İBRAHİM FAİK BAYAV
Naziat Suresi’nin 15’nci ayetindeki ifade şöyle: ”Sana Musa’nın haberi geldi mi?”
Soruya muhatap kişi Hz. Muhammed’dir. Sorulmasının sebebi olmalıdır.
Musa, Milattan önce kurulmuş Mısır devletinde, yerleşik bulunan İsrail soyundan gelen bir zattır.
Firavun, Mısır devletinin krallarına verilen ünvandır.
İsrailoğulları’nın Mısır devleti içindeki konumları ve yönetimle olan ilişkileri Mekke toplumunda hikaye ediliyordur. Hz. Muhammed’e ”Sana Musa’nın haberi ulaştı mı?” sorusunun sebebi, geçmişten bir hikaye ile bulunulan zamana ve ilerideki zamana mesaj sunulacak olmasıdır.
Bir zaman idi ki, Musa mukaddes bilinen Tuvâ vadisine çıktı. Rabbi, O’na orada seslendi: (Naziât: 16)
”Firavun’a git. Çünkü o haddi aştı”. (Naziât: 17)
Her devlette, hem halkın hem yönetenlerin uyması gereken kurallar vardır. Ayetteki ‘tağâ’ fiili, Mısır’ın başındaki Firavun’un bu kuralların dışına çıktığını belirtir. Kural dışına çıkan, halk içinden biriyse, zarar o kişiye ve ailesine gelir. Kural dışına çıkan yönetimden biriyse, zarar hem yönetene hem ülkeye gelir.
Musa, uyarı üzerine Firavuna gitmiş. Ona, ”Sana kendini toparlama çaresini sunayım mı? Sana seni Rabbine ulaştıran yolu göstereyim mi?” demiş. (Naziât: 18, 19)
Ayetten anlaşılan, Firavun’un yönetmede usul hatasına düştüğüdür. Bu hata, Mısır gibi bir medeniyetin önüne uçurum açılacağının işareti oluyor.
Her devletin içinde ilim ve hikmet sahibi insanlar vardır. Bu insanlar, tabisi oldukları devlet sorunlar yaşamaya başladığında, yönetimdekileri uyarma görevi yaparlar.
Musa, sosyal tecrübe ve hikmet sahibi olmalıdır. Onun için vahye muhatap edilmiştir. ”Firavun’a git” emrini aldığında Firavun’un karşısına gelip tavsiyede bulunmuştur.
Musa’nın tavsiyesi (ayet’ül-kübra), yönetimdekilerin, konmuş kuralların dışına çıkılmamasından ibarettir. (Naziât: 20)
Ummadığı yani düşük, değersiz gördüğü halkın mensubu birinden tavsiye alan Firavun çıldırmıştır. Gururu sebebiyle tavsiyeyi kabul etmez; Musa’ya kezzab misali karşılık verir. (Naziât: 21) Sonra raiyetini toplar Firavun. Onlara, hiddet içeren sözle, ”En yüce rabbiniz ben değil miyim?” diye bağırır.
Firavun, Mısır’a belalar gelene kadar ‘tağa’ fiilinde ısrara devam edecektir. (Naziât: 22 – 25)
Musa ve Firavun haberinin ayetlerle duyurulması, bulunulan zamana ve ilerideki zamana mesaj içerir dedik. İleri zamanda mesaja muhatap olanlar merak edecektir:
1- Musa ve Firavun olayı ne zamandır? Hangi tarihtedir?
Zamanımızın Müslüman ilahiyatçıları, bu soruyla karşılaşıyorlar fakat zamanını söyleyemiyorlar. Hz. Musa’nın Milattan önce 1300’lü yıllarda yaşadığını, konu edilen firavunun II. Ramses olabileceğini varsayıyorlar.
Kur’an-ı Kerim’de tarih bilgisi verilmez. Anlatılanlar, fert ve toplumun uyarılması, düzene sokulması içindir. Musa’nın hangi tarihte yaşadığı, hangi firavun veya firavunlarla ilişkisi olduğu, tarihçilere ait konudur.
Musa, İsrailoğullarını Mısırdan çıkaran şahsiyet olarak biliniyor. Buna rağmen İsrail Tarihi, Musa’nın yaşadığı devri ve hangi firavunla ilişkili oluduğunu kesin belirtemiyor.
Biz, Naziat Suresi’ndeki Musa Firavun olayının anlatılmasını, yönetimdekileri hukuk çerçevesinde tutacak mesaj olarak anlayabiliriz.
2- İlerideki yıllara veya yüzyıllara dönük mesaj nedir?
Hikayedeki Firavun da Musa da ileriki zamanda birer simgeye çevrilir. Devletlerin yönetimindeki kral, şah, padişah, başkan veya imparator, konmuş kurallara riayet ediyorsa mesele olmayacaktır. Konan kuralı ihlal eden kral, şah, padişah veya başkana, mutlaka uyararıcı bir kişi gelecektir. Ve gelmiştir. Mesela Osmanlı’yı 1402 yılında Ankara savaşına sokup fetrete düşüren Yıldırım Beyazıt, acaba Musa tavrını gösteren hangi uyarıcıyı dinlememiştir?
20’nci yüzyılda ‘firavun’ yakıştırması yapılabilecek bir kral var: Adolf Hitler… Uyarıcısı kimdir bilmiyoruz. Yönetime geldiği andan itibaren ‘tağa’ fiilini tüm dünyaya gösterdi. Hem kendini hem devletini hem milletini mahveti.
21’nci yüzyıl başında ise Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi sahneye çıkmışlar Firavun’a benzercesine. Bunlara Musavari gelen uyarıcılar kimlerdir, bilmiyoruz. Akıbetleri feci oldu; ülkeleri ateş içinde.