Firavun da aynı yoldan geçmişti.
Ortadoğu kana bulanırken Korkunç İvan’ın ruhuna bile rahmet okuttu. Kendisine Hitler dediler. Oysa Hitler en azından milliydi. Bu ayağının altındaki dalı kesen, kin ve hırsına köle olmuş bir zavallı.
Bu mübarek topraklarda, mazlum milletlerin tek sığınabildiği bir ülke olan Türkiye’de şeytan adına büro açmak, büroya Müslüman tabelası asmak işini görür sandı.
BOP’de bir şeyler ters gitmeye başladı. Eşbaşkan illuminati, yani küresel çete adına tetikçilik yapıyor, tetikçiliğinin yanında kesesini şişirirken kişisel öfkesinin intikamını almaktan da büyük haz alıyordu.
Koca devleti aşiret gibi yönetiyor, başbakanı olduğu ülkeyi işgal ettiği düşman ülke yaklaşımıyla talan ettiriyordu. Kayıt yoktu, hukuk yoktu, arşiv yoktu. Ne de olsa görevi şeytan adına açtığı büroda tetikçilik yapmaktan ibaretti.
Devletle sorunu olanlar kuytulardan, karanlık çukurlarından çıktı. İhanetin yanında yer aldı. Alkışladılar, yaladılar, yalandan bir gündem kurdular. Tenyalar, solucanlar ekonomik değerlerin üzerine çöreklendi. Emeksiz yemeye başladı. Yerken kendine bu imkanı sunanları yaladı.
Küresel çete; 1/5’e inmiş dünya nüfusu, tek banka sistemi, şeytani din olan tek dinli(Evangelist Protestan Müslümanlık), başkenti Kudüs olan tek dünya devletine giden yolda Ortadoğu’yu tarumar ediyor. Bu sefer elindeki maşaları kullanıyor, kendi eli yanmıyor. Ülke insanlarını birbirine kırdırıyor, kardeşi kardeşe boğazlatıyor. Sapkınlaşmış, Allah’ın adını kullanarak gırtlak kesen Müslüman etiketli ruh hastası sapıkları eli kanlı katiller olarak kullanmakla kalmıyor, dünya insanlarının beynine Müslüman kimliğini acımasız katil, sapkın bir terörist olarak nakşediyor. Nakşediyor ki, Müslüman dünyaya yapacağı, yapmayı planladığı toplu imhaları vicdanlarda meşru kılsın.
“Kuru kafa ve kemikler” Evangelist tarikatının üyesi Puşt Irak’a ABD askerlerini ne diyerek göndermişti? “Şeytanlarla savaşacaksınız” diyerek göndermişti değil mi? Coniler “şeytanlar ile savaşıyoruz” diyerek her türlü zulmü, tecavüzü, işkenceyi yapmıştı.
Suriye’de ÖSO sapkınları, Libya’da Kaddafi’yi linç edenler, Mısır’da işlenen acımasız katliamlar Coni’nin cinayet ve tecavüzlerini bile unutturdu.
Küresel çete Ortadoğu’da iç savaş çıkartarak ekonomileri çökertiyor. Ülke içinde kin tohumları ekerek halkın bir arada yaşamasını imkansız kılmaya çalışıyor. Bu arada bol bol silah satıyor. İşi bittiği zaman da bütün kaynaklarına el koyup, yakıp yıktırdığı yerlerin imarını da kendi yapacaktır. Bir taşla çok kuş vurmak… Üstelik kendi canını yakmadan(!)..
Bizim İlluminati büro başkanı; bu kan ve zulmün tetikçisi, destekleyicisi, ayakçısı olarak bu günlerde çok korkuyor.
Hasta olması Küresel Çeteyi büroya yeni başkan arayışına soktu. Değiştirme nedeni bundandır. Bazılarının dediği gibi Amerika’yı da kullanan küresel çetenin oyuncu değiştirme isteğinden değildir. Oldu bitti ile karşılaşmamak için biralternatif tetikçi bulmak zorundalar. Yoksa böylesine sadık, başbakanı olduğu ülke halkının hassasiyetlerini hiçe sayacak kadar efendilerine sadık birini niye değiştirsinler ki?
Cahil adam, ağasına sırtını dayarsa en cesur, aynı zamanda en zalim adam olur. Patronun kahyası olarak ağa adına güç kullanır. Bu kadar cahil ve hırslısını şıp diye nasıl bulacaklar?
Şimdi ağlıyor. Farkında olmadan BOP’den şikayet ediyor. Oysa ağladığı olaylar BOP’nin uygulanmasından ibarettir. Eş başkanı olduğu projeye ağlıyor. Komedi. Oysa daha bu iyi günleri…
Belli ki ağaları ile anlaşırken “İngilizlerin Kurdurduğu Müslüman Kardeşler Örgütü”üzerinden anlaşmışlar. Mısır’da Müslüman Kardeşlerin oyundan alınması, anlaştığı BOP projesinde oyuncu değişikliğine gidildiğini gösteriyor. Dolayısı ile sıranın kendine geleceğini düşünen Hafız, ayağı yanık tazı gibi bağırıyor.
Oysa kendisini uyarmıştık. “Amerikan maymunlarının sonu kafestir” diye başlık atmıştık.
Kendi ülkene tuzak kurarsan, kendi ülkenin ordusunu tarumar edersen, kendi ülkeni bölmek için yabancılarla anlaşırsan, bu milletin milli ve manevi değerlerine savaş açarsan… Ahlakı çökertirsen… Kısacası millet ile arandaki köprüleri yıkarsan, gideceğin yer kalmaz. Her evi dinletsen de, her sokağa, her parka, her muhalife kamera koysan da patlamayı önleyemezsin. Baskı ve zulüm baki olsaydı, Avrupa hala derebeylik ile yönetilirdi.
Bu durumda İsviçre hesapları da bir işe yaramaz. Yarasaydı senden çok daha fazla serveti, üstüne üstlük kültürel birimi ve aristokrat kimliği ile Şah uçağıyla havada gezmek zorunda kalmazdı.
BOP bütün hızıyla sürüyor. Figüran, eş başkanı olduğu oyunda devre dışı kalma korkusuyla bas bas bağırıyor.
Irak, Suriye, Libya kana bulanırken hazdan mastürbasyon çekenler, şimdi neden iktidarsızlık krizine girdi dersiniz? Mursi yanlıları umurlarında mı? Irak kana bulanırken bütün hava alanlarını Coniye açan, katil sapkın Coniye dua eden, ÖSO’na her türlü desteği verip Suriye’yi kana bulatan, Kaddafi’yi linç edenleri besleyen, tedavi ettiren, bavulla para dağıtan zat… Ölüm karşısında hiçbir merhamet duygusunu görmediğimiz, cinayet işleyenleri bir maaş tutarı ile ödüllendiren zat, Mursi yanlılarına mı üzülecek? Bu durum eşyanın tabiatına aykırıdır.
Mursi’de kendini görüp korkuyor. Hem de ölesiye korkuyor.
Bir taraftan da Mursi’yi konu ederek milleti iç gündemden uzak tutuyor. Açılım denen kepazelik ve PKK’nın işgal ettiği şehirlerin konuşulmasını engelliyor. İşsizlik konuşulmuyor. BOP’de görev alması ve Türkiye’nin bir ada devlet gibi Ortadoğu’dan dışlanması nedeniyle Türkiye’nin bir yıllık ekonomik kaybının 40 milyar dolar olduğu konuşulmuyor. Üretmeden sıcak parayla yaşadıkları sahte ekonominin duvara tosladığı konuşulmuyor.
Yani;
Mursi bahane, karartılan gündem şahane.
Dün Mısır’ı eleştirirken diyor ki;
“Ülkemizde de bunları yapabilirler(!)…”
Belli ki korku dağları sarmış.
11 yıl sonra “darbeye zemin oluşturuyor” diyerek 35. Maddeyi neden değiştirdi sanıyorsunuz?
“Ya Amerika yeniden Orduyu kullanırsa” korkusu birden 35. Maddeyi hatırlatıverdi.
Değişiklik 10 Ocak 1961’de yürürlüğe giren TSK İç Hizmet Kanunu’nun meşhur 35’inci maddesinde yapıldı. “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır” şeklindeki 35’inci Madde, Bakanlar Kurulu’nda kabul edilen tasarıyla “TSK’nın ülkeyi yurtdışı tehditlere karşı koruyacağı” vurgusuna yer verilerek şöyle değişti:
“Silahlı Kuvvetlerin vazifesi, yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır.”
Hale bakar mısınız? Ne demek “uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır.”?Orduyu küresel ordu haline getiriyor. L Paşanın gıkı çıkmıyor. YUUUH!!.
NOT 1: Erdoğan ve uyuşturduğu zihinsel köleler, Emre Belezoğlu denilen zavallı RABITA selamı veriyor. Acaba bu işaretin anlamını biliyorlar mı?
Bu selam illuminati, yani şeytana tapanların işaretidir. Elin dört parmağı dik tutuluyor. Basparmağın tırnak kısmı avuç ortasına gelince her şeyi gören göz oluyor.
Yakışır İlluminati’nin eş başkanı ve yalakalarına(!)..
NOT 2: Annemin vefatı nedeni ile arayan, taziyelerini bildiren, sayfa ve sitelerinden duyuran dostlara teşekkür ederim.
zahide@zahideucar.com
www.zahideucar.com
News
ZAHİDE UÇAR
