“Sözün gücü” olmayınca…

“Sözün gücü” olmayınca…

ABONE OL
Ocak 14, 2024 07:40
“Sözün gücü” olmayınca…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

OKTAY EROL

Sizde de olduğuna inanıyorum… Bazen birinden bir söz duyarsınız, duyduğunuz anda aslında “aynı sözü” sizin de söylemek istediğiniz anlarsınız! Sonra içinizden birçok örnekler geçirir, “sözün” ne denli “sizinle” bütünleştiğine tanık olursunuz!

Geçtiğiniz gün, Fox’ta Selçuk Tepeli’den akşam haberlerini izlerken öyle bir söz duydum, “sözün gücü” dedi! “Söz”, söylenmekle kalmayıp, “gücünü” de göstermeliydi! Yüksel perdeden yapılan çıkışların, bir “yaptırım/ dinlenme/ önemsenme” yanı da olmalıydı! Dinleyeni yeri geldiğinde “sarsmalıysa”. Boşa söylenmediği, işin “ciddi” bir duruş olduğu, “içtenlikle” dile getirildiği anlaşılmalıydı!

***

Her kim, hangi sözcükleri bir araya getirmişse, “sözün gücünün” anlaşılması için bazı etmenler vardır! Ana muhalefet partisi CHP’nin, sıkça “demokrasiyi, laikliği” söylemleştirmesinin ana ekseninin “parti içinde yaşananlardan” anlaşılacağı gibi örneğin! Siz istediğinizce “demokrasiden” söz edin, “laikliği” dilinize pelesenk yapın, “verdiğiniz ödünler neyin nesi” diye sorulmaz mı? Örgüt seçimlerin neden “tek adaylı” olduğu, neden “adaylar” tabanın özgür istenci dışında oluştuğu, neden milletvekili sıralamanızda cemaatçi/ laiklik karşıtı isimlerin yer aldığı kimsenin aklına gelmez mi?

Bu ya da benzeri birçok etmenler bir araya gelince seçmen de kaçıyor, taban da dağılıyor! Partinin sözcüleri bir yandan “oy vermeyenleri” kınıyor, bir yandan “yeni sözler” veriliyor, bir yandan da “düşler dünyasında” yer edinilmeye çalışılıyor! Bir de işin içine “tepeden konuşmalar” da eklenince, “sözün” ne gücü kalıyor, ne de önemi! Söylendiği yerde kalıyor; izsiz, güçsüz…

***

Anımsayın, “iktidarın” da birçok çıkışları oldu bunlara benzer! “Ey” ile başlayan, “bizi kıskanıyorlar” diye süren öyle çok “çıkışlar” duyduk ki! Bu ülkenin askerinin başına çuval geçirildiğinde, verilen bir “tepkinin” gücünü bırakın, komutanına ne yapıldığını herkes biliyor! Şimdi en son, insansız hava aracı düşürüldüğünde günlerce “gizli” tuttukları gibi, sosyal medya trollerinin “yalan” paylaşımlarını gördük! “Sözün gücü” olmalıydı oysa, haklılığın “var güçle” anlatılması gerekirdi! Somut yaptırmalardan söz edilmeliydi! “Hesabı sorulacak” demekle yetinildi!

Bugüne değin neyin “hesabı” soruldu, komşuların ya da bir başkasının yaptıklarından dolayı? Bu yurdun yurttaşından söz etmiyorum! Bu yurdun yurttaşına “enflasyon altında ezilmeyeceksiniz” denildi! “Uçacaksınız” denildi! Yeni sistemin erinci, gönenci artıracağının “sözü” verildi! “Adalet” denildi, “kalkınma” denildi! Sonuç?

***

Bizde “söz” denilince, “boşa atmak” geliyor; onun da “gücü” olmuyor! Yönetenler konuşsun, yurttaş dinlesin! Durum böyle olunca da, “inandırıcılığı” yitip gidiyor! Gülüp geçiyorlar gibi! Kendi yurttaşına, bir dediği diğerini tutmayan “sözler” söylemeyi alışkanlık yapanlara “dışarı” hiç inanmıyor, hiç güvenmiyor! “Ey” demekmiş, “hesabı sorulacak” gözdağıymış umurlarında değil!

Duyduğumda, yaşadığımız olaylarla bütünleşmesi nedeniyle, “sözün gücü” söylemem gereken/ ancak bir türlü yan yana getiremediğim sözcük dizisi oldu. Oysa neler duymadık ki, neler yaşatmadılar ki, hangi yokluklara sürüklemediler ki… Hepsinde bir başka “gerekçeler” göstererek, aslında kendi “varlıklarını” korumak için yaptıkları “yanlışlarda” haklı olduklarını savundular! Şimdi, sözlerinin arkasına koşulmuyor/ inanılmıyor/ güvenilmiyorsa eğer; nedeni ortaya koyduklarıdır, “sözlerinin gücünün” olmadığındandır! Soru şu: bu “iktidar ya da muhalefetle” kurtuluş olası mı?

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP