Hayvancılık Politikalarımızın Önceliği

Hayvancılık Politikalarımızın Önceliği

ABONE OL
Temmuz 30, 2024 17:53
Hayvancılık Politikalarımızın Önceliği
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ÇAPAR KANAT

Hayvancılık Politikalarımızın Önceliği

Zaman zaman canlı hayvan beslemelerini (ZM), veteriner hekimlerimizin canlı hayvan da ırk tercihinin hayvancılığımızı kurtaracağını düşünüyorlar.

Kimi zaman devekuşu,Kimi zaman saanen keçi, romanov-DORPER koyun ırkının yaygınlaştırılmasının hayvancılığımızı kurtaracak tek kurtuluş reçetesi gelecekte sürülmektedir.

Koyun, dolaşan yılda bir yerine üçüz,dördüz doğursa ne yazar?

Türkiye büyükbaşta 1980’li yıllarda holştein-montafon’u seçmişti..!!

Yerli büyükbaş ırklara göre holştein iki kat çiğ süt veriyor olsa da, yine yerli ırklara göre 1,5 kat canlı ağırlık veriyor da ne oldu?

1993 yılında 1 yıl, 2010 yılında 3 yıl süre ile damızlık,kasaplık;holştein,montafon vb, yabancı menşeli koyun ithal edilmedi mi?

Neresi?

Holştein Türkiye’ye 1980’lerde sokulurken sıcaklık stresinden çiğ süt veriminin ancak %5 düşebildiği yabancı karşılama iddiası bir ”Bilimsel gerçek” olduğu ileri sürülüyordu. Holştein’in sıcak cihazlarında yapılan bir yabancı ülkede bulamazsınız. Türkiye’nin en çok çiğ süt üretiminin olduğu ile övünülen Ege Bölgemizde, keza Akdeniz, Güney Anadolu bölgemizde holştein’ler çiftçilerimize dayatıldı. Bu sistem sıcaklığından stresten holştein ırkı Haziran ayı geldiğinde Mayıs’ın sonunda günlük çiğ süt verimi 20-30 LT ise 10-15Lt’ye düşmektedir. Holştein ırkının işletme de kalabilme süresi 5 yıl olup yerli büyük baş ırklarımızın ki ise 15 yıl idi…? Neresi bunun verimliliği. Yerli ırk büyükbaş hayvanlarımızda doğum riski çok düşük iken holştein ve montafon’da bu riskin yoğunluğun hayvanların kısırlık nedeniyle işletme dışı kalması. Neresi bunun verimliliği?

yerli büyükbaş ırk hakim iken ve veteriner sağlık hizmetleri oldukça düşük olduğu yıllarda çiftçi kapısı veteriner kullanmaz iken artık çiftçilerimizin veterinerlerimiz mecburen okumakta olan arkadaşları oldular. Holştayn ırkı canlı hayvanlardan oluşana dayanıksızdır. Neresi bunun verimliliği?

AB 1950’li yıllardaki yıllarda TARIM dünya ticaretinde kendi yapısı gereği buğdayı, aralıklarda değil canlı hayvan üretimi ”iddialı” olmayı tercih etti ve başardı.

AB’de bugün 1 litre çiğ süt satıp 1,5 kg yem satın alınabilinirken model tam tersi durumda olup coğrafya bunun SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK.?

Gelinen bu aşamada hayvancılığımız kurtaracak oluşum ırkı tercihi değil, hayvancılığı yapanların ondan gelir elde edebilmek için göçleridir. Piyasa düzenlemesinin doğru yapılmasıdır.

GTH Bakanlığına bağlı Hayvancılık Genel Müdürlüğü’ne bağlı ve çiğ süt piyasası düzenlemesi yapılma gerekçesi ile Et ve Balık Kurumu’nun ismi değiştirilip ette ve çiğ sütte piyasası düzenlemesi yapılması için Bakanlar Kurulu kararnamesi ile Et ve Süt Kurumu haline getirildi.

26 Aralık 2013 GTHB’nin Resmi Gazete’de

ÇİĞ SÜTÜN DEĞERLENDİRİLMESİNE YÖNELİK DESTEKLEME

UYGULAMA ESASLARI TEBLİĞİ (TEBLİĞ NO: 2013/64) gör ki süt tozu parasal teşvikli uygulama Et ve Süt Kurumu’na değil Hayvancılık Genel Müdürlüğüne verilmiştir.

Et ve Süt Kurumu, çiğ süt piyasası düzenlemesinde çiğ süt üretim sektörü ”ÜMİDİ” haline gelmiştir. Neresi bunun verimli politikası?

Hayvancılıkta büyük işletmelerin güçlü, küçük işletmelerin zayıf yanı olarak görüldü.

2007 yılında büyükbaşta 3-4 sayıya sahip işletme sayısı 850 bin iken 2013 de bu sayı 500 binlere düşerken,sıfır faizli yeni kurulan birimlerin kapasitesi ile övünüldü.!! Bu mu verimlilik, bu mu oluşturmak, oluşturmak yönetmek.?

Hayvancılıkta korunan büyük işletme demek, insan-canlı hayvan, çevreye hiçe saymak, canlı hayvanı doğal besinler ile küçük çiftçilerin değil, büyük sermayenin üretilebilir alan haline getirilmesidir. Büyük sermaye de bu işe kendi sermayesi ile girmeye tenezzül etmedi. Acemi-yeni-sıfır faiz havucu ile girenler oldu ise de şimdilerde onlarında çığlıklarını işitiyoruz.

Canlı hayvan üretiminin büyük sermayesinin değil çiftçinin işidir. Çiftçiyi terk ettirici politikalar yürütülüp sermayedarlar bu işe yönelik birincil gıda üretimi endüstriyelleşir. Birincil gıda üretiminin endüstriyelleşmesi, ”canlı hayvan üretimi insan için değil endüstri için ” dönüşüme dönüştü. İşte ABD; hayvancılıkta küçük çiftçiyi bitirenler, çevre sorunu, insan beslenmesine aykırı oboziter yapıda et üretiyorlar. Et üretme sorunu tuz verimliliği ise yeni icat SUNİ ET de yakında piyasaya sürülecek.! Amaç insanın midesinin ne olursa olsun dolması,doldurulması değil. Midelerimizin endüstrinin çöplüğü değildir.

Sermayedar canlı hayvanı merada,dağda, bayırda,kırda değil ticarida üretir. Oysa canlı hayvanın yaşam-sağlık-eko sistem alanı mera,dağ,bayır,otlaklardır. Çiftçinin önünde bu seçenekler ortadan kaldırılmış ise endüstriyel yem, yem üretilen mazot fiyatları ve malzemelerin satıldığı çiğ süt fiyatları sürdürülebilir bir seviyede olmalıdır.

Hayvanımızın kökeni şu anda kötü konumda küçükbaş hayvancılığımızı kurtaracak model yeni bir ırk tercihi değil, küçükbaşı üreten çiftçilerimizin sattıkları koyunculuklardan para kazanma hizmetlerinin özellikleridir.!!

Irk seçimi hayvancılığımın sürdürülebilirliğinin ana parçalarının olması gereken onlarca alt süreçten sadece bir tanesidir.

Anadolu coğrafyasını yıl önce bu tercihini incelediniz. 1980’li yıllarda yerli büyük baş ile şimdinin iki katı, küçük başta ise üç katı canlı hayvan varlığımız var idi.

Varlığı yok olan hayvancılıktaki ırk seçiminin yeni olmaması değil, hayvancılığın politikasındaki ırksızlıktır, renksizliktir.

Mazotu, yemi ucuza alan yabancı çiftçilerle pahalı alan yerli çiftçilerin yarış ettirilme biçimi olan 2010-2013 yılları arasında yapılan ithalattır.

Ziraat Mühendisi, Veteriner Hekim gibi meslek insanlarımızın birazda hayvancılığın politikalarına eğilmelerini dilerim..

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP