Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde yaptığı basın toplantısında; Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından yapılan çalışmaları değerlendirdi. Karamollaoğlu, şunları söyledi:
YIKIMIN BOYUTLARINI ARTIRAN ŞEY VURDUMDUYMAZLIKTIR
– Türkiye’mizin bir deprem ülkesi olduğunu bilmeyen var mı? Sormak bile abes. 7’den 77’ye herkes bu gerçeği biliyor; dahası bugüne dek onlarca kez de acı bir şekilde bu gerçek tecrübe edilmişti. Peki bu gerçeğin bilinmesine rağmen, yetkililer tarafından gerekli hazırlıklar yapılmış ve yeterli tedbirler alınmış mı? Maalesef hayır!
– Yaşanan bir depremi, büyük bir afete çeviren ve yıkımın boyutlarını artıran şey işte bu vurdumduymazlıktır. Deprem öncesi ciddiyetsizlik, deprem anındaki acziyet ve sonrasında koordinasyon konusundaki beceriksizlik maddi ve manevi kayıplarımızı kat be kat arttırmıştır. Bu bölgede, tarihi tam olarak bilinmese de tahmini olarak beklenen bir deprem konusunda onlarca uzman, yüzlerce kez uyarmıştı. Yapılması gereken hazırlıklar hususunda belki binlerce rapor hazırlanmış; Allah aşkına hangisi dikkate alındı? Depreme hazırlık konusunda neler yapıldı, daha doğrusu neler yapılmadı?
İNSAN CANI NEDEN BU KADAR UCUZ?
– Deprem öncesi defalarca kez hatırlattığımız hususları şimdi bir kez daha soruyoruz. AFAD başta olmak üzere, ilgili tüm kurumlarımız yeterli ve liyakatli kadrolara sahip miydi? Özel İletişim Vergisi başta olmak üzere, toplanan vergiler bugüne kadar nerelere harcanmıştır? İmar aflarıyla birtakım mağduriyetlerin giderilmesinin yanında, “oy kaygısıyla” kaç bin hasarlı bina görmezden gelinmiş ve bunlardan kaçı bu depremde yıkılmıştır?
– Bugüne dek Türkiye genelinde; kaç bina kontrol edilmiş, kaçında hasar tespit edilmiş ve bu tespit edilenlerin kaçı için işlem yapılmıştır? İnsanlarımızın 5-10 bin lira kira ödediği, en az 2-3 milyon ödeyip satın aldığı evlerinin adeta kendilerine mezar olduğu bu çarpık sistemin sorumluları kimlerdir Allah aşkına! Her şeyin ama her şeyin pahalı olduğu ülkemizde, insan canı neden bu kadar ucuz? Anlamak mümkün değil.
– Beyefendiler bunları soranları not alıyorlarmış, tek tek defter tutuyorlarmış. Uzmanların dile getirdiklerini not almayanlar, yapılacak hazırlıkların defterini tutmayanlar; elbette ancak bunları not alır. Hodri meydan! Biz de vatandaşlarımız da notlarımızı aldık, defterimizi tutuyoruz. Zira birlik ve beraberlik çağrımız sizin nezdinizde yine karşılık bulmadı, yine çözümü değil algıyı öncelediniz.
“BETON KARIN DOYURMAZ” DEDİK
– Şefkat ve merhameti değil öfke ve nefret dilini tercih ettiniz, en azından bu kez kucaklayıcı olabilirdiniz fakat siz yine kutuplaştırmayı tercih ettiniz. ‘Beton karın doyurmaz’ dedik, ‘aşırı ve yanlış betonlaşma öldürür’ dedik, dinletemedik; şimdi yine insanı değil inşaatı önceliyorsunuz, hem de müthiş bir acelecilikle. İnsanın yüreği yanıyor; her seferinde en yanlış kararlar nasıl alınıyor hakikaten akıl alır gibi değil.
– Her şeyin panzehiri ve çözümü olarak sunulan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değil miydi? Bu sistemin en büyük avantajı ‘hızlı karar almak’ olarak takdim edilmişti, öyleyse neden müdahalede bu kadar geç kalındı? Kolluk kuvvetleri, madenciler ve iş makineleri neden bölgeye bu kadar geç sevk edildi?
– Çok net bir şekilde soruyoruz. Ülkemizin en disiplinli gücü olan ordumuz, hazırlıklı olmasına rağmen 100 bin Mehmetçiğimiz ilk andan itibaren niye sahaya indirilmedi? Daha ilk saatlerde 4. seviye alarm durumu ilan edilmişken, yani durumun vahameti anlaşılmışken; peki neden insanlar günlerce enkaz altında ve yakınları da enkaz başında iş makinesi bekledi? İlk 48 saat çok ama çok önemlidir. Özellikle bu kritik süreçte, enkaz çalışmaları için gerekli ekip ve ekipmanların yönlendirilmesi, temel ihtiyaçların giderilmesi ve yardım faaliyetlerinin doğru koordine edilmesi hususunda nasıl bu denli beceriksiz bir yönetim anlayışı sergilendi?
NEDEN HER SEFERİNDE İLK VAZGEÇİLEN ŞEY EĞİTİM?
– Bugüne kadarki yanlış anlayışla, süregelen bu çarpık zihniyetle bunun altından kalkmamız mümkün değildir. Düşünün ki, akıllarına ilk gelen şey okulları kapatmak. Onlarca alternatif arasından yine en yanlış kararı nasıl aldılar anlamak mümkün değil. Neden her seferinde ilk vazgeçilen şey eğitim oluyor, neden sürekli aynı hatalar tekrar ediliyor? Bu yanlış karardan 2 ay sonra dönmek bir şey ifade etmez; hemen bu yanlıştan vazgeçilmeli, üniversiteler derhal yüz yüze eğitime başlamalıdır.
İSTANBUL İÇİN HANGİ TEDBİRLER ALINDI
– Muhtemel depremler için şimdi hangi hazırlıklar yapılıyor? İstanbul için hangi tedbirler alındı? Mesela riskin en yüksek olduğu illerimizden Bingöl’ün afet bölgesi ilan edilmesi için daha ne bekleniyor? Son depremlerden etkilenen vatandaşlarımızın yeniden hayata tutunabilmeleri için hangi adımlar atılıyor, ne kadar bir bütçe ayrılmıştır?
– Yapılacak yeni inşaatlar için zemin etütleri, mikro-bölgeleme çalışmaları titizlikle yapıldı mı ki; yüz binlerce konut için daha şimdiden ihaleler konuşulmaya başlandı? Hatta temeller atılıyor. Aynı yanlış anlayışla, aynı çarpık zihniyetle atılacak her bir yanlış adım önümüzdeki günlerde çok daha büyük problemlere neden olacaktır. Bu sebeple; krizi daha da derinleştirecek, alelacele alınan kararlardan derhal vazgeçilmelidir. Sağlıklı ve kalıcı çözümlere odaklanmak mecburiyetindeyiz. (ANKA)