ZAHİDE UÇAR
Kılıçdaroğlu Soros’un fonladığı TESEV üyesi bir kişidir. TESEV üyesi olduğu ortaya çıktığında, Kılıçdaroğlu; “TESEV’den istifa etmeyeceğini” söyledi. TESEV’in neye-kime hizmet ettiğini hatırlayalım.
20.07.2010 15:35 ARŞİV
Türkİye Ekonomik ve Sosyal Etkileri Vakfı (TESEV), Kürt sorununun ‘kalıcı’ ve ‘demokratik yol’la çözümü için hazırladığı raporda, 17 kanun ve Anayasa’da…
Türkİye Ekonomik ve Sosyal Etkileri Vakfı (TESEV), Kürt sorununun ‘kalıcı’ ve ‘demokratik yol’la çözümü için hazırladığı raporda, 17 kanun ve Anayasa’da bazı temel değişiklikler yapılmasını önerdi.
TESEV’in 17 hukukçunun katkısıyla hazırladığı ‘Kürt Sorunu’nun Çözümüne Doğru Anayasal ve Yasal Öneriler’ raporunda şu önerilerde bulunuldu:
http://www.birgun.net/haber-detay/tesev-den-kurt-sorunu-raporu-54077.html ))
Salim Yavaşoğlu’nun Yeniçağ Gazetesinde TESEV raporuyla ilgili yazısında AKP hükümetinin TESEV raporunu nasıl hayata geçirdiğini yorumluyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı’na talimat vererek, camilerdeki mahyalardan “Ne mutlu Türküm diyene” yazısını kaldırtan, hadislerdeki Türklükle ilgili sözleri ayıklatan AKP iktidarına yeni yol haritası geldi.
-SOROS Vakfı’nın Türkiye uzantısı-
TESEV’in 24 Haziran 2010 tarihli Kürt raporunda, Türk vatandaşı, Türk dili gibi ifadelerin kullanılmaması istenerek “Anayasadan ’Türk’ lafı çıkarılsın” denildi.
Türk düşmanlığı dorukta
Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün dağlara ve mahyalara yazılmasından rahatsız olduğunu söylemesinden cesaret alan TESEV de Anayasa’dan Türk kelimesinin kaldırılmasını istedi.
George Soros’un Türkiye uzantısı “Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı”nın (TESEV) hazırladığı “Kürt Sorununun Çözümüne Dair Bir Yol Haritası: Bölgeden Hükümete Öneriler” başlıklı raporda, “Türklük” hedefe konuldu. “Türk” isminin Anayasa’dan tamamen çıkartılması istenen raporda, “Türk milleti”, “Türk devleti”, “Türk vatandaşı”, ve “Türk kültürü” gibi ifadelerin kullanılmaması istendi, yerine de “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” ibaresi konulması talep edildi.
Raporda, “Türk milleti” yerine de “millet” sözcüğünün kullanılmasının yeterli olacağı vurgulandı. 24 Haziran 2010 tarihli raporda şöyle deniyor:
“Anayasa’nın başlangıç bölümü dahil olmak üzere bütününde, Türk etnik kimliğine vurgu hâkimdir. Bu dil, farklı etnik kökene mensup insanlardan oluşan Türkiye’nin çoğulcu yapısıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, hazırlanacak yeni anayasada herhangi bir etnik kimliğe bu ve benzeri göndermeler yapılmamalıdır.”
İşte Kılıçdaroğlu bu TESEV’in üyesi. Ve TESEV Erdoğan’ı hep destekledi. Erdoğan TESEV’in toplantısına katıldı.
Şimdi gelelim AKP-PKK ilişkisine;
Erdoğan Diyarbakır’da “Kürt sorunu” diyerek Kürtleri PKK ile özdeşleştirdi. Çıkarılan terör yasaları ile terörle mücadelenin önünü kesti. PKK’nın talepleri doğrultusunda;
“Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısını dağdan-taştan kaldırttı. Diyanet bile Türklerle ilgili hadisleri ayıkladı. PKK’nın ve TESEV gibi Soros vakıflarının önerisi ve talebi doğrultusunda ANDIMIZ okullardan kaldırıldı.
PKK Habur’da davul zurnayla karşılandı. PKK’nın ayağına devlet erki, savcı ve hakim gönderildi. O çadır mahkemesine Türk Bayrağı ve Atatürk resmi asılmadı ki; “pkk rencide olmasın(!)” Yani, bir milletin onuru, şerefi, bir avuç katilin ayakları altına atıldı. Oslo’da KANLI NARKO TERÖR ÖRGÜTÜYLE masaya oturup, ülkeye diz çöktürüldü. Dolmabahçe mutabakatıyla, ülkenin bağımsızlık ve bütünlüğünün ırzına geçildi.
PKK ile mücadele eden askerler PKK’lıların gizli tanıklığıyla yargılandı.
Asker kışlaya hapsedildi Kİ, pkk rahat etsin….
Ülkenin PKK tarafından silah ve patlayıcı deposu haline getirilmesine göz yumuldu. PKK Diyarbakır’da özerklik ilan ettiğinde, AKP’den bir vekil o toplantıya katıldı.
Öcalan’ın mektupları meydanlarda, mecliste okundu. Öcalan ile birlikte yeni anayasa yapmaya kalktılar. 40 bin kişinin katili, uyuşturucu baronu, tecavüzcü Öcalan’dan Mandela çıkarmaya kalktılar.
Saymakla bitmeyen ihanetler serisi…
Şimdi, AKP mecbur kaldı, PKK ile mücadele ediyor. Ayrıca, başkanlığa giden yolda milli söylem ve eylem mecburiyeti de var. Mecburiyetler nedeniyle;
ABD’nin taşeron örgütü olan katil sürüsünün siyasi uzantısı olan sözde vekillere operasyon yapılıyor. Çok geç kalınmış bir operasyon. Ve Kılıçdaroğlu PKK’nın siyasi uzantılarına sahip çıkıyor iyi mi?
TESEV üyesi Kılıçdaroğlu beni hiç şaşırtmadı. Olan CHP’ye oldu. Kılıçdaroğlu bu kirli zihniyetiyle, “AKP’nin 2002 yılından 2016 yılına kadar PKK’yı ülkenin başına bela eden uygulamalarının” hepsini millete unutturdu.
BDP PKK ile organik bağını daima canlı tuttu. Askerimizin, polisimizin katlili pkk’lıların cenazelerinde ön tarafta yerini aldı. PKK’ya her yönüyle destek oldu. PKK’lı belediyeler PKK’ya her türlü desteği verdi. Askerimiz öldürülsün diye, yaptıkları yolların altına patlayıcı yerleştirilmesini sağladılar. PKK’ya yemek gönderdiler. Yani, PKK’ya her türlü desteği verdiler.
BDP’lilerin seçimle geldiğini ve seçimle gitmesi gerektiğini söyledi.
Yazıklar olsun.
PKK her seçim öncesi halkı tehdit etti. Başka partiye çıkacak her oya karşılık beş kişinin öldürüleceğini ilan etti.
SOROS beslemesi TESEV üyesi Kılıçdaroğlu, PKK’ya sahip çıkarak, AKP’nin terör sicilini halk nezdinde temizledi iyi mi? Şimdi;
“AKP PKK ile mücadele ediyor, CHP PKK’ya sahip çıkıyor” algısı ülkeye hakim oldu.
Emin olunuz ki, yıllarca, CHP PKK’ya destek olan parti olarak anlatılıp, gelecek nesiller Kılıçdaroğlu nedeniyle kandırılacak, AKP gene aklanacaktır.
CHP VE MHP AKP’nin koruyucusu, aklayıcısı, paklayıcısıdır. AKP’nin işlediği bütün suçları sahiplenerek, partilerine en büyük ihaneti yapan iki başkandır. Tıpkı AKP’nin 10 yıllık muta nikahlı ortağı F-CİA’ya belli oranda sahip çıkarak AKP’yi akladıkları gibi.
CHP tabanı vatanseverdir. Türkiye’nin okuyan yüzüdür. CHP seçmeni ve teşkilatlar partiyi bu ihanet şebekelerinden, TR kodlu ajanlarından mutlaka temizlenmelidir. CHP sıradan bir parti değildir. Cumhuriyetin kuruluşunu temsil ettiği için adı üzerinde her türlü alçak oyun oynanmakta, devletle sorunlu kişiler özellikle CHP’nin içine ve yönetim kadrolarına yerleştirilmektedir. Sahte Atatürkçüler CHP’yi zaten rayından çıkarmıştı. Etnik kimlik sorunu olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kuruluş felsefiyle, Atatürk ile problemli şahıslar, özellikle CHP’ye yerleştirildi. Bu Truva atları CHP’yi halktan uzaklaştırdı. CHP tabanı ve teşkilatlar partilerini bu alçak ihanet şebekelerinden temizlemelidir. Yoksa üzerlerine Kılıçdaroğlu ve ekibi tarafından atılan bu çamur onları da yutacak.
Parti merkezlerine gidin. İl teşkilatlarına yürüyün. Bu kiri üzerinize bulaştırmaya çalışanları partinizden atın.
Partinin tepesindekiler partiyi bıçaklıyor. AKP’nin PKK ile yaptığı işbirliği sürecini unutturup, CHP’yi PKK’nın hamisi olarak damgalatıyor.
Bu alçak tuzağa dur deyin.
Zahide UÇAR