ZAHİDE UÇAR
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasasını iki sarhoş yaptı diyen kimdi? Milli bayramları yasaklayan kimdi? Silivri de NUTUK KİTABINI, AKP+FETTUL-CİA ortaklığında suç unsuru olarak delil kabul eden ihanet yargısının savcısı kimdi? O kumpaslara örtülü ödenekten ne kadar para aktarıldı bilen var mı?
AKP’liler hala, “askeri vesayeti bitirdik” diye neden övünüyor sizce? “Askeri vesayeti bitirdik” diye övünürken, aslında Silivri yargısına sahip çıkmış olmuyorlar mı?
Kurtuluş Savaşı Müzelerinin taşra teşkilatlarından “Kurtuluş Savaşı” ismi Bakanlar Kurulu Kararı ile 07.04.2010 yılında kaldırıldı.
T.C. yazısı kurumlardan kaldırıldı.
Andımız okullarda yasaklandı.
İçi yüksek oranda boşaltılsa da, Atatürkçü diye bilinen Türk Ordusu siyasi erk tarafından resmen çökertildi.
İsrail’de siyonizmin kurucusu Theodor Herzl’in mezarını ziyaret edip, eşiyle birlikte ayine katılan Erdoğan;
Anıtkabir’e gidip saygı duruşunda durmayı; “sap gibi durmak” olarak yorumlamadı mı?
Atatürk’ü put, kurduğu devleti küfür yönetimi olarak gören İran Mollalarını, Türkiye ziyaretinde Anıtkabir’e gitmekten kurtarmak için İstanbul’da kabul eden AKP hükümeti değil mi?
Yandaş televizyonlar;
Ruh hastası, Yunandan alınma fesli bir zavallıyı, üstad diye, kanal kanal gezdirmiyor mu? O şahıs üzerinden Atatürk’e en aşağılık hakaretler edilmiyor mu?
Her taraftan Atatürk’e yapılan saldırıların tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı olduğunda yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu:
“Bu zulüm ve kölelik düzeni değişecek. Bizimle sadece aktörler değil, senaryo değişecek.”
Onların bir hedefi var. Cumhuriyeti yıkıp Arabistan gibi bir yönetim kurmak…
Yıllarca Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kurduğu CUMHURİYET’e düşmanlık üzerinden siyaset yaptılar. Amaçları dini kullanarak devleti ele geçirmekti.(Fetullah’ın izledği yolun bir başka şekli)
İHL’ler bu amaçla ele geçirildi. Sağ iktidarlar tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin okulları olan İHL’lerde, öğrencilerin Cumhuriyet karşıtı yetişmesine göz yumuldu.
Köylerde, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin memuru olan öğretmen ile imam ayrıştırıldı.
Yani, bugün olanlar saklı gizli değil, bağıra bağıra geldi.
Erdoğan ve ekibi geldiklerinden beri buldukları her fırsatta Atatürk ve silah arkadaşlarına saldırıyor.
Emine Erdoğan “90 yıllık enkaz” diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devletini hedef almadı mı?
Lozan delineli çok oldu. AKP’nin çıkardığı Vakıflar yasası ile Lozan delindi.
AKP, AB’den gün alma karşılığında, Ege ve Akdeniz’de adalarımızı Yunanistan’a peşkeş çektiğinde delindi.
ULU Önder’in “Fesat ve ihanet yuvası” dediği Fener Kilisesi’nin Papazı 6. Konstantin, 1925’teki mübadele sırasında Sirkeci’den trene bindirilerek Yunanistan’a gönderildi. O papazın kemikleri AKP izniyle 86 yıl sonra İstanbul’a getirildi. http://www.yenicaggazetesi.com.tr/papazin-kemikleri-istanbula-getirildi-46948h.htm
Yüzlerce AK Trol sosyal medya üzerinden Atatürk’e özellikle küfrettiriliyor.
Saidi Kürdi denilen İngiliz uşağını bile akladılar. İngiltere ve Ermeni teşkilatları ile işbirliği yapan Seyit Rıza’nın heykeli dikildi. Kuva-yi İnzibatiye(saray ve İngiliz ordusu) artığı şeyh-şıh kim varsa aklanıyor görmüyor musunuz? Bu aklama aslında Türkiye Cumhuriyeti ve kurucularına bir saldırılıdır. İntikam almadır. Anlamıyor musunuz?
Say say bitmez ama, bu kadarı bile aklı olana yeter de artar bile.
Şimdi basına bakıyorum. Hemen herkes Erdoğan’ın “Lozan hezimettir” demesine laf yetiştiriyor.
Niye? 14 yıldır ülkene-devletine yapılan tecavüzlere alıştın da, şimdi doğan piçe mi şaşırdın?
Ah bu ikiyüzlülük… Ah bu mış gibi yapma kurnazlığı…
Her şey normal de, bir bu söz yanlış öyle mi?
Cumhuriyeti yıkmayı hedef edinen, yıllarca bu hedef için çalışan bir ekibi, sıradan bir parti algısıyla eleştirmek…. İşte asıl aldatmaca budur!!. Kötülerken meşrulaştırmak… “Devleti ele geçirdik” inancıyla yaptıkları görgüsüz şımarıklığı görmüyor musunuz?
Onların bir hedefi var. O hedefe varmak için yıllardır çalıştılar, çalışıyorlar. Hedefe giden yolda her türlü oyun, yalan, hırsızlık meşru sayılıyor.
Onlar vergi bile vermiyor, vergi veren namuslu vatandaşların vergisini de çalıyor.
Okullar okul, eğitim eğitim olmaktan çıktı. Sübyan okulu bile açtılar. Çocuklarımıza İHL dayatılıyor. Okullarımız gasp ediliyor. Kendi dinimizle bizi vuruyorlar görmüyor musunuz?
Kanalizasyonlar 7-24 üzerimize kusuyor. Devşirilmiş, yabancı istihbaratların öptüğü gaz-teci, yazar, yorumcu görünümlü yaratıklar gerçeklerin üzerini örtüp, sahte-sanal bir Türkiye resmi sunuyor.
Ve siz vatanseverler(!), hala şaşırıyorsunuz. Sizler 14 yıldır yaşananları yorumlayamıyorsanız, biraz susun ve okuyun. Duygularınızı bir kenara bırakın. Aklınıza işlerlik kazandırın. Akıl toplar, çıkarır, böler, çarpar… Mutlak doğru sonuca ulaşır. Ve;
“Bu zulüm ve kölelik düzeni değişecek. Bizimle sadece aktörler değil, senaryo değişecek.” Diyen şahsın hedefleri için “Lozan Hezimettir” demek zorunda olduklarını görürsünüz. Mevcut olanı kötülemeden, hedefledikleri senaryoyu uygulamaları mümkün değildir.
“Önce, Lozan Anlaşması 2023 yılında bitiyor” diye yalan bir dedikodu yaydılar. Nasıl olsa Cumhuriyetle sorunlu bir kesim var. AKP o sorunu 14 yıldır kaşıya kaşıya iyileşmesi zor bir yaraya dönüştürdü. O kesim Cumhuriyet ve kurucuları ile ilgili her türlü yalan ve iftiraya inanmaya dünden razı. Ve; “Lozan Anlaşması 2023 yılında sona eriyor” yalanı, yapmak istedikleri rejim değişikliği ve federasyona meşruiyet kazandırmak için yapılan bir iftiradır.
Hatırlayın, kraliçesinin oğlu Gül Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, Lozan Barış Anlaşmasının yapıldığı masa Türkiye’ye gönderilmişti. Onca yıl Lozan’da tutulan masa, neden AKP döneminde Türkiye’ye verildi?
“Biz anlaştık(Erdoğan ve çekirdek kadro ile), artık geçerliliği kalmadı. Türkiye’ye iade ediyoruz” mesajı vermek için olabilir mi? Sahi, o masa şimdi nerede?
Aktörler değişiyor. Nasıl mı?
Önce Ergenekon, Balyoz ve türevleri davalar ile Türk Ordusu büyük darbe aldı. F-cia darbesiyle de hadım edildi. Ordu’nun hastaneleri, okulları, mekanları ellerinden alındı.
Kentsel dönüşüm bahanesiyle, orta tabaka sayılan eğitimli insanlar, şehir merkezlerinden şehir dışına sürüldü.
F-CİA kalkışması sayesinde devlet kurumları yeniden yapılandırılıyor.
Para el değişti. Cumhuriyete sahip çıkanlar uygulanan ekonomik politikalar sayesinde fakirleştirildi. Ne kadar devlet düşmanı varsa zengin edildi. Yani;
Aktörler senaryoya uygun bir biçimde değiştirildi.
Molla Devriminin gelişini göremeyen Şah’ın ordusundan bir asker ne demişti?
“Her gün seyrettiğiniz bir gülün açılışını fark edemezsiniz.”
Anlaşılan o ki, Türk Milleti de büyük bir algı sorunu yaşıyor.
Zahide UÇAR