İBRAHİM FAİK BAYAV
Mürselat Suresi, ilk yedi ayetiyle, ‘mürselat’ adıyla anılacak nesnelerin varlığına işaret etti. Sekizinci ayetten itibaren, o zamanda ne anlama geldiği kestirilemeyen ilginç olayların meydana geleceği günden bahsetmeye başladı.
”Fe ize’n-nücûmu tumiset”.
‘Tumiset’ fiili, görünmez oluş, belirsiz hale geliş demektir. Gece gökyüzünde ışıldayan yıldızların gündüzün görünmez oluşları gibi. Vardırlar, ya da var olacaklardır, görünürlük şartı ortadan kalktığı için, yerleri belirsizleşmiştir.
Mürselat Suresi’ndeki ‘nücûm’ kelimesine tüm meallerde ‘yıldızlar anlamı verilmiş. Normaldir. O zamanın insanları gecelerinin aydınlığını yıldızlardan bekliyorlardı.
‘Nücûm’ kelimesi ‘yıldızlar’ anlamında kabul edilirse, ayetteki ‘tumiset’ fiili, yıldızların mutlak görünmez olacakları anlamını verir. Bu da Dünya’nın ve atmosferinin normal vasfını kaybedeceği demek olur. Yani, kıyamet.
Nücum, kelimesi, beliren, ortaya çıkan, görünen, ışıldayan şeyler anlamına da geliyor. (Mevlüt Sarı: Arapça-Türkçe Lügat)
19’ncu yüzyılda şehir sokaklarına ve meydanlarına konan fenerler, ‘nücûm’ kelimesinin tecellileridir. Bunların şartlar değiştiği için ortadan kaldırılması ‘tumiset’ fiilinin gerçekleşmesi olur. 20’nci yüzyılda şehir sokaklarına ve meydanlarına dizilen direkler üstündeki elektrik lambaları da ‘nücum’ kelimesinin tecellisidir. Bunlar için de bir zaman sonra, -şartlar değişeceği için- ‘tumiset’ fiilinin oluşacağı akla gelir.
”Ve ize’s-semâü füricet”
‘Füricet’ fiili, bir şeyin kendinde yarık meydana gelmesidir. Göğün (semanın) kendinde yarık meydana gelmesi, acip bir şeydir.
Ne olabilir bu?..
Günümüzde atmosfer yapısında ozon yırtılmasından bahsediliyor. Füricet bu olabilir. Lakin füricetin bu anlamda kullanılması, Dünya yaşamının kötüye gideceği anlamını getirir.
Semada füricet olayı, o zamanın insanlarının bilemeyeceği, günümüz insanlarının da hafsalalarının alamayacağı bir şey olmalıdır.
Mesela, geçmiş veya gelecek zamana geçiş için semada gedik açılması olabilir bu… Şimdilik hayal gibi görünüyor. Lakin, Türkiye’de bile bir zaman makinasının var olduğu iddia ediliyor.
Mesela bir başka boyuta geçiş için atmosferde geçit açılması da olabilir bu…
Görünmez olma amacıyla 1943 yılında Filedelfiya deneyi yapılmış. Görünmezlik beklenirken konum değişikliği gerçekleşmiş. Günümüze gelene kadar başka deneyler yapılmış mıdır bilemiyoruz. Yapılmış ve yapılıyor ise, ilk deneyin korkunçluğu sebebiyle, duyurulmuyordur.
Semada ‘füricet’ olayının gerçekleşeceği zaman merak edilirse, ”Ve ize’s-semâü füricet” ayetinin 1524 ebced değerini taşıdığını bilmek gerekir. Yani, 82 yıl sonra.
”Ve ize’l-cibâlü nüsifet”.
‘Nüsifet’ fiili, dikilmiş nesnelerin, dibine varıncaya kadar parçalanıp ortadan kaldırılması hareketidir.
‘Cibal’ kelimesi, ‘dağlar’ bilindiğinden, ‘nüsifet’ fiili dağlara uygulanır sanılıyor.
Mürselat Suresi’nin 10’ncu ayetindeki ‘cibal’, dağlara benzetilen oluşumlar ve yapılardır. Mesela, çok katlı binalar olabilir bunlar. Binaların kökü, onların yer sathından çok ağağıda kurulmuş temelleridir.
‘Nüsifet’ kelimesi, şartlar değiştiğinde, çok katlı yapıların temelleriyle (kökleriyle) birlikte parçalanıp ortadan kaldırılacağına işaret eder.
”Ve ize’l-rusulü ukkutet”.
‘Ukkıtet’ fiili, bir şey için bir vaktin tayin edilmesini belirtir…
‘Rusül’, yani resuller, tayin edilen vakitlerde ortaya çıkacakladır.
Rusül olarak belirtilen kimseler, üstteki ayetlerde yıldız, sema ve dağ benzetmesi yapılan şeylerin yapılarının değişmesinde plan hazırlayan, yol gösteren ya da danışmanlık yapan kimseler olurlar. Yeni oluşumların belirlenecek süreleri vardır.