Peygamberler Kadim Mu Uygarlığı’nın İnisiye Bilgeleri Mi?

Peygamberler Kadim Mu Uygarlığı’nın İnisiye Bilgeleri Mi?

ABONE OL
Ağustos 21, 2023 16:49
Peygamberler Kadim Mu Uygarlığı’nın İnisiye Bilgeleri Mi?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kadim Mu uygarlığı ve onun en büyük kolonisi Atlantis birbiri ardına battılar.Bu kıtalardan kaçabilen ilim sahibi kişiler yoğunlukla Mısır ve Tibet bölgelerine yerleştiler ve burada batan uygarlıklarından kalan büyük ilim ve medeniyetlerini korumak için çeşitli tapınaklar inşa ettiler.Bu tapınaklarda bilgiyi koruyacak ve devam ettirecek bir yapılanma kurdular.Seçtikleri bazı özel kişileri bu tapınaklarda inisiye edip gizli bilgileri kuşaktan kuşağa aktardılar.Bu bilgiler Mu uygarlığının on binlerce yıllık( belki de çok daha fazla) gelişimi sürecinde ulaşmış olduğu kozmikpsişik ve teknolojik bilgilerdi.Doğal olarak da henüz dünyanın geri kalanının emekleme sürecinde olduğu düşünülürse bu bilgilerin niye seçilmiş bazı kişilere verildiği anlaşılacaktır.
İnisiyesini tamamlayan kişiler insanlığın gelişimine yön vermek için çeşitli misyonlarla toplumlara karıştılar.
Bunların bir kısmı felsefe bazıları matematik bazıları edebiyat bazıları tıp gibi konulardan birinde veya birkaçında büyük üstatlar olarak yetiştirilmiş ve insanlığa bu konularda çok önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Peygamberler de bu misyonun din kısmını üstlenen üst varlık seviyelerine erişmiş bilgelerdir.
a-Musa Peygamber: Mısır’da inisiye olmuş ve yüksek ilimleri ve Mu kültürünü öğrenmiştir.Mısır’ın Mu egemenliği altındayken kurulmuş olan mabetlerinde inisiye edildi ve dinini kurdu.Kurduğu din büyük ölçüde Osiris dininin kısaltılmış ama son derece ezoterik anlatımlarla ifade edilmiş halidir.Osiris dinindeki kırk emiri on emir adı altında özetlemiş ve sunmuştur.Kullandığı semboller tamamen Mu’ya özgü sembollerdir
b-İsa Peygamber:İsa peygamber’in 12 yaşına kadar olan hayatı bilinmemektedir.İsa’nın bu dönemde Mısır’da iki Hindistan’da 12 sene kalarak inisiye olmuş ve Mu’nun dilinidinini ve yüksek kozmogonik ilimlerini öğrenmiştir.Osiris dininde Osiris erkek tanrıyı(büyük ve tek yaratıcıİsis dişi tanrıçayı(yaratılmışları bünyesinde barındıran kozmik yapı veya evren) Horus da onların oğlunu(yaratılmış olan varlıklar veya insan) temsil ederdi.İsa peygamber bu üçlemeyi kendi kurduğu dinde babaoğul ve kutsal ruh olarak sembolize etmiştir.Gene İsis inisiyasyonunda tüm aşamaları geçerek inisiyesini tamamlayan kişilere Tanrı Oğlu denirdi.İsa da kimliğine uygun olarak kendini Tanrı’nın Oğlu olarak tanımlamıştır.Kurduğu dinine seçtiği sembol olan haç da bir Mu sembolüdür ve bu sembolü ve sembolize ettiği anlamları ayrıca Mu dilini Mısır ve Himaleyalar’daki manastırlarda öğrenmişti.(Kaynak: Churchward kitabında bu konuyu uzun uzun anlatıyor)İsa’nın çarmıhta son nefesini vermeden kısa bir süre önce söylediği”HeleheleLamat zabak ta ni”sözü ne İbranice ne Arapça ne de başka bir dilde mevcuttur.Fakat Mu dilinin hemen hemen aynı olan Maya dilinde bu sözler aynen vardır ve son derece açık anlamları vardır.(kaynak:Chuchward’ın Mu’nun Gizli Sembolleri adlı kitabın 55. sayfası)
c-Muhammed Peygamber:İslam peygamberi Hz.Muhammed ile ilgili çok araştırma yaptım.Muhammed peygamber küçük yaşta annesi ve babası öldüğünden 8 yaşına kadar dedesi tarafından12 yaşından itibaren de amcası Ebu Talip tarafından büyütülmüştür.İncelediğim pek çok kaynakta onun daha sonra evleneceği Hatice’nin kervanlarında ticaret amaçlı çalışmaya başladığı 20 yaşına ve Hatice’yle evlendiği 25 yaşından 37 yaşına kadar ne yaptığı zamanını nerelerde geçirdiği konusunda ortak ve detaylı bir bilgi yok.Hatice ile evleniyor ve böylece Mekke’nin aristokrat sınıfının arasına giriyor.Bundan sonra 40 yaşında peygamberliğini ilan edene kadar Mekke’de herkesin saygısını ve güvenini kazanan bir kişilik oluyor.Bu yüksek toplumsal statüsü onun peygamberliğini ilan etmesinde ve ilk müslümanları çevresinde toplamasında önemli bir rol oynuyor.Kendisine ve peygamberliğine direnen Mekke’nin en büyük kabilesi Kureyş’lilere de bu yolla direnebiliyor.Benim kişisel görüşüm şimdi size kanıt olarak sunacağım bilgiler ışığında Muhammed Peygamber’in yaşamının tam olarak bilinmediği bu dönemlerde Mısır ya da Hindistan’da inisiye olarak gizli bilgi ve bilimlerle yetiştirildiğidir.Bir kere şunu hemen söyleyeyim ki Muhammed Peygamber’in dini çevrelerce söylendiği gibi okuma yazma bilmemesine olanak yoktur.Kölesinin bile okuma yazma bildiğiilk hadisi “Oku!” diye başlayan bir dinin peygamberinin hayatının sonuna kadar hiç okuma yazma bilmediğini düşünmek sadece aptallık olur.Okuma yazma bilmediğinin söylenmesi ve Muhammed Peygamber’in kendisini okuma yazma bilmeyen biri olarak göstermesinin nedeni insanların Kuran’ı kendisinin yazmış olabileceği şüphesine düşmelerini engellemek olmalıdır.Muhammed Peygamber okuma yazma bilmekle beraber Mu dili ve yazısını da biliyordu.Kuran’da yer alan bir surenin başında bulunan Ta-Ha sözcüğü Arapça ve İbranice gibi dillerde karşılığı olmayan ama Mu dilinde “Su İçeren Yıldız” anlamında kullanılmaktadır.(Ta=YıldızHa=Su)Bugün Pasifik adalarında yer alan ve bir zamanlar Mu kıtasında yer alan pek çok adanın yerli halkı tarafında Ta-Ha sözcüğü hala büyük bir saygıyla ağıza alınır.Ayrıca yine Kuran’da yer alan ve hiçbir müfessirin anlamlarını açıklayamadığı Ya-Sin Ta-Sin ve Ha-Mim gibi sözler de Mu dilinin hemen hemen aynısı olan Maya dilinde aynen mevcut olup çok açık anlamları vardır..İlk linkte Churcward’ın kitaplarından bölümler ikincisindeyse Meksika büyükelçimiz Tahsin Mayatepek’in Atatürk ile yaptığı resmi yazışmalar var.Size burada yazdıklarımı ve çok daha detaylı bilgileri Tahsin Mayatepek Atatürk’e rapor olarak sunmuş.Mutlaka okuyun derim.Pekala Muhammed Peygamber Mu dilini nerde öğrenmişti.daha doğrusu ne vesileyle öğrenmişti.Yeri çok önemli değil Mısır veya Hindistan olabilir hatta başka bir yer de olabilir.Ama bu dili bilenler ve ona öğretenler kimdi ve başka neler öğrettiler asıl önemli olan soru budur.Muhtemelen bu insanlar kadim Mu uygarlığının bilimini ve kültürünü koruyan ve Tibet’de hala dışarıya tamamen kapalı manastırlarda faaliyet gösteren rahip ve keşişlerle aynı yolun yolcusu olan kişilerdi.Tabi ki Muhammed peygambere de diğer peygamberlere de öğrettikleri gibi başka bilgileri de öğrettiler.Bunlar Mu’dan kalma psişik yetenekleri kullanma ve geliştirme bilgileriydi.Vahiy konusunu ele alalım. Kaynaklara göre Vahiy saklı veya gizli bir olay değildir yani Vahyin gelişi çok kişi tarafından izlenmiştir. Hadisler´de Sahabeler´in yani Peygamber´in yakınlarının anlatıları vardır; Ebu Hüreyre Peygamber´e gelen vahyin kendilerine gizli olmadığını söyler. Birçok tanık Muhammed Peygamber’in vahiy alırken acı ve sıkıntı çektiği görüşünde birleşirler. Bir diğeri yüzünün kıpkırmızı olduğunu ve nefes nefese kaldığını söyler başka birisi fenalık geçirir gibi olduğunu yüzünün kül rengine dönüştüğünü anlatır.Bunlar telepatik iletişim sırasında trans halinde olan bir insanın halleridir.Ayrıca Muhammed Peygamber çok üstün derecede duru görü yeteneğine de sahipti. Hz. Muhammed´in duru görü yeteneğinin sınandığı en belirgin olay hemen Mirac´ın sonrasındadır; Mirac´a çıktığına inanmayan Kureyşliler tarafından sorguya çekilir ve Kudüs´deki Mescidi Aksa´nın kaç kapısı olduğu sorulur. Bunu bilemeyen Peygamber transa veya benzeri bir hale girerek tüm kapıları birer birer saydıktan sonra Kudüs´ün o anda kendisine gösterildiğini söyler çünkü Mirac sırasında kapılara dikkat etmediğini açıkça daha önce belirtmiştir.İnsanların kafasından geçenleri de okuyabilmektedir. kendisine yalan söyleyenleri hemen anladığı anlatılır. Taif´e yolladığı elçinin kendisine farklı şeyler anlatması üzerine yanındakilere dönerek elçinin Taifliler´e söylediklerini aynen söyler ve korkudan tövbe eden elçi hemen müslüman olur. Hz. Muhammed´in Psikokinetik yetisinden de çok fazla örnek var; ağaçları yürütmüştür bilinmeyen ışıklar yolunu aydınlatmıştır. Bu arada apor olayları da görülür; kısır koyunlardan kaplar dolusu süt sağılır küçük bir altın parçasından kırk okka altın çıkar.Yani maddeye hükmetmenin yollarını da bilmektedir.Şifa gücü de vardır. İbni Abbas Hz. Muhammed´in hasta bir çocuğun göğsünü sıvazladıktan sonra öksüren çocuğun ağzından kara bir et parçasının çıktığını ve iyileştiğini anlatır. Peygember´in geleceği görme gücünün de çok yüksek olduğunu gösteren olaylar vardır. Hz. Muhammed´in ölümünden sonra Sıffin Savaşı´nda kendisine bir kap süt sunulan Ammar İbni Yasir güler neden güldüğü sorulunca da Hz. Muhammed´in kendisine dünyada en son içeceği şeyin süt olduğunu söylediğini söyler ve kısa bir zaman sonra da savaşta yaşamını yitirir. Ölümünden evvel önce Ebubekir´in sonra da Ömer´in halife olacağını rüyasında nasıl gördügünü anlatır İslam´ın parlak geleceğinden sık söz eder geleceğin padişahlarının büyük ordularla savaşa gideceklerini öngörmüştür.Tüm bunlar onun sahip olduğu ama günümüzde bile hala bilinmeyen ilimlerin sonucudur.Tüm peygamberler bu yüksek ilimleri aynı kaynaktan öğrenmiş ve insanlığı iyi olana yönlendirmek için dinlerini kurma yolunda kullanmışlardır.Yazımın sonunda peygamberlerin sahip olduğu bu güçlerin doğrudan Tanrı tarafından kendilerine verildiğini düşünenlere yine Hz. Muhammed ’in bir sözüyle yanıt vereyim şimdiden: Muhammed Peygamber´in ebedi düşmanlarından Ebu Cehil avucuna sakladığı bir avuç taşla gelir ve sorar; “Eğer sen Peygamber isen bil bakalım avucumda kaç taş var?” Hz. Muhammed gülümser ve Ebu Cehil´e; “Sen benden gizli olarak bir kere daha say bakalım.” der. Ebu Cehil arkasını döner ve avucundaki taşları sayar. Yüzünü döner dönmez Hz. Muhammed taşların sayısını doğru olarak söyler ve şöyle der; “Bu bir mucize değil bir ilimdir bu ilimi bilen herkes bunu doğru olarak söyleyebilir.”
Sonuç olarak kadim Mu Uygarlığı tamamen okyanusa gömüldü ama yeryüzünde hala ondan kalan birileri var ve uygarlığımızı hala gözetleyip yönlendiriyorlar.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP