maruz kaldığı iklim koşullarından, su akış hızı ve tarzından etkilenir.

Tatlı su biyomları durgun su kütleleri, hareketli su kütleleri (akarsu) ve sulak alanlar olmak üzere üç grupta incelenir. Hareketli ve durgun sular kimyasal özellikleri bakımından birbirlerine benzeseler de fiziksel ve biyolojik özellikleri önemli farklılıklar gösterir.

Durgun Su Kütleleri (Gölcükler ve Göller)

Durgun su kütlelerinin büyüklükleri, birkaç metre karelik küçük bir gölcükten başlayarak binlerce kilometre karelik yüzey alanına sahip büyük göllere kadar değişir.

Göller, karasal ortamdaki büyük çukurların sularla dolması sonucu oluşan buharlaşma ile kurumayan ve suları doğal olarak tamamen boşaltılmayan durgun su kütleleridir. Göller, suyun fiziksel ve kimyasal özellikleri, büyüklükleri, verimlilikleri ve oluşumları açısından çok değişken yapıda olup, bu özellikleriyle akarsu kütlelerinden belirgin olarak ayrılırlar.

Göl biyomlarındaki komüniteler, suyun derinliğine ve kıyıya uzaklığına bağlı olarak yayılış gösterir.

Göl biyomlarında siyanobakteriler, algler, küçük kabuklular, kurbağa, sazan, levrek, göçmen su kuşları, karabatak, sucul bitkiler, saz, kamış, nilüfer vb. canlılar yaşar. Ülkemizdeki göl biyomlarına Ulubat ve Eymir gölleri başlıca örnektir.

Hareketli Su Kütleleri (Akarsu, Nehir ve Irmaklar)

Akarsular ve nehirler, sürekli olarak tek bir yönde akan su kütleleridir. Akarsularda oksijen basıncı genellikle yüksek ve her bölgede aynı değerdedir.

Bir akarsuyun çıkış noktasından (belki bir kaynak ya da erimekte olan kar) başlayıp, bir denize veya göle kavuştuğu noktaya kadar olan bölümüne akarsu yatağı denir Bir akarsu yatağı boyunca genellikle iki bölge görülür.

Hızlı akıntılı bölgede; akarsuyun başlangıç kısmında akıntı hızı yüksektir. Su yatağı dar ve zeminde balçık ve benzeri maddeler bulunmaz. Su genellikle soğuk ve temiz olup az miktarda mineral taşır. Bu bölgede zemine sıkıca tutunan, yassı vücuda sahip özelleşmiş canlılar bulunur. Bu bölgedeki balıklar ise akıntıya karşı yüzerler veya zemine yapışabilirler.

Durgun bölgede; akıntı hızının azaldığı, su derinliğinin arttığı, kum ve balçık gibi maddelerin zeminde biriktiği görülür. Bu kısımlarda su, daha fazla sediment (sürüntü maddesi) ve besin maddeleri taşıyarak daha bulanık olabilir. Durgun bölge, kazıcı ve yüzücü hayvanlar ile köklü bitkiler için yumuşak bir zemin ortamı sağlar.

Sulak Alanlar

Bir tam yılın en az bir bölümünde sığ bir tatlı su kütlesi ile kaplı olan bir alan sulak alan olarak bilinir. Sulak alanlar doğal veya yapay; sürekli veya mevsimsel; suları durgun veya akıntılı; tatlı, acı veya tuzlu su kütleleridir. Sulak alanlar altında kalan topraklar ya sürekli olarak ya da yılın en az belirli bir döneminde suya doymuş halde bulunurlar.

Sulak alanlar, yüzey akışı ve buharlaşmayla gerçekleşen su kaybına göre yağışın daha çok olduğu yerlerde, karasal ve sucul habitatlar arasında oluşan geçiş bölgeleridir. Sulak alan toprakları, oksijen bakımından çoğu kez fakirdir. Sulak alan çeşitlerinden herbiri, su ile doymuş topraklarda periyodik olarak ortaya çıkan oksijensiz koşullara uyum gösteren hidrofit (su bitkileri) bitki türlerini içerir. Örneğin hasırotu, ayakotu, turba yosunu, siyah ladin, melez ağacı, yüzücü göl zambakları, sazlar ve sukamışları sulak alanların yaygın bitki türlerini oluşturur. Bataklıklar, sazlıklar, turbalıklar, sulak çayırlar ile denizlerin altı metre derinliğe kadar olan kesimleri sulak alan kapsamı içindedir. Türkiye’de Balıkdamı, Sultan Sazlığı, Göksu deltası sulak alanlara örnektir.

Sphagnum yosunları, suya bitişik çimenli bir alanda yaşarlar ve turba bataklıklarının oluşmasına yol açarlar.

Sulak alanlar, yerküredeki karbonun – 14’lük bir bölümünü bağlarlar. Bu yüzden, bu alanlar büyük miktarlarda organik karbon oluştururlar. Bu karbon “turba” diye bilinen ve toprakta tam olarak ayrışmamış durumda bulunan bataklık bitkilerinde depo edilir. Türkiye’de Yeniçağa, Yeşilırmak Deltası, Trabzon Ağaçbaşı Yaylası turbalık alanlara örnektir.

B. TUZLU SU BİYOMLARI

Dünya yüzeyinin yaklaşık olarak %70’ini okyanuslar ile bunları birbirine bağlayan ve uzantıları olan denizler kaplar. Tuzlu su biyomlarında yaşam, fiziksel etmenler tarafından kontrol edilir. Dalgalar, gel–gitler, akıntılar, tuzluluk derecesi, sıcaklık, basınç ve ışık yoğunluğu gibi fiziksel etmenler tuzlu su biyomlarındaki komünitelerin yapısını önemli ölçüde belirler.

Okyanus biyomları, biyosfer üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. Çünkü, yeryüzündeki hava koşullarının ve iklimin şekillenmesinde ana rolü üstlenirler. Örneğin deniz suyunun buharlaşması yağışlara kaynaklık ederken, okyanus akıntıları iklim ve rüzgâr şekilleri üzerinde büyük bir etki gösterir. Bununla birlikte, deniz algleri ve fotosentez yapan bakteriler, atmosferik oksijenin önemli bir kısmını sağlarken, karbondioksitin büyük bir miktarını tüketirler.

Tuzlu su biyomlarındaki komüniteler suyun derinliğine, kıyıya olan uzaklığına ve ışık geçirgenliğine göre dağılım gösterir. Denizler ve okyanusların kıyıya yakın bölgelerinde tür çeşitliliği fazladır. Tuzlu su biyomlarında suyun derinliğine bağlı olarak bitkisel planktonlar, hayvansal planktonlar, solucanlar, yumuşakçalar, deniz kaplumbağaları, balıklar, deniz kırlangıçları, albatroslar ve denizel memeliler gibi birçok canlı türü yaşar.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.