Açılmak ve aktif bir yaşam yaşamak isteyen Selencik bu isteklerinin her birini büyük bir acı ve hüzün ile günlüğüne geçirirmiş. Bu dertlerini anlatabilecek bir arkadaşı dahi olmayışı onu Selencik’ i derinden etkilemekteymiş.
Gel zaman git zaman kızını büyük bir incelikle yetiştiren kral Sezer Selencik’in bu durumunu anlayıp bir gezi planı kurmaya karar verir.
Planını tez vakitte saraydakilere açıklayan kral Sezer şaşkın gözler ile karşılaşır. Yıllar sonra Selencik dışarı çıkacaktır. Kendini bu vesileyle mutlu hisseden Selencik hiç olmadığı kadar mutlu ve heyecanlıydı. Gezi planına daha günler vardı fakat Selencik heyecan ve garip endişeleri yüzünden uyuyamıyordu.
Gel zaman git zaman gezi günü gelip çatmıştı. Hiç olmadığı kadar süslenen Selencik en nadide ve güzel elbisesini günler önceden diktirmişti. Dışarıda ne yapılır hiçbir fikri yoktu acaba yeni kişilerle tanışacak mıydı ya da doğa da saray gibi miydi gibi binlerce soru üretti. Dört saat öncesinden kapının önünde asker gibi nöbet tutmaya başlayan Selencik’ i gören kral Sezer bu kararının doğru bir karar olduğunu düşünerekten gurur duyar kendiyle…
Heyecandan etekleri zil çalan Selencik babasına binlerce kez teşekküre boğar fakat bilmiyordu ki doğayı görmek onun en doğal hakkı… açılan sarayın kapısının ardından büyük ve parlak gözleri ile etrafı süzen Selencik neredeyse ağlayacaktı. Garip duygular içerisinde sadece toprağa oturdu ve otlara elini sürmeye başladı. O kadar temiz ve güzel bir kokuydu ki hafızasından hiçbir zaman silinmeyecekti. Çevresinde her şeyden habersiz koşuşturan insanlar bu güzelliğin neden farkında değildi, neden hiçbir şey olmamış gibi geçip gidiyorlardı?
Bir anlık duygu karmaşası ile öfke tufanına giren Selencik birden babasının koluna girdi ve kendisini daha farklı yerlere götürmesini istedi. Kendini tutamayan Selencik sürekli etrafa zıplıyor kuşlarla konuşuyordu. Kral Sezar içinde pişmanlık hissi ile kızını izlerken aslında onu bu duygulardan eksik bırakmıştı. Biranda ağlamaya başlayan kral Sezer yere yığıldı. Selencik babasını ilk defa böyle çaresiz ve çocuk gibi göründüğüne şahitlik ediyordu. Binlerce kez kızından özür dileyen Sezer diz çöktü. Bu pişmanlığını fark eden Selencik babasını ayağa kaldırarak sarıldı ve sadece hiç önemli değil babacığım diyebildi.