Eskiden, cinsel eylemlerin doğal, fizyolojik ve psikolojik olanının dışındaki cinsel olaylara ve tercihlere, cinsel sapıklık deniyordu. Bu tür tercihler, halk arasında zaman zaman sapıklık diye nitelendiriliyor. Sapıklık deyimi, her türlü olumsuzluk, kötülük ve neredeyse katiller için bile kullanılmaktadır.
Sözcüğün kendisi itici ve ürkütücüdür. Oysa her insan içinde, ileride açıklayacağımız gibi normal yörüngesinden sapmış ama, kişinin cinselliğine, fazla zararı olmayan az ya da çok, cinselliği bir parça renklendiren duygular taşıyabilir. Peki bunları nasıl değerlendireceğiz?
Yaşama ve soyların sürmesi, insanoğlunun ve de tüm canlıların iki temel içgüdüsüdür. Bu içgüdülerimiz, yaşamımızın öteki dinamiklerini ve enerjilerini de harekete geçirir, onları yönlendirir. Bu öylesine güçlü bir enerji dinamosudur ki, hiçbir canlı bundan kendini soyutlayamaz. Öteki canlılara uygulanan kuralların çoğu, insan için de geçerlidir. İnsan toplumsal bir örgütlenme içinde, akıl üstünlüğü olan, biyolojik bir varlıktır. Bu tanımlamama göre, biyolojik varlık olarak,doğanın, öteki canlılar için koyduğu kurallar, insan için de aynen geçerlidir. Canlılar, kendilerine yararlı dış uyarımlara yönelirler, zararlı uyarımlardan kaçarlar. Çoğalmaları için de, yaşamlarını bile tehlikeye atacak kadar bu eylemi gerçekleştirirler. İnsanda da durum değişmez. Ancak sosyal bir örgütlenme içinde, yani toplumsal yaşam süren insanoğlunda, biyolojinin kuralları, sosyal yapının, inancın, iklimin, eğitimin, törenin, üretimin ve daha pek çok şeyin etkileriyle biçim kazanır. Bu durum, konuttan yemeğe, giyimden üretime ve tüketime kadar, her şeyi etkileyen yaşam biçimleri de, toplumdan topluma değişir. Üçüncü faktör, akıl üstünlüğü, yani psikolojik yapımız ise herkese göre özel bir ayrıcalık taşır. Ama temel öğeler değişmez. Biz insanlar cinselliğimizi, biyolojik güdülerimizin ivmesinde, sosyal yapının şemsiyesi altında,ama psikolojinin derinliklerinde ve renklerinde değerlendirip yaşarız. Karşımıza çıkan ayrıcalıkları da, bu ölçüler içinde değerlendirmemiz gerekir.
Çoğalma amacından sapmış, bu amacı engelleyen davranışlara yönelmiş, cinsel doyumlarını kendi cinsinde aramayan, iki tarafın da istemesiyle ergin ve yasal yönden sakıncaları olmayan birleşmeleri nasıl değerlendireceğiz?
Şimdi konularımızı kısa kısa anlatarak, insan denilen varlığın bu konuda nerelere vardığı ve nelere başvurabileceğini de görmüş olacağız.
Sadizm ve Mazohizm
Neredeyse tüm cinsel eylemlerin içinde, az çok yer alan bir davranış ve eğilim biçimi olan sadizm ve mazohizmdir. Sadizm acı vermekten hoşlanma demektir . Sadizmi yapan kişiye de sadist denir.
Sadizm öylesine yaygın ve biraz önce değindiğimiz gibi, cinselliğin içine öylesine girmiştir ki , bunun sınırının nerede başlayıp nerede bittiğini belirlemeye çalışalım.
Cinsel güdülerin içinde, biraz can yakma ya da şiddet öğesi, öteki canlılarda olduğu gibi, insanlarda da vardır. Sevişirken eşini sıkmak, öperken ısırmak, birleşme sırasında, eşinin “canım yanıyor” demesinden zevklenerek, sanki gücünü kanıtlamak ister gibi, erkeğin daha da zorlamaları, aşk oyunları içinde kabul edilebilir. Buna olabilir dememiz için eşin de bir ölçüde bunları istemesi ve bu az ölçüde can yakıcı eylemlerden hoşlanması gerekir. Eşlerden birinin, özellikle kadının da, canının az bir ölçüde yanması, ezilip sıkılmasını istemesi de mazohizmin, yani acıdan hoşlanmanın kapsamına girer. Genel olarak sadizm erkeklerde, mazohizm de kadınlarda daha çok görülür demiştik. Kuşkusuz bunun tersi, sadist kadın, mazohist erkekler de vardır.
Bilinçaltı gizli kalmış mazohizme örnek gösterilen bazı kadınlar vardır ki, bunlar bile bile erkeğinin sinirlerini bozmak, dayak yiyeceğini, acı çekeceğini bildiği halde, erkeğin üzerine giderek, acıya çanak tutması olayı da, çoğu erkeğin sebebini çözemediği, gizli mazohizmle açıklanabilir. Sonunda dayağı yiyerek ya da acıyla motive olarak, olayı cinsel birleşme ile noktalamak da, bilinen davranış türleridir.
Tersi de olmaktadır. Eşini her fırsatta sözle, hakaretlerle ya da küçük düşürerek, alay ederek, ona acı vermekten adeta bilinçaltı zevk alan erkekler de, az değildir. Her fırsatta kadının canını acıtmayı ihmal etmeyen, karısının gözyaşlarını ve ezikliğini, sinsi bir zevklenmeyle seyreden erkekleri de biliriz. Bu erkekler de, yatağa girdiklerinde, hiçbir şey olmamış gibi eşleriyle birleşirler. Ancak eşini kıyasıya yaralayan, üzerinde sigarasını söndüren, kan akıtan, kadının kemiklerini kıran erkekler ise tam sadisttirler. Sadizm daha çok psikopat dediğimiz kişilerde gelişir. Bu gibileri alkolle, kumara uyuşturucuya da düşkün olabilirler. Bunlar genellikle disipline gelemeyen, sorumsuz insanlardır. Bu tür kişilerden, az da olsa kimileri, cinsel duygularının çılgınca ivmesiyle, çocukların ırzlarına geçerken, onları öldürebilecek kadar acımasız bir ruh yapısıyla donanımlıdırlar ki, bu insanlar da dejenere psikopatlardır.
Pedofili
Biraz önce sözü geçtiği için, hemen sizlere pedofiliden, yani ergenliğe erişmemiş, küçük çocukları baştan çıkarma, onlarla sevişme ve cinsel birleşme yapma olaylarından söz edeceğim. Bu eğilim ve eylemler, çeşitli kılıklarda karşımıza çıkar. Kimi ülkelerde ya da yörelerde genç erkekler, gözü dönmüş psikopatlar, kadın bulamamaktan ya da aşağılık komplekslerinden dolayı, küçük çocukları kendilerine hedef seçerler. Kimi büyükler de, çocukları sevip okşarken fırsatını bulunca, okşama sınırlarını zorlayarak, bu tür zevklerini tatmine çalışırlar. Cinsel organlarını tutturanlar, çocukların mahrem yerlerine dokunanlar, öpenler da örtülü pedofilinin kapsamına girer.
Ensest
Ensest dediğimiz akraba arası ilişkiler de az değildir. Bu tür eğilimleri olan, evdeki her birey, bir öteki için, potansiyel tehlike oluşturur. Kardeşler, yeğenler, babalar, amcalar, dayılar ve dedeler arasından çıkabilir. Bu büyükler, küçükler üzerinde kimi masum görülen denemelere başvurabilirler. Abla, teyze gibi kadınların kızların da küçük erkek çocukları, kendi zevkleri doğrultusunda kullandıkları da bilinmektedir.
Küçük çocuklar üzerinde kalıcı izler bırakabilecek olan bu olaylar, bir sınır içinde kalır ve uzun süre yinelenmezse, bunun çocuk üzerindeki izi kolayca silinir, unutulur gider.
Ensestin kapsamına salt çocuk-büyük ilişkisi girmez. Ergin insanlar arasında da oldukça yaşanan ama, başkalarına kolay yansımayan cinsel sapmalardır bunlar. Aslında iki ergin arasında gerçekleşiyor ve de bunu kimse bilmiyorsa, ortaya çıkmaz.
Dünyada en az görülen ensest olgusu, anne ile oğul arasında olanıdır. Bunların çoğunda da, özellikle oğul, şizofrendir. Bu ilişki gene tüm dünya ülkelerinde, kamu vicdanına göre nefretle kınanır ve yasaklanmıştır. Ancak baba kız arasında oranı biraz daha fazladır. Özellikle alkolik, psikopat karakterli babaların kızlarına bu tür yaklaşımları da, aşağılayıcı bir davranış, bir sapmadır.
Seyirciler (Voyenizm)
Seyirciler çoğu kez cinsel yönden doyumsuz ya da kendilerine güvensiz insanlar arasında görülür. Gençlik yıllarında olabildiği gibi, ileri yaşlarda da olabilir.
Başkalarının cinsel birleşmesini seyretmek, seyredenlerin hoşuna gidebilir. Ancak bu tür eğilimler, başkalarının özgürlük ve insan haklarına tecavüzdür.
Teşhirciler
Teşhirciler tıpsal deyimle eksibistyonistler, daha farklıdır. Bunlar olmadık yerlerde ve ortamlarda, cinsel organlarını başkalarına, özellikle genç kızlara, yetişmekte olan çocuklara ya da sokakta kalabalıkta her fırsatta ve her yerde pardösüsünü, paltosunu, ceketini açarak, cinsel organlarını gösterirler. Ve de bu heyecanı duyarak tahrik olurlar, penisleri ereksiyon durumuna gelebilir. Bu gibilerinin çoğu, cinsel yönden ya empotan, yani güçsüz ya da sadist psikopat kişilerdir. Kadınların korku ve heyecanı onlara cinsel zevk verir. Sonra bunu düşünerek tahrik olup mastürbasyon yapmaları da bilinen gerçeklerdir.
Normal insanlarda tahrik amacıyla seyretmeden zevk alma duygusu vardır. ***** filmler bunun bir örneğidir. Kendi erkekliğini bir gurur gibi sayarak bir biçimde belirginleştiren, ya da kendi güzelliğine düşkün kimi kadınların, güzel olan yanlarını biraz ölçüyü aşarak, gösterme eğilimleri de, masum teşhirciliğin kapsamına girer.
Bir başka sapma da sokakta telefonda, karşı cinsten birine açık saçık konuşarak, laf atarak, bundan zevk almadır.Telefonla olanlara telefon sapıkları deniliyor. Bu gibilerinin coğu cinsel yönden empotan olarak değerlendirilir. Bunlar genellikle mastürbatör olup, kadın karşısındaki, başarısızlıklarını böyle sözlü saldırganlık, yani sözle, bir tür ırza geçme gibi, tatmin etmeye çalışırlar. Bunların kimileri de, bilinçaltı ya da açık eşcinsel eğilimli insanlardır. Bunlar arasında, kalabalıkta otobüste ve benzer yerlerde karsı cinse sürtünerek heycanlananlara halk arasında fort’çular deniliyor.
Eşcinsellik
Eşcinsellik konusunu “Erkekte-Kadında Eşcinsellik” sayfamızda sunduk. Açıkladığım bu önemli konuya burada kısaca değinip geçeceğim. Kadının kadınla, erkeğin erkekle cinsel amaçlı birliktelikleri ve birleşmeleri, eşcinselliğin tanımına girer. Aktif ya da pasif iki kişiden oluşan eylemde, erkekte pasif yani edilgen olanlar, eşcinsel diye nitelenir de, aktif olanlar biraz gözardı edilir. Sayısal oranı toplumdan topluma değişir. Çağdaş toplumlarda halk, çağdaş bilim, buna sapıklık demiyor, cinsel tercih diye nitelendiriyor.
Zoofili
Hayvanlarla cinsel birleşme demektir. Kırsal kesim gencinin, karşı cinsle cinsel tatmin yolları oldukça kapalıdır. Genelev olanaklarından yoksundurlar, ilginçtir ki, kırsal kesimde mastürbasyon alışkısı da fazla yaygın değildir. Gözden uzak kırlıklarda, ormanda, tarlada ve su kıyılarında her genç gibi, onun da kanı kaynar. O da, köy yaşamına göre fazla yadırganmayan bir yolu dener. Bu da hayvanlarla cinsel birleşmedir.
Daha çok eşekler kullanılır. Bu nedenle eşeklere kimi yörelerde “Nallı Fatma” denir. Dahası gene kimi yörelerde, ergenliğe erişmiş delikanlının babasına, öteki babalar “komşu senin çocuk büyümüş artık ona bir eşek alma zamanı geldi” diye takılırlar. Gençler arasında da, eşeklerle cinsel birleşme yaparlarsa, penislerinin büyük olacağı inancı yaygındır.
Bunlar yaşamın istenmeyen ama, çaresizlikten başvurulan yollarıdır. Bu da ahlak adına yapılıyor. Oysa dünyada hiçbir canlı türü, kendi türünün dışında bir canlıyla birleşmeye yeltenmez. Böyle bir olaya insanlar tanık olsalar, yani tavuğu kovalayan kedi yakaladığında, onunla cinsel birleşmeye yeltense, koyunu kovalayan köpek aynı şeyi yapsa, sahiplerinin yapacağı şey, bu hayvanları öldürmektir. Bizler ise, kendi yavrularımızı, öz varlıklarımızı, toplumun cinsel ahlakını korumak için, onları bu tür davranışlara iteriz.
Masturbasyon
Masturbasyon bir sapma mıdır? Eğer delikanlı kadın bulamamaktan, yokluktan, parasızlıktan cinsel bir obje bulamıyorsa ve coşkuları da onu zorluyorsa, elbette masturbasyon yapacaktır. Bizler hekim olarak bunu yasaklamıyoruz. Bu konuyu; “Kızlarda – Erkeklerde Masturbasyon” konulu sayfamızda ayrıntıları ve teknikleriyle anlattık. Ancak kadın varken erkek cinsel birleşme yerine masturbasyonu tercih ediyorsa, bunu da normal saymayız.
Grup Seksi
Batı toplumlarında yaygın olan, bizim toplumumuzda da potansiyel istek ve özlemi duyulan grup seksinden de söz edelim. Batı toplumlarında gazete, dergilere ilanlar vererek birbirlerini bulup yaptıkları grup seksinden mutlu olanalr az değildir. Eşler anlaştıkları için, yasal yönden de bir yaptırım söz konusu olmadığından, bu olay çiftlerin keyfine kalmış bir iş oluyor. Bizim toplumumuzun ahlak anlayışı ve kültürü bu tür ilişkileri hoş karşılamıyor.
Peki insanlar neden bu yola başvuruyor. Evinde monotonlaşmış ve karısına karşı empotan olan ya da zevk çizgisi düşmüş erkek ya da kadınlar, grup sekslerine katıldıklarında, neden mutlu oluyorlar? Bunun nedeni, bilinçaltı duygularda yatıyor. Örneğin kişilerin teşhircilik, seyircilik, bastırılmış eşcinsel eğilimleri varsa, bunlar aracılığıyla tahrik olarak, cinsel doyuma ulaşıyorlar. Ayrıca eş değiştirerek de, bir başka heyecanı yaşayabiliyorlar. İnsanlar eğilimlerin farkında olmadan, bu tür cinsel birleşmeden mutluluğu yakalamaya çalışıyorlar. Nitekim bu konuda, faşigler, karnavallar da, toplumsal hoşgörünün bir tür emniyet sübapları gibi rol oynuyorlar. İnsanlar bu yoldan cinsel bastırılmış duygularına ivme kazandırıyorlar.