OSMANLI TOPLUMUNDA SOSYAL HAREKETLİLİK
Osmanlı toplumunda sosyal hareketlilik iki şekilde yaşanmıştır:
1- YATAY HAREKETLİLİK
Bir toplumun ülke coğrafyası üzerinde, köyden şehre veya bir bölgeden başka bir bölgeye gidip gelmesi ya da oraya göçerek yerleşmesine toplumun yatay hareketliliği denir.
Bu hareketlerin bir kısmı kendiliğinden gerçekleşmiş, bir kısmı da devletin imar ve iskân politikası sonunda meydana gelmiştir.
a) Kuruluş ve yükselme dönemlerinde yatay hareketlilik:
Bu dönemlerde yatay hareketlilik fethedilen yerlere doğru yerleşme şeklinde görülür. Osmanlı Devleti bu dönemde
Balkanlar’daki Türk nüfusunu artırmak için yatay hareketliliği teşvik edici uygulamalar yapmıştır.
Bu teşvik uygulamaları şunlardır:
Bataklık ya da ıssız yerlere vakıflar kurmak yoluyla buraların ekonomik hayatını canlandırmış, insanların buraya yerleşmesini özendirmiştir.
Fethedilen yerlere yerleşeceklere bir takım vergi kolaylıkları sağlanmıştır.
b) Osmanlı Devletinde Duraklama Devri sonrası Yatay Hareketlilik:
Bu dönemlerde kaybedilen yerlerdeki Türk ve Müslüman halk iç kesimlere göç etmek zorunda kalmıştır.
Nüfus artışı, ekonomik güçlükler ve eşkıyalık hareketleri gibi nedenlerle kırsal kesimdeki halk büyük kentlere göç etmiştir
2- DİKEY HAREKETLİLİK
Bir sınıftan başka bir sınıfa geçmek veya bulunduğu sınıf içinde daha yüksek mevkilere gelmeye “Dikey hareketlilik” denir. Ortaçağ Avrupa’sının sınıflı toplumlarında ve Hindistan’daki “Kast” teşkilatının katı sınıfsal yapısında dikey hareketlilik yoktur. Çünkü buralardaki sınıflar kan bağına dayanmaktadır. Örneğin; baron, dük, kont, Lord olabilmenin şartı bu kimselerin soyundan gelmektir.
Osmanlı Devletinde “kan bağına” dayanan sınıfsal bir yapı olmadığından dikey hareketlilik yoğun bir şekilde görülür. Reaya statüsünden askeri statüsüne geçmenin, ya da bulunduğu mevkide daha üst kademelere yükselmenin üç temel şartı vardı:
Müslüman olmak
Devlet görevini en iyi şekilde yapmak
Padişaha tam bağlı olmak
Yönetenler sınıfına geçebilmek veya mesleğinde yükselebilmek, ancak eğitim-öğretim yoluyla mümkündü. Savaşlarda başarı göstererek tımar sahibi olmak, kalemiye sınıfına dâhil bir büroya kâtip olarak girmekte yönetenler sınıfına geçmenin yollarındandı.
Reaya içindeki Müslüman olmayanların devşirme yoluyla Müslümanlaştığını ve kapıkulu sistemi içinde eğitimlerini tamamlayarak devletin önemli kadrolarında görev aldıklarını görüyoruz. Mesela 1453–1566 yılları arasında görev yapan 24 veziri azamın 20’si devşirmedir.