Anavarza Kralı, çok halim-selim, iyi yürekli bir insanmış. Ne yapacağına karar verememiş ve kara düşüncelere dalmış.Bakmış ki, durum çok çetin, gittikçe de karmaşık bir hal alıyor… Kızını bu krallardın hangisinin oğluna verse, diğeri yine kendi halkına savaş açacak. Belki de ülkesi elden gidecek. Hiçbirine vermezse, bu defa da iki ülke halkı ile savaşmak zorunda kalınacak diye düşünüp durmuş.
Kız, babasının haline çok üzülmüş. Kara düşüncelere dalan babasına, “Olur mu ey benim Kral babam, ben senin kızın değil miyim? Bana derdini niçin açmazsın?” diye kahırlanmış. Kral, “Kızım, güvercin topuklu yavrum, demiş. Çok haklısın. Bilmem ki ne etsem. Sis Kralı elçi göndermiş, oğluna seni ister. Misis Kralı da elçi göndermiş. O da oğluna seni ister. Vermezsem savaş açılacak, hangisine tamam desem, yine de olacağı bu. Ne yapmalı, bilemedim!” demiş.
Kızı gülmüş ve “Ondan kolay ne var, babacığım!”, demiş. “Şeytan bile çözemez bu düğümü kızım.” demiş kral. Kızı da; “Kral babam, bundan kolay bir şey yok! Dersen ki onlara, ‘ben kızım veririm, veririm ama, bir şartım var. Anavarza’nın suyu az. Buraya bol suyu önce kim getirirse, onun oğluna kızımı veririm…’ Onlara öyle söyleyin siz. Gerisine karışmayın.”
“Bak işte bunu hiç düşünmemiştim. O zaman savaşsız çözeriz bu işi” demiş kral. “Elbette babacığım. Halkımız rahat, huzur içinde yaşıyor. Onların benim yüzümden acılara katlanmalarını, ölmelerini istemem hiç.” demiş kızı.
Böylece aradan günler geçmiş. Her iki kralın elçileri, Anavarza Kralı’nın kararını öğrenmek üzere Anavarza’ya gelmişler. Kral onlara kızının önerdiği çözümü söylemiş: “Anavarza’ya bol suyu ilk getireninin oğluna kızımı vereceğim. Kararımı krallarınıza böyle iletiniz.”
Elçiler, bu kararı hemen kendi krallarına iletmişler. Bunun üzerine, Sis Kralı yukarıdan, Misis Kralı da aşağıdan başlamış su yolunu yapmaya. Sis Kralı su yolunu yontma taşlardan, çok güzel, sağlam biçimde yaptırmaya uğraşırmış. Bu yüzden işi gecikirmiş.
Misis Kralı da kerpiçten yaparmış su yolunu. Bu yüzden Misislilerin su yolu çabuk ilerlemiş.
Günler geçmiş, yollar ilerlemiş, sonunda aşağıdan Misislilerin suyolu görünmüş. Sislilerden bir haber yok. Misislilerin suyolunun kente yaklaşmakta olduğunu gören kızı almış bir üzüntü. Meğer içten içe yiğitliğini duyduğu Sis Kralı’nın oğlunu seviyormuş. Ona adamlar göndermiş: “İyiye kötüye bakma. Elini çabuk tut, su yolunu bir an önce bitir!” demiş.
Ama taş yol bu. Peynir değil ki; doğrana. Çamur değil ki; sıvana. Sonunda Misislilerin yolu bitmiş. Su gelmiş kentin kapısına dayanmış. Dayanmış dayanmasına, ama kız buna dayanamamış. Sevmediği biriyle evlendirilmektense, canına kıymaya karar vermiş ve kendisini kayalıklardan aşağıya atmış.
Derler ki; Anavarza o günden sonra bir daha şenlik nedir bilmemiş. Neşe dolu kahkahalar, kentin evlerinden bir daha hiç yükselmemiş…
YEREL HABERLER
2 gün önceYEREL HABERLER
2 gün önceGÜNCEL
3 gün önceYEREL HABERLER
4 gün önceKOZAN HABERLERİ
7 gün önceYEREL HABERLER
10 gün önceYEREL HABERLER
10 gün önce