News
News
OKTAY EROL
Genel seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılması kararı açıklanmasının ardından, şimdi; partilerin aday adaylarının nasıl biçimleneceği, kimlerin listeye alınacağı, sıralamanın nasıl yapılacağı, bileşenlere verilen “milletvekili sayısının” listelere nasıl yerleşeceği konusu partililerin öngörülerini zorluyor!
Vekil, “milletin” olabilmesi için “milletin” özgür istenciyle belirlenebilmeliydi! Koca metropol kentlerde bile, genel merkezin görevlendirdiği, bölgeye belki de ilk kez gelmiş, seçmenin yaşamını/ yapısını/ düşüncesini/ istencini bilmeyen kişilerce oluşturulacak listelerin anti-demokratik uygulamayla yapılmaması gerekiyordu!
Kendini her fırsatta demokrat, ilerici, çağdaş, uygar sözleriyle tanımlayan partilerin bunu nasıl yerine getireceklerini “hoş bulun”; merak ediyorum!
***
Ne olduğuna bakalım; her “muhalefet” parti tarafından eleştirilen “seçim yasası”, adayın belirlenmesinde böyle bir hak tanımıştı siyasi partilere! İstediği ismi listeye koyuyor, istediğini kazanacak sıraya yerleştiriyor, istemediğini de ne denli “yurttaşın sesi” de olsa listenin dışına atabiliyordu!
Ne güzel bir demokrasi böyle?
***
Şimdi siyasi partilerin “olağanüstü bir süreçten geçiyoruz, onun için de zaman çok önemli; aday belirlemede seçmene sorma zamanımız yok” sözlerini duyacağız; sanki gecikmenin nedeni halk!
Son on yılda yaşanana bakalım; hangi seçim “daha” önemsizdi? Referandumlar mı, cumhurbaşkanlığı seçimine geçiş mi, ondan sonraki yerel seçim mi? Yanlış anımsıyorsam düzeltin, o seçim öncesinde de “çok önemli bir süreçten geçiyoruz” denildi; ya sonuç?
***
Herkesin anlayacağı biçimde buna “ilke” demek istiyorum! Partinizin tüzüğünde bunun ön koşul olarak yer alması, sonuna dek savunulması/ uygulanması gerekiyor! “Süreci” gerekçe göstererek “genel merkez saltanatı” anlayışına karşı durmanız, halkın sesini duymanız gerekiyor!
Şu an iki ay gibi bir zaman var seçime. Adayların nasıl belirleneceği konusunda herhangi bir izlence yok, ancak “zaman” gerekçe gösterilerek “ön seçim” yapılmayacağı öngörüsü egemen…
***
Şimdi ne olacak öyleyse? Sözde “olağanüstü bir süreçten” geçerken, aday adaylarının ortaya çıkmasının ardından “genel merkez saltanatının” aldığı karara, yaptığı aday listesine/ sıralamasına seçmenin “tıpış tıpış” uyup/ sandığa gidip oyunu kullanması bekleniyor!
Kendini demokrat, ilerici, çağdaş, uygar sözleriyle tanımlayan partilerin bunu ne beklemeye, ne de istemeye hakları yok!
Çünkü “halkın istenci” yerine, Ankara’yı yol edenlerin sıralandığı listeler nedeniyle bugüne değin yaşananlarla karşılaştık! Vekil, “milletin” olamadı/ sorununu dinlemedi/ yanında durmadı/ acısını umursamadı…
Anlayın artık!
Yeniden başa dönmek…
İnsanların kentte yaşaması zorlaşırsa…
“Harç” tutmayınca/ 3
“Harç” tutmayınca…/ 1
Yapılanlar birer yalan…
Depremden başka her şey yalan…
Deprem “içinde sır olan bir olay” mı?/ 2
Korkuyu yenmenin tek yolu eğitim…
Depremlere de alışmamız gerek!
“İmar affından” yararlanan, “iskan belgesi” olmayan…
“Dehşetin ortasında bir umut…”/ 6
Konut-kondu…
Kırıp atalım kalemleri!
Muhalefetteki inandıramazmalık…
Kucaklaşma…
