OKTAY EROL
Yirmiyıl öncesine değin, “emekli” denilince “asgari ücret” üzerinde aylık alan, temel gereksinmelerini karşılamakta zorlanmayan, çocuklara harçlık verebilen/ özel günlerinde armağanlar alabilen, kışın iyi ısınabilen, mutfak dolabı dolu, yaz dinlencesine çıkabilen diyerek tanımlanırdı! Şimdi bir bakın!
“Emekliye en düşük maaş 7500 lira” denildiğinde, bunun onmilyonun üzerinde bir sayı olduğunu kimse yadsımıyor! Emeklinin yanında bir kişi olsa, bu rakam yirmimilyon demektir! Bu da, “salt emeklilerde, açlık sınırı altında yaşamını sürdüren yirmimilyon yurttaş” demektir!
Yalnız şu an ülkenin başında bulunan “iktidardan” söz etmiyorum, “emeklinin” bu koşullarda yaşamını sürdürmesine neden/ kim ya da kimler varsa, bu kararı uygun buluyorsa, “açlık sınırı” altında kalmasını istiyorsa; etraflarında emeklilerin durumuna bir baksın, üç günlük yaşamda bu yaşatılanların ne anlama gelebileceğini düşünsün, bir kez insan olduklarını anımsasın…
***
“Emekliye en düşük maaş 7500 lira” denirken de bir başka hesaplar yapılmış, üstelik öyle bir “hesaplama” ki, yarım yüzyılı aşan aklımı kullanarak içinden çıkabileceğim bir durum değil!
“Çalışanın işi görmesi karşılığında işverenin kendisine ödediği salt miktarı” olarak tanımlanan “kök ücret” ya da “kök maaş” anlamına gelen bir deyim var.
“En düşük emekliye zam yaptık” diye yapılan açıklamaların ayrıntısı “kök maaşı 4 bin 500 lira olan bir emekliye, 7 bin 500 liralık ödeme aradaki fark Hazine tarafından karşılanacak, 7 bin 500 liranın altında olan emekliler, maaşları bu rakama ulaşana kadar yapılacak zamlar, kök maaşlarına eklenecek şekilde alacak” biçiminde karşımıza çıkıyor!
Örneğin, temmuz ayında yapılacak olan “emekliye dönem zammı” yüzde otuz gerçekleşecek olursa; beşbinbeşyüz lira alan emeklinin aylığı yedibinbeşyüz liranın altında kalacağından değişmeyecek, yine aynı maaşı almayı sürdürecek!
***
Emekli yalnız “açlık sınırı altında kalan maaş” için umutlandırılmadı, beş yıl önce “muhalefetin” gündeme getirmesi nedeniyle “olmaz” denilerek “iktidarın” ret ettiği, ardından “emekliye bin lira ikramiye verdik” diye “o günün” bayram sayılmasını istedikleri günler yaşadık!
Beş yıl önce bayramlarda verilen “ikramiye” ancak binyüz lira olmuştu, önceki gün alınan kararla ikibin liraya çıkarıldığı açıklandı! Bin lira, beş yıl aradan sonra iki katına çıkarılabildi!
***
Kısa bir süre sonra bir Şeker Bayramı yaşayacağız! “Açlık sınırı altındaki aylığın”, beş yıl sonra iki katına çıkan “ikramiyenin” emeklileri sevindireceğini beklemek/ inanmak bu yurdun yurttaşlarını “hiç” tanımamak demektir!
Emeklinin kurum önünde/ et kuyruğunda, belediye büfeleri önünde ekmek kuyruğunda beklemesinin sorumlusu, “emekliyi” açlık sınırı altında gelire tutsak edenlelerdir! Emekli bu bayram da “şeker tadında” yaşamayacak bayramı, yine çocuklardan ötelerde olacak, yine kendini saklayacak; bilin artık!
Ya da ülkenin yasal kurumu TÜİK’in, açlık sınırının dokuzbin lirayı aştığını söylemesini yalanlayın!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.