Dedeağaç Yunanistanda güzel bir sahil kasabasıdır. Alexandroupoli olarak ta bilinen bu kasaba, ülkedeki önemli bir ticaret merkezidir. 19. yüzyıla kadar balıkçı kasabası olan Dedeağaç, daha sonra hızla gelişmiştir. Yunanistan ile ülkemizi bağlayan deniz ve kara yollarında olan kasaba, oldukça avantajlı bir konumda yer almaktadır.
Evros ilinin merkezi Dedeağaç çevresinde olan köylerle birlikte oldukça şirin bir yerleşim alanıdır. Dedeağaçın köylerinden Makri bölgenin en ünlü turizm yerlerinden biridir. Oldukça şirin, göze hoş gelen bir limana sahip olan, küçük ve balıkçı tekneleri ile özdeşleşen Makri çok sayıda ziyaretçinin geldiği bir yerdir. Dedeağaça giden herkesin burasını görmesi gerekir. Köylerin tamamı Dedeağaça oldukça yakındır. Otobüs seferleriyle düzenli şekilde ulaşımınız sağlanmaktadır.
Dedeağaça giden kişiler buradaki son köye yani Kipi köyünü ziyaret etmelidir. Ülkemize geri dönerken son köy Kipi kasabaya yaklaşık 42 km uzaklıktadır. Burada bulunan Türkiye Yunanistan sınırındaki Kipi Köprüsünü mutlaka görmeniz gerekir. Bölge Roma Egnatia Odos kalıntılarının yaklaşık 2 km kadar güneyindedir. Köprünün yarısı Yunanistana aittir, diğer yarısı ise ülkemize aittir. Her iki ülkenin bayraklarının karşılıklı olarak dalgalandığı bir sınır yeridir. Ayrıca bölgenin en ünlü geçitlerden birisidir. Dedeağaç hem doğal güzellikleriyle, hem de tarihi dokusuyla ve köyleriyle oldukça ilgi çekici bir yerdir. Dedeağaçın şimdi olduğu bölgede tarihte Herodotun antik kenti Sali kuruluymuş. Kasabanın gezilecek bazı yerleri ise;
AZİZ JOSEPH KİLİSESİ (ALEKSANDDROUPOLİ KATOLİK KİLİSESİ): Kilise Komninos ve Venizelos caddelerinin kesiştiği yerdedir. Yapının görünümü bazilika tarzını yansıtmaktadır. Dedeağaçta 19. yüzyılın sonlarına doğru gelişen demiryolunun bittiği bölgedeki yeni şehir, farklı kültürde olan halkları bir araya toplayan bir alandır. Bu kültürlerdeki insanlar kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, kendilerine ait olan kiliseyi inşa etmiştir. Bu kilise Katolik cemaatine ait olmakla birlikte, 1901 yılında inşa edilmiştir. Kilise yeşil mermerden yapılan iki sıra sütunuyla üç nefli taşlardan yapılmış ve zengin bir dekora sahiptir. Batı Trakya bölgesindeki en güzel kilisesi olarak kabul edilmektedir. Yapıda mükemmel bir akustik bulunmaktadır. Son olarak 2006 yılında restore edilmiştir.
DEDEAĞAÇ DENİZ FENERİ: Şehrin simgesi olarak kabul edilen deniz feneri, 1880 yılında yapılmıştır. 27 metre yüksekliği olan deniz feneri, bölgede olan ilk yerleşimde donanmanın sembolü olarak kabul edilmiştir. Fener Akdeniz ve Boğaz arasında gemilerin geçişinin artmasıyla, geçişin güvenliğini sağlayabilmek için inşa edilmiştir. İlk defa 1 Haziran 1880 yılında kullanılmış olan fener, bundan sonra kesintisiz olarak kullanılmıştır. Fenerin tepesine çıkabilmek için, 98 basamaklı olan merdiveni çıkmak gerekir. Limanın batısındaki fenerin silindirik bir kaidesi bulunmaktadır. Etrafa yaydığı ışık 44 km uzaklığa kadar görünmektedir. Fenerin ışık sistemi önce gaz yağıyla çalışmış, daha sonra elektrikle çalışan bir sistemle çalışmaya devam etmiştir. Işığı içerideki prizmalarla yansıtan deniz feneri, ayna yardımıyla bu kadar uzun mesafeye ışık göndermektedir.
ALEKSANDROUPOLİ METAMORPHOSİS SOTİRA KİLİSESİ: Kilise Selanikte olan Agios Dimitrios Kilisesinden sonra ülkenin kuzeyinde bulunan en büyük ikinci Ortodoks kilisesidir. 33 metre olan kubbesiyle, 1000 metre genişliğiyle ilgi çekici bir yapıdır. Kilise 1965 yılında bazilika tarzında inşa edilmiştir. Kubbeli yapısı oldukça ilginizi çekecektir. Kilisede Kapadokyadan getirilmiş Agios Dimitrios emanetleri ve içinde olan freskler dikkat çekicidir. Her sene 6 Ağustosta kilisede görkemli kutlamalar olmaktadır. Halka hasatta işaretlenmiş üzümler ve kutsanmış ekmek dağıtılır. Bunlar halkın bağ bozumunda iyi bir hasat alması için, kiliseye bıraktıkları ilk mahsullerdir.
ALEKSANDROUPOLİ CAMİİ: Önceden Evros kıyılarındaki küçük liman Dedeağaç olarak bilinirdi. Buradaki halkın çoğunluğu Osmanlı egemenliğinde olan Müslümanlardan oluşmuştur. Cami 1895 yılında iki katlı olarak yapılmış, eğitim amaçlı kullanılarak, tıp eğitimi vermiştir. Şimdi cami olarak hizmet veren yapı görkemli yapısıyla oldukça ilgi çekicidir. İçerisinde Müslümanların dua ettiği kare bir alan bulunan camide, eskiden kalan mermer heykel sanatının örnekleri vardır. Caminin batı tarafında Osmanlı generali Faik Hüseyin Paşanın mermerden yapılmış mezarı bulunmaktadır. Tarihinde iki defa kundaklanmış olan cami, oldukça fazla zarar görmüştür. Ancak cami önünde bulunan yazıtta belirtildiği gibi her hasarda Yunan hükümeti tarafından yeniden onarılmıştır.
AZİZ THEDOROS KAYALIK TAPINAĞI: Dedeağaçın dışındaki mağaranın içinde bulunan kayalık tapınak, zengin dekorasyona sahiptir. Mağara Nehir Kalesini geçtikten sonra Avanta yolu üzerindedir. Burası Kapadokyada bulunan mağara kiliselerine benzetilebilir. Buradaki freskin bir kısmı 11. yüzyılda, diğeri 13. yüzyılda yapılmıştır. Freskler tapınak, kutsal kürsü ve şapelin geniş duvarlarını kaplayan şekilde yapılmıştır. Tapınaktaki Meryem Ana figürlerinin çok olması, tapınağın Meryem Anaya adandığını düşündürebilir. Tapınağın güneyinde ise Meryem Ananın göğe kabulü tasvir edilmiştir. Tapınakta ayrıca Tanrının Annesi ikonası da yer almaktadır. Bunun dışında Meryem Ana ve Elizabethin tasvir edilmiş olduğu figürlerde bulunur. Hz. İsanın resimlerinde üzerinde Ben dünyanın ışığıyım ve Baş melek yazılmış olan figürlerde oldukça ilgi çekicidir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.