İmplant olarak tanımlanan yapay diş kökü tedavisinde fiyatların gerilemesiyle hastaların, bu tedavi yöntemine olan ilgisinin arttığı belirtildi.
Teras Dental Diş Kliniği hekimlerinden Şenol Alkan, eksik olan dişlerin fonksiyon ve estetiğini tekrar sağlamak amacıyla protez dişlere dayanak sağlaması için çene kemiğine yerleştirilen implantların, diğer tedavi yöntemlerine göre önemli üstünlükleri bulunduğunu söyledi.
Doğal dişlerin en yakın alternatifi olarak gösterilen implant tedavisinin, diğer tedavilere göre özellikle hasta konforu ve sağlamlık açısından çok daha avantajlı olduğunu belirten Alkan, dişlerinin tamamını kaybeden ve protez taşıyan hastaların sürekli ağrıdan ve iyi çiğneyememekten şikayetçi olduğunu, tat alma duygusunun azalması ya da mide bulantısı gibi şikayetlerin de oluşabildiğini belirtti.
Tek veya birkaç dişini kaybeden hastalara uygulanan köprü tedavisinde ise kaybolan dişin ön ve arkasındaki dişlerin de kesilmesi nedeniyle riskler oluştuğunu kaydeden Alkan, implant tedavisinin tüm bu risk ve şikayetleri ortadan kaldırabildiğini bildirdi.
Dünyada genelinde köprü tedavisi uygulamalarında başarı oranı ortalama yüzde 65-70’lerde kalırken implant tedavisinde yüzde 98 olarak saptandığını ifade eden Alkan, implantın ömrünün sağlıklı bir uygulama ve doğru bakım yöntemiyle sınırsız olabildiğini ifade etti.
Tüm avantajlı özelliklerine rağmen özel bir ürün olan implantın geçmişte sadece ithalatla temin edilmesi nedeniyle fiyatlarının oldukça pahalı olduğunu ifade eden Alkan, yerli üretimin başlamasıyla fiyatların da gerilediğini söyledi. Alkan, fiyatların düşmesiyle artık daha çok hastanın bu yöntemi tercih ettiğini dile getirdi.
İmplant tedavisi konusunda bilgi seviyesinin hızla arttığını vurgulayan Alkan, şunları söyledi:
“1-2 yıl öncesine kadar bu tedaviyi çok fazla meslektaşımız uygulamadığı için hastalardan ‘vücut implantı reddederse’ gibi sorularla karşılaşabiliyorduk. Ancak uygulayan hekim sayısı arttıkça hastalar da bilinçlendi. İnsanlar çevrelerinden ya da internetten aldıkları bilgilerle bize geliyor.
Tek dişini kaybetmiş bir hastaya eskiden üç üyeli köprü tedavisi uygulayabiliyorduk. Kaybedilmiş dişin önü ve arkasındaki dişler kesilerek küçültülüyor, yapılan köprü üzerine de protez yerleştiriliyordu. Bunun bedeli bugün kullanılan malzemeye göre 750 ile bin 500 YTL arası değişiyor.
İmplantı ise daha önce ithalatçı firmalardan ortalama bin YTL’ye alıyor ve 1500 YTL’ye uygulama yapabiliyorduk. Ancak geçen yıl Türkiye’de de üretimin başlamasıyla bunu 750 YTL’ye temin ederek proteziyle birlikte tek diş kaybına ortalama bin YTL’ye uygulayabiliyoruz. Değişik tedavilerde aradaki fiyat farkı yüzde 20’ye kadar gerilemiş durumda.”
FİYAT AVANTAJI VE SAĞLIK TURİZMİ
Alkan, yurt dışından gelen hasta sayısının hızla arttığına dikkati çekti. Türkiye’de Avrupa standartlarında tedavi yapılması ve fiyatların bu ülkelere göre çok düşük olmasının avantaj yarattığına işaret eden Alkan, halen tüm Avrupa ülkelerinden hastaları bulunduğunu ifade etti.
Danimarka’dan gelen bir hastanın ülkesinde diş tedavisine ödeyeceği ücretin, Türkiye’de tedavi ve tatilini yaptırdıktan sonra ödeyeceği ücretten daha fazla olduğunu söyleyen Alkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kuşadası, Çeşme gibi turistik bölgelerde yer alan kliniklere yıllık ortalama 100’ün üzerinde yabancı hasta talebi oluyor. Artık diş hekimleri kliniklerinde bir yabancı departmanı oluşturuyor ve internet siteleri aracılığıyla bağlantı sağlamayı başarıyorlar. Bunu, özellikle Macaristan çok iyi yapıyor. Çok profesyonel, konaklama ve barınma ihtiyaçlarını da dahil ederek tedavi programları yapılıyor. Türkiye’de de benzeri merkezler açılmaya başladı. Özellikle termal tedavi merkezleri bu konuda büyük avantaj. Çünkü buraya gelen kişiler en az 15 gün kalıyor. Bu süre de ortalama bir diş tedavisi için yeterli olabiliyor” dedi.
Alkan, implant tedavisinde ise yerli üretimin fiyat avantajı getirmesiyle birlikte bu tedaviyi uygulamak için de özellikle Avrupa ülkelerinden çok sayıda hastanın geldiğini sözlerine ekledi.
Beyazlatıcı diş macunlarına dikkat
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Banu Ermiş, özellikle sigara tiryakilerinin tercih ettiği beyazlatıcı diş macunlarının uzun süreli kullanımının dişlere ve diş etlerine zarar verdiğini bildirdi.
Doç. Dr. R. Banu Ermiş, yaptığı açıklamada, beyazlatıcı diş macunlarının içinde aşındırıcı partiküller barındırdığını ve devamlı kullanımda dişlerde aşınma meydana getirebileceğini kaydetti.
Dişlerinde çeşitli nedenlerle sararma olanlar ve sigara tiryakilerinin, dişlerinin beyaz bir görünüme kavuşmasını sağlamak için beyazlatıcı etkili diş macunu kullandıklarını ifade eden Ermiş, “Ancak bu tip diş macunlarının muhteviyatında bulunan aşındırıcı maddeler, dişlerde tahribata sebep olabilir. Bir süre sonra da diş mineleri zarar görebilir. Bu nedenle dişlerinde sararma olanlar uzun süre beyazlatıcı macun kullanmasınlar. Kullanmak isteyenler de normal macunlarla dönüşümlü olarak kullansınlar” dedi.
Çok sert ve agresif diş fırçalamanın da dişlerde aşınmaya neden olacağını belirten Ermiş, kılları sert diş fırçalarıyla yapılan agresif fırçalamanın diş etlerinde çekilmeye sebep olacağını kaydetti.
Çekilen diş etlerinin bir daha yerine gelmeyeceğini vurgulayan Ermiş, “Fırçalama orta sertlikte bir diş fırçasıyla, etten dişe doğru olmalı. Diş etlerinde kanama olanlar da kanama nedeniyle fırçalamayı bırakmamalı. Kanama olsa bile yumuşak hareketlerle dişler fırçalanmaya devam edilmeli ve hemen bir diş hekimine başvurulmalı” diye konuştu.
Diş etlerinde kanama
Doç. Dr. R. Banu Ermiş, diş etlerindeki kanamanın, iltihap ve diş taşlarının göstergesi olduğunu belirterek, diş taşlarının doktor tarafından temizlenmesi gerektiğini söyledi. Diş iltihabının tedavi edilmemesi ve ilerlemesi durumunda kemik erimesine sebebiyet vereceğini dile getiren Ermiş, şunları kaydetti:
“Diş iltihabının tedavi edilmemesi durumunda, diş köklerinin yerleştiği çene kemiğinde erime meydana gelir. Sonra da dişler sallanmaya başlar ve düşer. Ağız ve diş sağlığına gereken önem verildiği takdirde, insanlar hayatlarının sonuna kadar hiçbir dişini kaybetmeden sağlıklı bir ağızla yaşayabilirler.”