Bestekar – Çukurova Bölgesi Sanatçısı
KozanBilgi.Net’de Bu hafta Çukurova bölgesinin ünlü Türk Halk Müziği sanatçılarından ve bestekarlarından Sayın Abdurrahman Yağdıran’ı ekranlarınıza getireceğiz. Abdurrahman Beyin yaşamını sizlere anlatmadan önce birkaç cümle ile kendisinden bahsetmek istiyorum….
Abdurrahman Beyin yaşamını sizlere anlatmadan önce birkaç cümle ile kendisinden bahsetmek istiyorum. Hayatın zorlukları ile kendisini yetiştirmiş, konusunda bilgili, mütevazı beyefendi bir insan.
Abdurrahman Yağdıran ile tanışmamız iki hafta öncesine dayanır. Yöremiz insanlarından ve Marmariste yaşayan yine kendisi gibi sanatçı olan Sayın Sefer Karabulut ile KozanBilgi.Net’ e nezaket ziyaretinde bulundular.
Kısa bir sohbetten sonra bize kendi söz yazarı ve bestesi olan Adana yollarında, pamuklar dallarında isimli Türküsünü seslendirdi. Şimdiki gençler daha değişik tarz müzik dinledikleri için belki bilmezler ama bizim çocukluğumuz, gençliğimiz bu türkülerle yoğruldu.
Kendisi sizlere sunacağımız sohbetimizden 3-4 gün sonra bizleri tekrar ziyaret etti. Kendisini ilçemiz Kozan’da çok sevdiği ve uzun yıllar birlikte çalıştığı Kozan Halk Eğitim Merkezi Müdürü Sayın Hüseyin Haluk Özen’in yanına götürdük. Görülmeye değer bir karşılıklı sevgi ve saygı vardı. Halk Eğitim Merkezindeki izlenimlerimi yazımın sonunda sunmak istiyorum. İsterseniz sözü artık Sayın Yağdıran’a yöneltelim.
Abdurrahman Yağdıran kimdir? Nasıl bir eğitim ve yaşam süreci içinde bulunmuştur?
Öncelikle bizleri Bölgemizin en büyük web sitesi olan KozanBilgi.Net’de konuk ettiğiniz ve yaşam öykümüzü izleyenlerinizle paylaştığınız için KozanBilgi.Net’e ve Yöneticisi siz Sayın Türkeş Manga Beyefendiye sonsuz teşekkürlerimi, şükranlarımı sunuyorum.
1934 yılında dünyaya geldim. Okul hayatım hiç olmadı. Askere gidinceye kadar hayatımı kazanmak için simit, su sattım, kahvehanelerde çalıştım, fabrika işçiliği ve tarlalarda ırgatlık yaptım.
Büyük bir sıkıntı ile yaşamımı sürdürmeye çalışırken her zaman dürüst ve güvenilir bir insan olmaya çalıştım. Çünkü inanıyordum ki Cenabı-ı Allah dürüst insanların her zaman yanındadır.
1955 – 1957 yılları arasında İstanbul Selimiye kışlasında askerlik yaptığım yıllarda okur – yazarlığı öğrendim.
Terhis olduktan sonra dışardan bitirmelere girip ilkokul diplomasını almaya hak kazandım. Aynı dönemlerde Adana PTT idaresinde “POSTACI” olarak çalışmaya başladım. Her zaman gurur duyduğum mesleğimden 1982 yılında emekli olarak ayrıldım.
Sizin postacı olarak çalışmaya başladıktan sonra müzikle de ilgilendiğinizi öğrendik. Hem postacılık hem müzik zor olmadı mı?
Elbette zor oldu, postacı olarak çalışmaya başladığım yıllarda içimdeki müzik sevgisi nedeniyle bir yandan da Adana Halk Eğitim Merkezinin açmış olduğu müzik kurslarına devam ettim. Mahmut AKAN, Arif Nihat AKA ve Ali ŞENOZAN gibi öğretmenlerden dersler aldım. Bu öğretmenlerim bana müziğin bilinmeyen tüm ayrıntılarını öğretti onlara olan minnettarlığım ve saygım hiçbir zaman eksilmez. Kendilerini hasretle anıyorum.
Ünlü bestekârlarımızdan merhum Avni Anıl sizinle özel olarak ilgilenmiş. Sizden neler istedi?
1985 yılında Adana Büyükşehir Belediyesi Konservatuarı açıldığı dönemlerde Merhum Bestekâr Avni Anıl hocamız yönetime getirildiğinde benim gerçek bir Türk Halk Müziği sanatçısı olabilmem için Türk Halk Müziği Bölümünde usul ve makam derslerine girmemi istedi. Bende onun bu isteğine saygı duyarak usul ve makam dersleri aldım.
Eğitim aldığınız konservatuardan daha sonra hoca olarak ders vermeye başladınız. Bu görevi nasıl bir duygu içerisinde gerçekleştirdiniz?
Bu duyguyu inanın anlatmak çok zor. O kadar güzel bir duygu ki bunu ancak yaşayan anlar. İnsanlara bir şeyler verebilmek, öğretebilmek ve onlara faydalı olabilmenin verdiği şevk ve heyecan il uzun yıllar konservatuarda eğitim verdim. Bu süre içerisinde Türkü formundaki 11 adet bestem Türkiye’deki çeşitli radyolarda, plaklarda, TV dizilerinde ve sinema filmlerinde çalındı ve hala çalınmaktadır.
Bunlardan bazıları; “Bülbülüm kondu güllere”, ”Vicdansız dağlar”, “Elmayı daldan aldım”, “Dam Üstünde bir güzel”, “Damat gel oynayıver” olmakla beraber en çok dinlenen ve söylenenler ise;
“Postacı postacı
Canım gülüm postacı
Bana yardan haber ver
Gençliğime sen acı”
ve;
“Adana yollarında
Pamuklar dallarında
Allah canımı alsın
Yarimin kollarında”
türküleridir.
Sizin ülke genelinde tanınmanız “Postacı” türküsü ile oldu sanırım. Postacı türküsünü nasıl yazdınız?
Bir gün mektup dağıtıyordum, birisine mektup götürdüm. Aynı avlu içerisinde birkaç ev vardı. Çıkarken bayanın birisi bana “postacı postacı, canım gülüm postacı bana yardan haber var mı? Bana neden mektup getirmiyorsun diye sordu. Bende “Bacım eğer gönderirlerse hiç endişe etme getireceğim” dedim. Gelirken bir gülümseme ile bu sözler dilime takılmaya başladı.
Postacı (Yar Yolunu Beklerim)
Yar yolunu beklerim
Günüme gün eklerim
Allah’a çok yalvardım
Olmuyor dileklerim
Postacı postacı
Canım gülüm postacı
Bana yardan haber ver
Gençliğime sen acı
Yarim gitti gideli
Mektubun almaz oldum
Yoluna baka baka
Eridim deri kaldım
Postacı postacı
Canım gülüm postacı
Bana yardan haber ver
Gençliğime sen acı
Gitti gurbet eline
Selam saldım yel ile
Yare mektup gönderdim
Kavuştu mu eline
Postacı postacı
Canım gülüm postacı
Bana yardan haber ver
Gençliğime sen acı
Bu türkümün bestesini de yaptıktan sonra çok tutuldu ve o yıllarda yeşilçamın küçük yıldızı Ayşecik tarafından filmlerde okundu. Arkasından diğer türkülerim birbirini takip etti.
Abdurrahman Bey yöremiz türküsü olduğu için Adana yollarında türküsü Adana’nın sembolü olmuştu. Onun sözlerini de alabilir miyiz?
Adana Yollarında
Adana yollarında
Pamuklar dallarında
Allah canımı alsın
Yarimin kollarında
Gel Adanalı kız
Güzel edalı kız
Adana yollarında
Gezemiyom yalınız
Gitti pamuk dalına
Sepet almış koluna
Sevdiğim kız geliyor
Hep salına salına
Gel Adanalı kız
Güzel edalı kız
Adana yollarında
Gezemiyom yalınız
Ormanda çalı mıyım
Çalının dalı mıyım
Adanalı dururken
Yabancı alır mıyım
Gel Adanalı kız
Güzel edalı kız
Adana yollarında
Gezemiyom yalınız
Memleketimin insanları bu türküme büyük ilgi gösterdiler. Bende bir Adana’lı ve Adana aşığı olarak bu türkümü onlara hediye ettim.
Sayın Yağdıran, yaşamınız boyunca birçok insan yetiştirdiğiniz. Öğrencilerinizden başarılı olanlar oldu mu?
Elbette Türkeş Bey, yetiştirdiğim birçok öğrenci, TRT ve Kültür Bakanlığı korolarında ses ve saz sanatçısı olarak, İlköğretim okullarında, özel kurumlarda ve Liselerde ise müzik öğretmeni olarak halen görev yapmaktadır. Onları çok seviyorum ve onlarla her zaman gurur duyuyorum.
İsterseniz sohbetimizin sonunda bu hafta birlikte gittiğimiz Kozan Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünden de bahsedelim. Okul Müdürü Sayın Hüseyin Haluk Özen sizi kapıda elinizi öperek karşıladı. Gözlerinizin yaşardığını gördüm. O an ki duygularınız nelerdi?
Sayın Hüseyin Haluk Özen Beyefendi benim çok sevdiğim, sayğı duyduğum gerçek bir sanat ve sanatsever dostu. Kendisi ile Halk Eğitim Merkezi bünyesinde daha önce birlikte çalıştık. Bana ve öğrencilerimize her zaman destek oldu. Siz de gördünüz çok güzel çalışmalar içerisindeler. Her zaman onun gibi sanat dostlarının başımızda olmasını diliyor sevgili müdürümüz Hüseyin Haluk Özen Beyefendiyi gözlerinden öpüyorum.
Evet bu hafta Çukurova Bölgemizin çok değerli bir sanatçısı ile birlikte olduk. Tek kelime ile mükemmel bir insan. Sözlerimi noktalamadan önce onunla ilgili birkaç bilgiyi de vermek istiyorum.
Evli, Hulusi ve Mukaddes isimli iki çocuğu ve dört torunu bulunan Yağdıran 1 Mayıs 2004 yılında 45 yıllık hayat arkadaşını kaybettikten sonra yalnız yaşamaya başlamıştır.
Her şeye rağmen müziğin kendisini hayat bağladığını ifade eden Yağdıran, kendisiyle barışık mütevazı ve sempatik tavırlarıyla çevresine örnek olmuştur.
İlerleyen yaşına rağmen “müzik beni bıraksa da ben müziği bırakmam” sloganıyla çalışmalarına devam eden Abrurrahman Yağdıran hocamıza KozanBilgi.Net olarak sağlıklı ve uzun ömürler diliyoruz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.