Güne Düşenler

Güne Düşenler

ABONE OL
Ağustos 2, 2024 15:54
Güne Düşenler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SELMA ERDAL

Güne Düşenler

*Ülkemizde en sıradan kadının sözüne FEMİNİZM kavramını bulaştıran, ama özüne bulaştırıp, bulaştıramadığı tartışılan KADIN; 30 Temmuz 2006’den beri YOK. Aramızda değil.
Yazılarında kadınları kışkırtan, ancak ölmeden önce, 2005 yılında katıldığı bir televizyon programında, kendisinin hiç evlenmediğini sanan sunucuya; gerçekte eleştirdiği biçimde yaşadığını, baba baskısı nedeniyle erkenden evlenip, kısa bir süre sonra ayrıldığını açıklayarak…
Kadınları kışkırtan, baştan çıkartan bunca yazıları yazmasına karşın “bana göre” kadınları aldatmış olan Yazar Duygu ASENA; 30 Temmuz 2024’deki ölüm yılı nedeniyle, düşüverdi anılarıma… Ölüm Meleği’nin onu aldığı günün yıldönümü nedeniyle…
Şu ölümlü dünyadan ne kaldı ondan geriye?…
Belki herkesten başka olmak adına yazdığı ki o günlere değin kimsenin girmediği alana girerek, kimsenin yazmadıklarını yazarak, böylece ününe, ün katarak ve kuşkusuz para da kazanarak…
Belki de gerçekten de FEMİNİZM kavramı çerçevesinde, kadınlar için daha iyi bir yaşamı amaçladığı yazıları kaldı.
Bana göre ATATÜRK İLKE ve DEVRİMLERİ’nin aydınlanmasında kadının adı; 29 Ekim 1923’den beri vardı, belki Yazar Duygu ASENA’ya göre bunlar yeterli değildi.
Dolayısıyla KADININ ADI YOK idi, onun için…
Oysa bugünleri görseydi ASENA; dünlerde kalan o çok eleştirdiği ortamda bulduğu özgürlüğü bulabilecek, o kışkırtıcı yazılarını yazabilecek miydi acaba?…
İşte böyle ASENA; bugün gerçek anlamda KADININ ADI YOK. Özgürlüğü ise hiç yok çünkü Türk kadın;  Atatürk İlke ve Devrimleri’nden uzaklaştığı için özgürlüğü yok, adı da hiç olmayacak bundan böyle…
*ABD’nin Colalı içecekleri; “içeriklerinin zehirli olduğu gerekçesiyle” 2006 yılında Hindistan’da yasaklanmıştı. Gerçekteyse Cola şirketlerinin İsrail savaşını (hem gönül bağıyla, hem de parayla) desteklediğini açıklaması nedeniyle yasaklanmıştı Colalı içecekler Hindistan’da…
Şu G8 Ülkeleri için en büyük tedirginliği, tehlikeyi yaşatan kuşku götürmez bir gerçek olan Hindistan’ın bu kararı; İsrail’in savaş harcamalarında, Colalı içeceklerin satışlarındaki düşüş nedeniyle Filistinliler’e attıkları kurşun sayısında bir azalmaya neden olmuştu o günlerde…
Ben; bu güne değin, İsrail için kurşun satın almadım. Çünkü hiç Colalı içecek içmedim, “iç ayran, ol kendine hayran” diyen sağlıklı yaşama istekli birisi olarak yaşadım. İçim çok rahat; Colalı içeceklerle kendimi zehirlemediğim için, dolayısıyla da İsrail’e kurşun almadığım için…
Eyy siz Müslümanlık’ta en önde gidenler!… Colalı içeceklere para ödemeyin; başta Filistin’de yaşayanlar olmak üzere, çocukları öldürmeyin.
Cola demek; eşittir İsrail demek… İsrail demek de; eşittir Amerika demek… İşin gerçeği kukladan önce, önemli olan kuklacıyı görmek…
Dolayısıyla Gazze dostları; eşeğini dövemez, palanını döver anlayışıyla eylemde bulundukları için kopardıkları her yaygarada ne yazık ki hiç bir caydırıcı sonuca ulaşamıyorlar.
*Psikoloji’de YANSITMA YÖNTEMİ diye bir kavram var.
Kendi kusurlarımızı, başkasına atfedip, “onun yüzünden oldu” diye sorumluluktan kaçınıp, başkalarını suçlamak demek bu kavramın anlamı
İnsan dediğin aklıyla düşünen varlık; 18 yaşından başlayarak kendi tutum ve davranışlarından sorumludur diyorsa Davranış Bilimciler ve de bunu dayanak alan Hukukçular…
Bugün içinde bulunduğumuz koşulların sorumlusunu aramak için aynaya bak; kim olduğunu göreceksin!..

Kimler yapıyor böyle?… Korkma değerli yurttaş gerçekleri gör ve söyle!…

Ve…
KORKU duygusu; yaşamda sağ kalmak için, ÖFKE duygusu; hak aramak için gerekliymiş.
Hangi duygu ile yaşayacağı da kişinin kendisinin bileceği iş imiş…
KORKAK mı, yoksa ÖFKELİ mi?…
Sorun kendinize; seçiminiz hangisi ?…
Korkudan söz etmişken…
Sadri Alışık filmleri:
Hiç düşündünüz mü geçmiş yıllara göre; neden Sadri Alışık filmlerinin gösterilmediğini?…
Çünkü dudakta sigara (Redkit bile çoktan bıraktı)…
Elinde bardak; ya şarap dolu ya da rakı…
Ya sözleri?…
Ne varmış ki sözlerinde denirse;
Derim ki; Turist Ömer garibanı “Şişenin üzerine yemin eder” abi…
Ve ekler sözlerinin gerisini;
“Ne demiş James Bond ?…Şişede durduğu gibi durmaz”
Şişede durmayınca da, şişe de elinde durmaz…
RTÜK hazretleri hemencecik dumanlattırır havayı,
Rakı, şarap Sadri abimizin kafasını dumanlamadan önce…
Hey gidinin memleketi; hey !…
80’lerde kitaplardan korkuyla, kitaplar yakılır, kitaplar dumanlara karışırdı…
2000’li yıllara doğru çıktığımızdan beri yolculuğa; kafalardan önce, rakı, şarap şişeleri duman, duman…
Kitaplardan korkunuzu anladık da; arpa suyundan, üzüm suyundan korkulur mu be agam?…
*Günümüzden yıllar öncesinde… APO için TBMM’deki kürsüye URGAN atanlar… O gün kürsüde konuşanlara son yıllardır atlas yorgan örtüyorlar üstlerine…  Kuşkusuz bu ülkeye idam cezası elbette ki gelmez ama yurttaşlara bol keseden vaadler, siyasi hamaset yapmak için gereklidir böyle göz bağcılık… Seçimlerde oylar üzerinden avcılık…
Üstelik…
Ergenekoncu, Balyozcu diye; niceleri gitti Silivri’ye… Ama geri dönemediler.  Geride gözü yaşlı aileler kaldı. Onlar yitip giderken idam mı vardı?…
Tansiyonu yükselip,merdivenlerden yuvarlananlar. Kanser tedavi gör-e-meyenler.
FETOŞçu şerefsizler yüzünden nice canlar yitirildi. O günlerde idam mı vardı?…
İstemeye görsün karşıtını yok etmeyi, hani şu Fransız’ın atasözünde dediği gibi “kadife eldiven içindeki demir yumruk” sahibi… Ne kurşuna dizmek, ne de idam sehpasını devirmek; onların her biri de-mo-de… 21. yüzyılda “keşifler ve icadlar” ne yöntemler buldu anti-demokratik yönetimlere… Küçücük bir yaramazlık yap da bak; nasıl da tanışırsın en son moda bir  yöntemle…
*Sinoplu Diogenes…
Gün ışığında kent meydanında elinde kandille dolaşırmış.
Nedeni sorulduğunda ise “yalnizca dürüst bir adam aradığı ” yanıtını verirmiş.
O günlerden bugünlere yalnızca Sinop’da değil tüm Karadeniz kıyılarında arıyor olmalı ki henüz dürüst bir adamın bulunduğunun haberini vermedi

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP