İBRAHİM FAİK BAYAV
Tevbe Suresi’nin ikinci ayetini anlamaya çalışırken, rezil edilip ortadan kaldırılacak müşrikler, müşrik oldukları için mi, yoksa kafir oldukları için mi sorusu ortaya çıkmıştı. Sonraki ayetlerden, onların kafir oldukları için ortadan kaldırılacakları anlamı çıkarıldı. Kafir olmayan müşriklere çıkış yolu bırakılacağı, altıncı ayetteki ifadeden anlaşıldı. Mesajı anlamaya altıncı ayete bakarak devam edelim.
Altıncı ayet, Hz. Muhammed’e şu tavsiyeyi veriyor: ”Ve in ehadün min el-müşrikîne isticâreke…”. Yani, eğer müşrik kişilerden biri sana gelip eman dilerse…”.
Öyle bir şey olup olmayacağı bilinmez. Olabilirse ”Fe ecirhü…” فَ اَجِرْهُ emri uygulanır. Yani, kabul et, himaye altına al.
O zamanda müşriklerden eman dilemeye gelen olmuş mudur? Olmuşsa kaç kişi Hz. Muhammed’e gelip eman dilemiştir; kaç kişinin emanı kabul edilmiştir, bilemeyiz.
Hz. Muhammed’in ortaya çıkışı, cehalet karanlığında kalmış toplumu bilgilendirmek, Mekke ağalarının Mekke üzerindeki hegemonyasını engellemek içindi. Ağaların baskısı ve tehdidi, toplumun bilgilenmesine ve gerçeği anlamasına imkan vermiyordu. Ağalar, Hz. Muhammed’i ve ona inanan kişileri önce öldürmek istediler; beceremediklerinde Mekke’den kaçırttılar. Kaçanlar, Habeşistan’da, sonra Medine’de gelişme imkanı buldular. Hak gaspetmeye ve köleleştirmeye alışmış kafir zümresi, Hz. Muhammed tabilerini Habeşistan kralına suçladılar. Kral hakşinas olduğundan, suçlamayaı beceremediler; Medine’ye çıkıştılar. Medine ile Mekke arasında mücadele oluşturdular. Mekke’nin cahil müşrikleri, ağaların fitnesiyle savaşa katılıyordu. Savaş ortamında ölmek ya da esir olmak istemeyen müşrikler, Hz. Muhammed’den eman dileyebilirlerdi.
Müşrik kişiler Hz. Muhammed’e sığındıklarında yapılması gereken şey, ayetin devamında belirtilmiş: ”Yesmea kelâmellahi” يَمَعَ كَلامَاللهِ Yani müşrik kişi Allah’ın kelamını dinlesin. Hak nedir?.. anlasın. Hukuk ne içindir?.. bilgilensin. Öğrenmenin ve bilmenin önemi nedir?.. anlasın. Ondan sonra yapılması gereken şey, o müşrik kişiyi, ”ebliğhü me’menehü” اَبْلِغْهُ مأمَنَهُ sırrıyla güven duyacağı yere ulaştırılmasıdır. Bundan sonrası müşrik kişiye kalır. Küfür taraftarlığını terk edip İslamlığı benimserse, ne ala.
Bu altıncı ayet ile, toplumlara ve ülkelere verilmek istenen mesaj;
a) Ağa olup parasına ve servetine güvenenlerin toplum ya da ülke üzerindeki hegemonyası gün gelir biter. (Örneği, yakın tarihte Avrupa’da gelişen olaylardır).
b) Ağa hegemonyası altında kötü yaşam süren kimseleri kurtaracak ya da kurtarmak isteyecek biri veya birileri, gün gelir ortaya çıkar. (Hz. Musa’nın, Firavun’un düşük gördüğü insanları kurtarmak istediği hatırlansın).
c) Halkları ağa hegemonyasından kurtarmak isteyenlerin, haklı gerekçeleri ve düzenlemeleri olması ve insanları buna inandırması (Hz. Muhammed’ın insanlar üzerindeki eminliği buna örnektir) İnanmış görünenleri fark edebilmek ise şart. (Hz. Muhammed o tipleri seziyordu ve onlara karşı tedbirliydi) Yoksa kurtarılmışlık otuz yıl sürer, hegemonya şartları inanmış görünen tipler vasıtasıyla geri gelir. (Hz. Ali’nin öldürülmesinden sonra saltanat oluşturan Emeviler ile bu gerçekleşmiş)
Günümüzde, ağalar hegemonyası altında yaşam süren ülkeler var. İnsanları cahildirler. Onları hegemonyadan kurtarmak isteyen kimseler -belki- ortaya çıkıyordur. Hak unsuruna dikkat edilmiyorsa, adalet nedir bilinmiyorsa, başarma şansları olmaz. Çok çaba harcarlarsa da, gizlifikirli ağa taraftarları, öyle kimselere yandaş görünürler; fırsatını bulduklarında onları ortadan kaldırılar.