Caligula

Caligula

ABONE OL
Ağustos 22, 2023 06:59
Caligula
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CALİGULA

Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus (d. 31 Ağustos 12 – ö. 24 Ocak 41), daha çok Caligula takma adı ile bilinen, 37 – 41 yılları arasında görev yapmış, Julio-Claudian Hanedanı mensubu ve Roma İmparatorluğunun üçüncü imparatoru.

Aşırı savurganlığı, tuhaflığı, ahlaksızlığı ve acımasızlığıyla tanınır, despotluğuyla hatırlanır. Kendi muhafızlarının birkaçı tarafından 41 yılında öldürüldü. Romalı tarihçi Suetonius, Caesar’ın Hayatı adlı eserinde döneminin en ünlü olaylarını anlatır.

Günümüze ulaşan kaynaklar, Caligula’nın zalimliği ve var olduğu iddia edilen deliliği üzerine anlatılan anekdotlara odaklanmaya meyillidirler. Bu kaynaklar, özellikle Suetonius, ne kadar kapsamlı olurlarsa olsunlar sansasyonel ve ön yargılı oluşları nedeniyle modern araştırmacılar arasında bir tartışma konusudur. Sık sık bu dönemin en tarafsız tarihçisi olarak gösterilen Tacitus’un Caligula’nın saltanatı hakkında yazdıkları maalesef kaybolmuştur.

AİLESİ

Caligula, 31 Ağustos 12’de, Roma’nın sayfiye yerlerinden Antium’da “Gaius Julius Caesar Germanicus” olarak doğdu. İmparator Augustus’un evlatlık torunu Germanicus ve torunu Yaşlı Agrippina’nın doğumdan sonra hayatta kalan altı çocuğundan üçüncüsüdür. Germanicus, Nero Claudius Drusus ve Küçük Antonia’nın oğlu, Agrippina ise Marcus Vipsanius Agrippa ve Yaşlı Julia’nın kızıdır. Gaius’un erkek kardeşleri Nero ve Drusus’la genç yaşta ölen Tiberius ve Gaius Julius, kız kardeşleri ise Julia Livilla, Drusilla ve Genç Agrippina’dır. Gaius aynı zamanda geleceğin imparatorlarından Claudius’un yeğenidir.

Gaius’un babası Germanicus, Tiberius Claudius Nero ve Augustus’un üçüncü karısı Livia’nın torunu ve ayrıca Augustus’un kendisinin de evlatlık torunudur. Germanicus, Julio-Claudian ailesinin en göze çarpan üyelerinden ve Roma İmparatorluğu’nun en çok saygı duyulan ve sevilmiş olan generallerinden birinin oğludur. Agrippina, Augustus ve Scribonia’nın torunudur ve mükemmel Roma kadını modeli olarak tasvir edilir.

GENÇLİĞİ

Sadece iki ya da üç çocuktan biri olarak Gaius, ailesinin Germanya’nın kuzeyindeki askeri harekatlarına eşlik etti ve babasının ordusunun maskotu haline geldi.[1] Askerler, annesi Agrippina tarafından minyatür askeri üniforma ve sandalet giydirilip silah kuşatılan küçük Gaius’u görmekten çok keyif alıyorlardı. Kendisine verilmiş olan Latince ‘Caligula’ takma adının anlamı “Küçük (asker) sandaleti” idi ve üniformasının bir parçası olarak giydiği küçük asker sandaletinden gelmekteydi.[2]

 

Tahtın varisinin kim olacağı sorusu Augustus henüz hayatta iken aile içindeki entrika suçlamaları arasından birkaç defa ortaya atıldı. Caligula’nın babası Germanicus, Augustus’un öldüğü zamanda Princeps görevini yürütmek için çok genç olmasına rağmen birçok insan, Augustus’un varis olarak onu seçeceğine inanıyordu. Sonuç olarak Augustus, Germanicus’u evlatlık edinmesi şartıyla Tiberius’u seçti. Germanya’daki başarılı bir harekat ve Roma’daki geçit töreninin ardından Germanicus Roma politik yaşa mından uzaklaştırılmak için doğuya gönderildi ve orada Tiberius’un ajanları tarafından zehirlendiği iddiaları arasında 10 Kasım 19 tarihinde öldü. Annesi ve Tiberius arasındaki ilişkiler katil ve komplo suçlaması arasında hızla kötüleşti.

Genç Caligula, önce 27 yılında belki de bir rehine olarak annesinin büyükannesi ve Tiberius’un annesi Livia’nın yanına gönderildi. Livia’nın Tiberius’la birlikte devrilmesi ve ardından iki yıl sonra ölmesi üzerine Caligula, Julian akrabalarının yanına döndü ve büyükannesi Antonia’ya iade edildi.[3] Bu süre zarfında Caligula dış dünya ile biraz bağlantı kurabildi; yegane arkadaşları kız kardeşleri Genç Agrippina , Drusilla ve Julia Livilla’ydı. Daha sonra Caligula hakkında, imparatorun kız kardeşleriyle özellikle de Drusilla ile ensest ilişkisi olduğu dedikoduları çıktı. Suetonius, bu iddialar hakkında çok özel şeyler yazmıştır.[4]

31 yılında, Caligula Capri’de tekrar Tiberius’un ölümüne ve 37 yılında tahta çıkışına kadar onun kişisel gözetimine verildi.[3] Bu süre zarfında Caligula zaten Tiberius’un gözdesiydi. Suetonius, Tiberius’un yönettiği insanlar ve Roma’da onu dizginleyen (Augustus, Livia, kardeşi Drusus, ve en iyi arkadaşı Nerva) olmadan kendini, arzuladığı tüm cinsel sapkınlık düşkünlüğünü yaşamakta özgür hissettiği Capri’de, yaşadığı aşırı cinsel sapkınlıklarını aktarır.[5] Bunların gerçekten olup olmadığını söylemek zordur. Pek sevilmeyen imparatorlar olan Tiberius ve Caligula gibiler hakkında yazılanların hepsi gerçek olmayabilir ve antik metinler de dedikodu sık rastlanılan bir durumdur.

Bu sıralarda, Tiberius’un Praetorian Prefect’i Sejanus, Roma’da çok güçlüydü ve İmparatorun yönetimine ve onun olası varislerine karşı kendi müttefiklerini oluşturmaya başlamış ve Julian çizgisindeki destekçilere dalkavukluğa girişmekteydi.[6] Tiberius’un ilerlemiş yaşında gittikçe artan bir paranoya’nın işareti olarak vatana ihanet duruşmaları sık sık olan bir durumdu ve gittikçe artan biçimde bir keresinde hayatını kurtarmış olan arkadaşı Sejanus’a daha fazla güvenmeye başladı.[7] Sejanus bu duruşmaları, konumunu güçlendirmek ve olası bir muhalefeti ortadan kaldırmak için kullandı.

Küçüklüğünden beri Caligula, çok dikkatli yürümeyi öğrenmişti. Tacitus ve Suetonius’un her ikisine göre de, zeka olarak tüm kardeşlerinden daha üstün, mükemmel doğal bir aktördü ve diğer aile fertleri yapamadığı zamanlarda tehlikeyi fark edebiliyordu.[8] Diğer birçok taht adayı ortadan kaldırıldığı halde Caligula hayatta kaldı. Küçük bir ada olan Pandataria’ya sürgüne gönderilen annesi Agrippina, yemek yemeyi reddederek öldü. İki büyük kardeşi Nero ve Drusus da öldüler; Nero, Ponza adasına sürgüne gönderilirken, Drusus’un bedeni bir zindanda ağzında -görünüşe göre açlık krampını bastırmak isterken- yediği şilte parçaları dolu olarak bulundu.[9][10]

Suetonius, Caligula’nın Tiberius’a karşı olan kölelere özgü doğasından ve ölü annesi ve kardeşlerine karşı olan ilgisiz tavrından bahseder. Kendi hikâyesinde, Caligula’nın yıllar sonra bahsettiğine göre, bu kölelik davranışı hayatta kalmak için bir taktikti ve birden fazla olayda çok sinirlendiği için neredeyse Tiberius’u öldürecekti.[11] Caligula’nın bir şahidine göre: “Asla bu kadar iyi bir uşak ya da bu kadar kötü bir efendi olmamıştı.!”[8] Caligula, keyifsiz Tiberius’un yerine birçok görevi yaparak yönetim konusundaki özel yeteneğini ispat etti ve onun daha fazla ilgisini çekti. Gece, Caligula güçlü bir sadizm’i işaret eder biçimde, kölelere yapılan işkencelere katılıyor ve coşkuyla kanlı gladyatör oyunları seyrediyordu.[12] 33 yılında, Tiberius Caligula’ya tahta çıkışına kadar üzerine alacağı tek kamu görevi olan onursal quaestor’luk pozisyonunu verdi.

İMPARATORLUĞU

Erken dönemi

Tiberius 16 Mart 37’de öldüğünde mülkünü ve yönetimsel unvanların müşterek varis olarak görev yapan Caligula ve kendi torunu Tiberius Gemellus’a bıraktı. Tacitus’un yazdığına göre Praetorian Muhafızların başkanı Naevius Sutorius Macro, Roma halkının daha çok sevdiği Caligula’nın taht’a çıkışını hızlandırmak için Tiberius’u bir yastıkla boğmuştu.[14] Suetonius, Caligula’nın onu intihar etmeye sürüklediğinden şüphelenir.[11] Macro tarafından desteklenen Caligula, Tiberius’un Tiberius Gemellus hakkındaki isteklerinin deliliği nedeniyle hükümsüz ve geçersiz olduğunu ilan etti ancak diğer isteklerini yerine getirdi.[15]

Caligula, Senato tarafından tevdi edilen yönetim erkini kabul etti ve 28 Mart’ta kalabalığın “bebeğimiz” ve “yıldızımız” selamlamaları arasında Roma’ya girdi.[16] Caligula, “Güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar,Bütün dünya” tarafından takdir edilen ilk imparator olarak tasvir edilir.[17] Yine Suetonius’un anlattığına göre saltanatının ilk üç ayında yüz altmış binden fazla hayvan kurban edildi.[18] Philo, Caligula’nın ilk yedi aylık yönetimini tamamen mutluluk dolu olarak tasvir eder.[19]

İlk zamanlarında, politik bir doğası olmasına rağmen cömert ruhluydu. Praetorian muhafızlara fazladan ödeme yaptı, Tiberius’un vatana ihanet belgelerini yok etti ve vatana ihanet kovuşturmalarının geçmişte kaldığını ilan etti, sürgüne gönderilenleri geri çağırdı ve İmparatorluk vergi sisteminden zarar görenlere yardım etti. Cinsel suç işleyen suçluları imparatorluktan uzaklaştırdı. Aynı zamanda gladyatör dövüşleri gibi şeyler için oldukça savurgan olduğu bilinir. Bu davranışları başlangıçta ona halkın gözünde oldukça ün kazandırdı. Bunlardan başka, halk için serbest seçimleri yeniden canlandırdı ve selefi Tiberius zamanında kapatılan Roma İmparatorluk yıllıklarını yeniden açtırdı.[20]

Caligula, birçok insan tarafından çok sevilmiş olan general Germanicus’un oğlu olması nedeniyle oldukça fazla sevgiye mazhar oldu.[21] Ancak aynı zamanda o Tiberius değildi.[22] Bundan başka Caligula, Tiberius’dan farklı olarak Augustus’la doğrudan kan bağına sahipti ve bu sebeple Julius Caesar ile bağlantısı vardı. Aynı zamanda Marcus Antonius’un oğlunun torunuydu.

İmparator olduktan sonra, Caligula görülmeye değer hüner sergiledi.[23] Baiae ile komşu liman Puteoli arasında yaklaşık iki mil (2956 m.) boyunca uzanan ve gemilerin yan yana dizilerek duba gibi kullanıldığı portatif bir Köprü kurulması emri verdi. Söylendiğine göre bu köprü Pers Kralı Xerxes’in Çanakkale Boğazı’nı geçtiği köprüye rakipti. Ardından, Büyük İskender’in göğüslüğünü (zırhını) taşıdığı halde en sevdiği atı Incitatus’un üzerinde köprüyü geçti. Bu hareketine muhalefet, Tiberius’un falcısı Mendesli Thrasyllus’un ; “Baiae körfezini geçerken ata bindikten sonra imparator olmak için hiç şansı kalmadı” şeklindeki kehaneti ile geldi.

Rahatsızlığı

Saltanatına uğurlu bir başlangıç yapan Caligula, 37 yılının Ekimin de ciddi biçimde hastalandı. Cassius Dio bir hastalık geçirdiğinden bahsetse de,[24] Bu hastalığı tanımlayan tek tarihçi olan Philo[25] İmparator olduktan sonra Caligula’nın oldukça sık banyo yapması, çok içmesi ve cinsel ilişkiye girmesi nedeniyle virüs kaptığını iddia eder. Söylendiğine göre bütün imparatorluk çok üzülmüş ve Caligula’nın ıstırabına ortak olmuştu. Caligula bu hastalık tarafından tamamen esir alınmıştı ancak Philo bunun onun saltanatının dönüm noktası olduğuna dikkat çeker.

Bazı modern tarihçilerin var sayımlarına göre bu fiziksel rahatsızlık daha sonraları akıl hastalığına yol açmıştı. Tarihçi Howard Hayes Scullard, Caligula “[Hastalığından] bir şehvet canavarı ve şeytani bir zalim olarak çıktı.” diye bahseder.[26]

Caligula’daki değişikliklerin ne zaman ortaya çıktığı konusunda tartışma vardır. Michael Grant (On iki Sezar, 1975) ve Donna W. Hurley’de ( Suetonius üzerine tarihsel ve tarih yazınsal bir yorum’ ” C. Caligula’nın hayatı”, 1993) dahil birçok yazar, Caligula ve senato arasındaki gerçek kırılmanın ve bundan sonraki aşırı davranışlarının 39 yılına kadar ortaya çıkmadığını ifade ederler. Genç Sezar ve senato arasındaki sürtüşmenin kesin nedeninin belirsizliğine rağmen, bazı kaynakların işaret ettiğine göre, İmparator bir geçit töreni istemiş ancak bu istek senato tarafından reddedilmişti. Kesin olan şeyse Caligula 39 yılında Konsülleri senatoya danışmadan görevden uzaklaştırmış ya da yeniden yerleştirmiş ve birkaç senatörü arabasının yanında resmi kıyafetleriyle koşmaya zorlayarak halkın önünde küçük düşürmüş olmasıdır. Bu nokta da hayatının akışı, Romalılarca “bebeğimiz” ve “yıldızımız” diye selamlanan genç bir adamdan despot bir tirana doğru dikkat çekici biçimde değişir.

Politik Başarılar

Roma aureus üzerinde Caligula tasviri, 40 civarı, Arka yüzde Germanicus’la birlikte gösterilmiştir.

Günümüze kadar ulaşan kaynaklar Caligula’nın kısa saltanatında elde ettiği birkaç politik başarıdan bahseder. Saltanatı sırasında , imparatorluğa katılan Moritanya, iki eyalet olarak tekrar yapılandırıldı. Hirodes Antipa, Yahudiye valisi olarak atandı. Alexandria ve diğer doğu eyaletlerinde Yahudiler ve Yunanlar arasında çıkan birkaç karışıklık bastırıldı. Caligula, Rhegium ve Sicilya limanları iyileştirildi ve Mısır ‘dan yapılan tahıl ithalatı arttırıldı. Kamu işleri tamamlandı, tapınaklar inşa edildi ve duvarlar tamir edildi. Caligula aynı zamanda gönülsüzce olsa da çok ikna edici iyi bir hatip ve genellikle Roma halkının gözünde popüler biri olarak tasvir edilmiştir.

Yine aynı kaynaklar onun bazı politik aptallıklarından bahseder. Bunlar özellikle öne çıkartılmış, kuzey cephesindeki askeri etkinliklerde, din ve vergi politikalarındaki deliliğinin ve zorbalığının delili olarak kullanılmıştır. Kuzey seferiyle, zafer töreninde Germen savaşçı kıyafetleri giydirilmiş Galyalılarla alay edilmiş ve Roma birlikleri, tanrı Neptün’e karşı kazandığı zaferin ardından “denizin ganimetleri” olarak deniz kabuğu toplamaya gönderilmiştir. Deli adamın bu eylemini açıklamak için ortaya atılan birçok teori ve iddiadan akla en uygun olanına göre Caligula, daha önce Jül Sezar’ın terk etmek zorunda kaldığı Britanya’yı işgal edip kazanmak istiyordu. Görünüşe göre birliklerinin aklındaki sefer farklıydı ve ordu İngiliz Kanalı kıyılarına vardığı zaman birlikler daha fazla ilerlemeyi reddetti, bu yüzden Caligula, gemilere binmeyi reddeden askerlerine seferin ganimeti olarak deniz kabukları toplamayı emretti. Bir kez daha, her nasılsa, kaynaklardaki eksiklikten dolayı, tam olarak ne olduğu ve bunun neden Caligula dönemindeki birincil kaynaklar arasında bir tartışma konusu olduğu bilinmez.

Caligula’nın dinle ilgili politikalardaki uygulamaları öncüllerinden sert biçimde ayrılır. Augustus zamanında, özellikle İmparatorluğun batısında, Tanrılaştırılmış imparator kültü oluşturularak, teşvik edildi ve genellikle yeni kurulan bir Roma kolonisinde oluşturulan ilk yapılanma oldu. Bu kült, onun “nomen”ini merkez alan bir yapıda olmasına rağmen Augustus’un birçok fırsatta belirttiği gibi, kendisi değil, kişisel ruhu ve atalarının ve ailesinin ortak ruhu “klanlar” kutsaldı. Augustus’tan sonra, Tiberius’un kültle biraz ilgilendiği görülür ve anlaşıldığı kadarıyla kültün yayılması ve genişlemesi merkezi organizasyon yapılanmasından ziyade yerel derecede, taşralı yöneticilerin zorlamalarıyla olmuştur. Caligula bu kültü hayal edilemeyecek bir noktaya taşımıştır. Roma Forumundaki Castor ve Pollux Tapınağı doğrudan Palatina’daki İmparatorluk konutuyla bağlantılıydı ve Caligula’nın kendisine adanmıştı [27][28]; Burada fırsat buldukça giyinir ve kendisini bir tanrı gibi takdim eder ardından dalkavukça yöntemlerle huzurunda bulunanların kendisini benimseyerek onaylamalarını talep ederdi. Tanrılaştırılmış İmparator Kültünün doğası, imparatorun çevresindeki ruhun onore edilmesinden doğrudan Caligula’nın kendisine tapınılmasına doğru değişti. Bunu gibi, Caligula’nın politikaları, sadece külte bağlı uygulamalara değil İmparatorluğun tamamındaki dinsel uygulamalara etki etti. Heykellerin başları, birçok kadın heykeli de dahil Caligula’nın başıyla yer değiştirdi ve Caligula bu tanrılara Helenistik yönetici kültüne benzer şekilde ibadet edilmesini istedi.

Caligula’nın vergi politikası da antik kaynaklar tarafından ağır biçimde eleştirilir. Caligula duruşmalardan, fahişelikten ve evlilikten ağır vergiler almayı denemiştir.

Doğu politikası

Caligula ve diğer imparatorlar birinci yüzyılda Yahudi tek tanrıcılığı ile benzer oranda bir tapınım görmek istemişlerdir. Philo’nun dediğine göre Caligula “Yahudileri, onun aziz tutulan dileklerinden karşı çıkan yegane insanlar olarak, oldukça özel bir kuşkuyla kabullenmişti.”[29]

37 yılında tahta çıktığında, iyi arkadaşı Herod Agrippa’yı Batanaea ve Trachonitis bölgelerine vali olarak atadı.

38 de Caligula, “Prefect” Aulus Avilius Flaccus’a Yahudi Sinagog’larına imparatorun heykelinin dikilmesini emretti. Alexandria ve Flaccus’daki isyanlar bastırıldı.

39 yılında Agrippa, Galilee ve Peres valisi Hirodes Antipa’ı Perslerin yardımıyla Roma yönetimine karşı isyan planlamakla suçladı. Herod Antipas suçunu itiraf etti ve Caligula tarafından sürgüne gönderildi. Agrippa kendi bölgesiyle ödüllendirildi ve Yahudiye eyaletinin büyük kısmının kontrol eder hale geldi.[30]

Alexandria’da 40 yılında bu kez Yahudiler ve Yunanlar arasında bir karışıklık çıktı. Yahudiler İmparatora saygı göstermemekle suçlandılar.[31] Aynı zamanda, Jamnia şehrinde de tartışmalar çıktı. Caligula’ya bir sunak dikilmesine kızan Yahudiler onu yıktılar.[32] Sinirlenen Caligula, Kudüs Tapınağı’na kendisinin bir heykelinin dikilmesini emretti.

Bunun bir iç savaşa neden olabileceğinden korkan Suriye eyaleti valisi Publius Petronius bu emrin yaklaşık bir yıl geciktirilmesini sağladı. En sonunda Agrippa, Caligula’yı emrini geri almaya ikna etti.[31]

Skandalları

Çılgın imparator hakkında kümelenen tuhaf hikâyeler; aşırı zalimliğini, çoklu ve alışılmamış cinsel macerelarını (en azından Suetonius tarafından iddia edilen heteroseksüel ve homoseksüel ilişkilerini, Cal. 36), ya da gelenek ve Senatoya karşı olan saygısızlığını tasvir eder. Suetonius, onun her üç kız kardeşiyle olan ensest ilişkilerini, seks alemlerinde yüksek dereceden Senato üyelerinin karılarını en yüksek teklifi verenlere satmasını, kuzeyde yaptığı gülünç askeri faaliyetleri ve onun gece güneşin doğmasını emrederek sarayının koridorlarında dolaşma alışkanlığını anlatır. Caligula’nın aynı zamanda atı Incitatus’u bir rahip olarak adlandırdığı ve yaşaması için içinde mermer bir ahır, altından bir yemlik bulunan bir ev ve mücevherlerle süslü gerdanlık taktığı ve sonra Senato’ya konsül yapma sözü verdiği iddia edilir.

Söylendiğine göre sarayında bir genelev açmış ve sosyal etkinlikler sırasında Senato üyelerinin karılarını, kocaları onlar ayrılırken sadece arkalarından bakabildikleri halde kendi yatak odasına götürme alışkanlığı edinmişti. Ardından karılarıyla yaptığı cinsel eylemleri kocalarının yanında herkesin duyabileceği şekilde anlatıyordu.

Caligula genellikle soğuk, kibirli, bencil ve deli olarak tasvir edilir. Söylendiğine göre karşı çıktığı bir grubun bir arena dolusu insan tarafından alkışlanması üzerine ağlayarak “Roma halkını istemiştim ancak sadece tek bir boynum var” demiştir.[33] Yine söylendiğine göre arenada aslan ve kaplanlarla dövüşmek için yeterli suçlu kalmamışsa bazı izleyicileri arenaya attırmıştır. Hayatına karşı herhangi bir plan tertip edildiği zaman, söylendiğine göre komplocuların “belki de ölmekte olduklarını hissedebilecekleri çok sayıda küçük yarayla” öldürülmesini emretmiştir. Suetonius, onun sık sık “korktukları sürece bırakın benden nefret etsinler” dediğinden bahseder.

Kendini yaşayan bir tanrı olarak ilan etmişti. Palatine ve Capitol’deki Jupiter Optimus Maximus tapınağı arasında bir geçit inşaa ettirmişti (söylendiğine göre iki tanrı arasındaki istişareyi mümkün kılmak için) ve imparatorluk sarayını, Forumun üzerine ve Caligula’nın farklı tanrılar gibi görünebileceği ve onlarla toplanabileceği Castor ve Pollux tapınağının içine doğru genişletmişti. Kayıtlara göre Caligula, Olympia’daki Jupiter tapınağı ve Jupiter’in ünlü heykeli ile “siyah taş”ının Capitol’e taşınmasının sorumlusuydu. Yine söylendiğine göre kendisine yukarıdan bakılmasını suç yapmıştı.

Caligula aynı zamanda inanılmaz derecede kendine düşkündü ve Nemi Gölü’nün dibinde 1930’lu yıllarda buluna iki batık gemi bunun en dramatik kanıtlarıydı. Bu iki gemi antik dünyanın en büyük tekneleri arasındadır. Gemilerden küçük olanı Diana’ya adanmış bir tapınak gibi yapılmıştı. Büyük gemi aslında oldukça ayrıntılı ve mermer koridorları olan yüzen bir saray olarak Caligula’nın giderek artan hedonist (hazcı) davranışlarının tatmininde tekil bir role sahipti.

Öldürülmesi ve olumsuz etkileri

Caligula’nın, bir imparator olarak özellikle Senato, soylular sınıfı ve equestrian düzene karşı olan eylemleri sert olarak tanımlanır. Josephus’a göre, bu eylemler Praetorian muhafızlar tarfından engellenen en az üç başarısız siyasi komplo girişimine neden olmuştu.[34] Aslında Praetorian Muhafızların kendi içinde, Cassius Chaerea önderliğinde başarılı bir öldürme planı yapılmıştı. Plan üç kişi tarafından hazırlanmıştı ancak söylendiğine göre içlerinde senatörlerin, askerlerin ve equestrian düzenden insanların bulunduğu birçok kişi tarafından biliniyordu.[35]

Josephus’a göre, Chaerea suikast için politik destek almıştı.[36] Diğer taraftan Suetonius, Caligula’nın Chaerea’yı küçük düşürücü bir adla çağırdığını iddia eder. Suetonius ve Josephus’a göre, Caligula’nın Praetorian Prefect’i Cassius Chaerea daha önceki imparatorların hizmetinde muhtemelen kasığından bir yara almıştı.[37] Caligula sık sık Chaerea ile bu yarası yüzünden ona gündüzleri “Priapus” (Sürekli ereksiyon halinde tasvir edilen Roma bereket tanrısı) ya da Chaerea ne zaman görevdeyse “Venüs” diyerek alay etmişti. Yine Josephus’un aktardığına göre bu sloganın seçilme nedeni ve Chaerea’nın yaralanmasıyla olan ilişkisi şehirde meşhur olmuştu.

24 Ocak 41 de Chaerea ve diğer muhafızlar, Caligula Kutsal Augustus’u konu alan oyun ve dramalar serisi sırasında aktör topluluğunun genç üyelerine nutuk çekerken konuşma talebinde bulundular. Chaerea, Caligula’dan sloganı söylemesini rica etti; Suetonius’un sadece “Jupiter” dediği yolundaki beyanına rağmen Josephus’a göre bu Chaerea’ya karşı başka bir hiçe saymaktı. Suetonius iki farklı hikâye anlatır; ilkine göre, Chaerea Caligula’yı gençlerle konuşurken sırtından bıçaklamıştı ve ikincisine göre ise Chaerea bu sloganı “öyle olsun!” diyerek cevaplamış ve saldırmıştı. İlk darbeden sonra, Caligula diğer suikastçıları da kışkırtacak biçimde yardım için ağlamamıştı; Suetonius bazıları genital bölgede olmak üzere toplam 30 yara olduğunu aktarır ve Josephus, Praetorian Aquila’nın öldürücü darbeyi vurma onuruna eriştiğini söyler. Bir diğer suikastçı Caligula’nın karısı Caesonia’yı bıçaklamış ve küçük kızı Julia Drusilla’yı başını duvara vurmak suretiyle öldürmüştür.[38] Caligula’nın sadık Germen muhafızı karşılık verdiğinde İmparator zaten ölmüştü. Keder ve öfke ile acı çeken Germen muhafız, suikastçilere, komploculara, masum senatörlere ve etraftakilere karşı şiddetli bir saldırıya geçmişti.[39]

Senato, Caligula’ın ölümünü cumhuriyetin yeniden inşası için bir fırsat olarak gördü.[40] Chaerea, ordu imparatora bağlı olmasına rağmen askerleri Senatoya destek olmaya ikna etmeye çalıştı.[41] İmparatorun ölümüne üzülen Roma halkı, toplanmış ve Caligula’nın amcası Claudius, Praetorianların kışlası yakınlarında merakla beklerken onun katillerinin adalet önüne getirilmesini talep ediyorlardı.[42] Claudius, Praetorian muhafızların desteğini sağladıktan sonra İmparator oldu ve Chaerea ile birlikte Caligula’nın ölümünde parmağı olan diğer suikastçı ve komplocuların öldürülmesini emretti.[43]

Açıklamalar

Son kaynaklar, Caligula’nın davranışlarının kaynağını beyin iltihabı, sara ya da menenjit gibi olası bir tıbbi nedenlerle açıklamaya çalışma konusunda bölünmüşlerdir. Cassius Dio, Caligula’nın “beyin humması” geçirdiğini söyler. Suetonius ise Caligula’nın “sara” hastası ve “zeka özürlü” olduğunu aktarır. İskenderiyeli Philon, Caligula’nın hayatının büyük bölümünde gözden ırak olan birisi için devamlı göz önünde olmanın baskısına alışamamaktan kaynaklanan basit bir sinir bozulması dışında hiçbir şeyi olmadığını söyler. Roma dehşet içinde, sevgili imparatorlarının iyileşmesini dua ederek beklemişler, imparator biraz iyileşmiş ancak yönetimi keskin bir değişim göstermiştir. Gemellus ve kayın pederi Silanus’un ölümü Caligula’nın iyileşmesinden hemen sonra gerçekleşmiştir.

Bir başka iddiaya göre ise İmparator Hipertiroididen muzdaripti ve bu durum Yaşlı Pliny’nin bahsettiği “bakışını bir noktaya sabitleştirmesi” durumunun açıklaması olabilirdi.

Caligula’nın deli olup olmadığı sorusu bu güne kadar bir muamma olarak kaldı. Legatio ad Caium adlı eserin yazarı ve İskenderiyeli Yunanların zulmü için çare aramak üzere gönderilen delegelerin lideri Philo, İmparatorun artık kötü bir şakacıdan başka bir şey olmadığını iddia eder.

Her halûkarda, günümüze ulaşmış kaynaklar arasında Caligula’ın gözden düşüşünün anlatılmasında gerçekle kurguyu bir birinden ayırmak güçtür. Yukarıdaki anlatılanlara ilaveten, bir imparator olarak onun tuhaf davranışları hakkında birçok ünlü hikâye vardır; örnek olarak, Jamia şehrindeki imparatorluk sunağını yıkan Yahudileri cezalandırmak için Kudüs Tapınağı’na kendi heykelinin dikilmesi emrini vermesi (yakın dostu Herod Agrippa tarafından durdurulmuştur), tahıl ambarlarını kapatarak yurttaşlarını açlığa mahkûm etme eğlencesi, yemek yerken idam seyretme hobisi ve kendisini tanrı olarak nitelendirmesi verilebilir. Yeterince ilginç olan ise, Caligula’nın ölümünün ardından onun hakkında en koyu eleştirileri yapan Seneca, – Senaca için tipik olarak- kız kardeşleriyle olan ensest ilişkisi hakkında çıkan dedikodulardan hiç bahsetmez ve Seneca, Caligula’nın hayattaki kız kardeşleri Genç Agrippina ve Julia Livilla ile olan yakın ilişkisi ile tanınır. Bu anekdotların meşruiyeti ne olursa olsun tarihçiler Caligula’nın imparatorluk için kesinlikle yetersiz ve hazırlıksız olduğun konusunda birleşirler.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
teslabahis casinoport pashagaming betkom mislibet casino siteleri
istanbul eşya depolama