İlköğrenimini gördükten sonra Galatasaray Lisesini bitirdi. Sonra bir müddet Hukuk Fakültesine devam etti. Yeni Sabah, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres Gazetesi gibi çeşitli gazetelerde spor muhabiri, sayfa sekreteri ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Ali Naci Karacan’ın çıkardığı Milliyet Gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı.
Bir müddet sonra da genel yayın müdürü oldu. 1961 senesinden 1 Şubat 1979 tarihine kadar aynı gazetenin başyazarlığını da yürüten Abdi İpekçi, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsünün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı genel sekreterliği gibi vazifelerde bulundu. Yazılarında Atatürkçülüğü, barışı, düşünce özgürlüğünü, ülkenin bağımsızlık ve bütünlüğünü savundu. 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul Maçka’daki evinin yakınlarında arabasında iken Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü. Mehmet Ali Ağca’nın verdiği ifade de Abdi İpekçi’ye 5 – 6 el ateş ettiğini söylemiştir. Fakat olay yerinde 9 mermi ele geçirilmiştir. Bu da bir ikinci kişinin olduğunu göstermiştir. O da Oral Çelik’tir. Oral Çelik ve Mehmet Şener suikastı beraber planlamış Mehmet Ali Ağca da tetikçi olarak sonradan aralarına katılmıştır.
Mehmet Ali Ağca, İpekçi suikastinden idamla yargılanırken 1979 yılında ülkenin en iyi korunan askeri cezaevlerinden biri olan ‘Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı.
Abdullah Çatlı, Bedrettin Cömert suikastinden aranırken 1978 Ağustos’unda Sakarya’da yakalandı. 48 saat sonra serbest bırakıldı. Uğur Mumcu’nun İpekçi cinayetinin kilit ismi dediği Çatlı 1982 Şubat’ında bu kez ‘MHP’ davasıyla aranırken, Zürih’te Mehmet Şener ile birlikte sahte pasaportla yakalandı ve yine 48 saat sonra salıverildi.
Uğur Mumcu; ‘Şener iade edilirse İpekçi cinayeti aydınlatılır, yitirilen her saniye önemli.’ Diye yazdı. Ama değil saniye aylar geçti Şener yargılandı ve delil yetersizliğinden serbest bırakıldı.
Oral Çelik 1982 yılında İsviçre’de yakalandı. 10 gün sonra serbest bırakıldı. Türkiye’ye döndükten sonra Malatya’da süren bir cinayet davasında dosyada bir evrakın kaybolması üzerine tahliyesine karar verildi.
Ağca’nın, İpekçi cinayetinde tetik çektiğini söylediği Yalçın Özbey ise 1983 yılında Almanya’da işlettiği lokalde gözaltına alındı ve 2 ay sonra salıverildi.
Bu beş ülkücünün her yakalanmalarından sonra kısa süreler içerisinde salıverilmeleri ve kaçmaları bazı gizli servislerin ve devletin bu salıverilmelerde ve kaçışlarda rolü varmıdır sorusunu akla getiriyor.
Uğur Mumcu’nun Abdi İpekçi için söyledikleri
Gazetecilik habercilik demek, gazete yöneticiliği de haberleri en çabuk ve en doğru biçimde yansıtmak, bu bir sanat. Gazete yöneticiliğinin en hünerli adlarından biri Abdi İpekçi idi. Bu bakımdan Türk basınına büyük katkılarda bulundu.
3 Şubat 1979 tarihli ‘Cumhuriyet Gazetesi’nde Uğur Mumcu, suikast ile ilgili şu satırları yazmıştı; “O uygar gazeteci, o en yetkin gazete yöneticisi, kanlı kefenler içinde ilerici Türk basınının namusunu simgeliyor şimdi. Ey hükümet! Karınca ezmez hükümet! Uyan artık bu aymazlıktan, uyan artık! İstanbul’da kan kusan çetelerin hakkından gelemiyorsan onurunla çekil git. Senin iktidarında insanlar kurbanlık koyunlar gibi birer birer öldürülüyor ve istihbarat örgütlerin tek satır bile rapor veremiyorsa bu olaylardan sorumlu olan sensin! Ya çekil git ya da görevini yap! Ve ey okuyucular! Abdi İpekçi’yi hergün okuyan sevgili okuyucular onu, Türk basınının uygar yazarını, Türk basınının bu en yetkin yöneticisini son yolculuğunda yalnız bırakmayın. Gözyaşlarınızı gözyaşlarımızla birleştirin.”
Mehmet Ali Ağca’nın açıklaması
“Yavuz (Çaylan) İpekçinin arabasının geldiğini bana bildirdi ve ben kaçmadan arabaya gidip çalıştırmasını söyledim. İpekçinin arabası köşede yavaşladığı zaman koştum ve 4 veya 5 el ateş ettim. Tekrar koşarak arabamıza geldim. Yavuz çalışır vaziyette ön tarafta oturduk son süratle kaçtık.”
Neden Katledilmiş olabilir?
1- İddialara göre Abdi ipekçi not defterine gümüş eroin ve silah kaçakçılığıyla ilgili notlar yazmıştır. İpekçi bir yakınına “çok önemli bir kaçakçılık dosyası üzerinde araştırma yapıyorum yakında açıklayacağım” ve ayrıca da Güneydoğu bölgesinden milletvekili olan bir bakan hakkında dosya hazırladığını ve yetkili makamlara vereceğini söylemiştir.Cinayetten yaklaşık 15 gün önce İpekçi’nin özel telefon numaraları ve adresler bulunan defteri kaybolmuştur.
2- Yunanistan NATO’nun askeri kanadından çekilmişti. Yeniden geri dönmesi isteniyordu. Böyle bir dönemde Türkiye de veto kartını kullanarak, Yunanistan’ın dönmesini engelliyordu. Halbuki, Yunanistan’ın NATO’ya dönmesi ABD açısından çok önemliydi. Çünkü daha önce de Fransa NATO’nun askeri kanadından çekilmişti. NATO’nun iki önemli üyesi, askeri kanattan çekilmiş ve bu arada Afganistan Sovyet işgaline uğramış. İran’da Humeyni gelmiş. NATO ise zor duruma düşmüştü. ABD o dönemde dış politikada sıkıntılıydı.Bu suikastta tek bir amaç olduğunu söylemek doğru olmaz. Yunanistan’ın NATO’ya alınması için yapılan baskılar doğrultusunda bu olayı değerlendirmek gerekir. Suikast sadece hükümete mesaj vermek amacını da taşımıyordu. Ecevit Hükümeti yapılan bütün baskılara rağmen veto kartından vazgeçmiyor. Aynı zamanda Sivas, Erzincan, Malatya ve Maraş olayları yaşanıyor. Karşı taraf da bu konuda ne kadar kararlı olduğu mesajını vermek o dönemde Başbakan olan Ecevit’in akıl hocası konumundaki, Abdi İpekçi’yi hedef aldı. Ama böyle suikastlar çok amaçlı olur. Tek amaçlı değildir hiçbir zaman. Bu suikast sonrasında 12 Eylül’e giden kaldırım taşları da döşenmeye başlanıyor. CHP hükümeti düşüyor ve hemen ardından MHP ve MSP’nin desteklediği hükümet kuruluyor. Veto konusunda Süleyman Demirel hükümeti de direnince 12 Eylül geliyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.