Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Yemyeşil ovaları, masmavi ırmakları ve mis gibi havasıyla güzel bir köy varmış. Bu köyde insanlar çok iyi anlaşırmış. Birbirlerine karşı çok saygılıymış. En zor anlarında birbirlerinin yanında olur, ihtiyaç duyduklarında yardım ederlermiş.
Böylece günleri güllük gülistanlık geçermiş. Bu köyde Ahmet ve Mehmet adında zengin iki kardeş yaşarmış. Her ikisinin de evi köyün en güzel yerinde en büyük evleriymiş. En güzel bahçe onlarınmış. En güzel meyveleri onların bahçesindeki ağaçlar verir, en güzel çiçekler bu bahçelerde yetişirmiş. Her ikisinin de komşularıyla arası çok iyiymiş. Fakat gel gör ki bu iki kardeş birbiriyle hiçbir zaman anlaşamazmış. Hatta yedi kat yabancılarla bile çok iyi anlaşırlarmış da yine de bu iki kardeş birbiriyle anlaşamazmış. İkisinin anlaşmazlığını bilen komşuları onlara düşman kardeşler dermiş.
Birbirlerinin evlerini ve bahçelerini kıskanırlarmış. Biri bahçesine bir gül ekti mi diğeri üç gül ekermiş. Böylece en güzel ev de en güzel bahçe de onlarınki oluyormuş. Köyün kahvesinde başkalarına birbirlerini kötüler, bir diğeri kahveye geldiği zaman diğeri onunla aynı ortamda olmamak için kalkar gidermiş. Bir gün Ahmet amcanın tavukları Mehmet amcanın bahçesine girmiş ve bütün çiçekleri yemiş. Bunu gören Mehmet amca sinirlenmiş ve tavuklardan birini yakalayıp kesmiş. Tavukların eksik olduğunu anlayan Ahmet amca da neler olduğunu anlayarak kardeşinin kapısına dayanmış. Başlamışlar kavga etmeye. Tüm köy başlarına toplanmış. Birbirlerine ağza alınmayacak laflar söylemişler.
Herkesin gözünün önünde birbirlerinin kalbini kırmışlar. Bu sırada Mehmet amcanın arka bahçesinde çıkan yangın büyümüş de büyümüş. Hiç kimse kavganın hararetinden yangını görmemiş. Birbirlerine bağırıp çağırmaktan hiçbir şeyin sesini duymamışlar. Böylece yangın almış başını gitmiş. Sadece Mehmet amcanın bahçesini yakmakla kalmamış Ahmet amcanın da bahçesine sıçramış. Bahçedeki en güzel ağaçlar en güzel çiçekler yanmış. Ahırdaki hayvanları telef olmuş. Yangın ne zaman ki evlerine sıçramış da yanmaya başlamış o zaman anlamışlardır yangın çıktığını.
Ama yangın o kadar büyümüş ki engel olamamışlar. Söndürememişler. Onca emek verdiği onca çaba boşa gitmiş. Her şeyleri yanmış. Birbirlerine karşı olan öfkeleri ellerinde avuçlarında ki her şeyi yakmış kül etmiş. Birbirlerine muhtaç kalmışlar. O zaman anlamışlar ki birbirlerine karşı olan öfkeleri onlara çok zarar vermiş.