Değerli arkadaşlarım bugün sizlerle, bizlere öğretilen ama kuranda asla bahsedilmeyen, hatta bunun kabul edilmesi dahi kuran ayetlerine ters düşen bir konuda, yani kabir azabı konusunda konuşmak istiyorum. Bizlere bu konuda söylenenleri kuran ayetleri ile karşılaştırıp konunun mahiyetini birlikte araştıralım.
Yazımıza başlamadan evvel bu konunun gaibi bir konu olduğu, yani Yaratanın bahsetmediği, açıklamadığı ve kendi katından konular olduğunu belirtmeliyim.
Peki, Yaratan kuranda bahsetmediği böyle konular hakkında ne diyor, önce yine her zaman yaptığımız gibi kuran ayeti ile açıklamaya çalışalım, yani kuran a danışalım. Önce aşağıdaki ayeti lütfen dikkatlice okuyalım ve çok dikkatle üzerinde düşünelim.
Araf suresi 33. ayet; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah’a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.
Değerli arkadaşlarım lütfen ayeti iyice okuyunuz. Ne diyor Yaratan, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şey hakkında, yine Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylememizi HARAM kıldığını, yasakladığını çok açık bir şekilde belirtiyor.
Bu ayeti yazının devamı sürecince lütfen unutmayalım. Şimdide kabir azabı konusunda günümüzde söylenenler hakkında araştırma yapalım önce.
( İnsanlar ölür ölmez kabir diye bir çukura konuyorlar. Hemen sonra munker-nekir melekleri geliyor, soru sormaya başlıyor: Rabbin kim? Dinin ne? Peygamberin kim? gibi sorular…
Müslümanlar bu sorulara: Rabbim Allah, dinim İslam, Peygamberim Hz. Muhammed diye cevap veriyor. Kâfirler ise.- Hah, hah anlamadım diyorlar. (Fıkhul Ekber, Aliyyul Kari Şerhi).)( Kabir, müminler için cennet bahçelerinden bir bahçe, kâfirler için ise cehennem çukurlarından bir çukurdur.)
Önce şunu hatırlatalım ki bu sözleri kuran asla doğrulamaz ve bunlarla ilgili tek bir bilgide kuranda yoktur. Mezheplerde Kabirde kime soru sorulacağı konusu da tartışıla gelmiştir.
Bu konuda Hanefiler arasında bile ittifak yoktur. Bir kısmı, Müslümanların çocuklarının da sorguya çekileceğini söylerken bir kısmı, Peygamberler, çocuklar ve şehitlerin sorgudan muaf tutulacağını söylemişlerdir, kuran peygamberlerin bile hesaba çekileceğini söylemesine rağmen, bu sözleri söyleyebilmişlerdir.
Müslüman çocukların kabirde sorgulanmasına rağmen cennete gireceği, kâfir çocuklarının ise durumunun daha karışık ve Müslüman çocuklarından farklı olarak “cennet ehline hizmetçi olacaklarına hükmedilmiştir.” denilmektedir.
Ne kadar düşündürücü değil mi? Bizler İslam ı bakın nasıl anlıyoruz, kendimizi temize çıkarıp, günahsız çocuklar hakkında bile neler söyleyebiliyoruz. Tabi kuran dan habersiz, onun rehberliğinde yaşamayan, ancak bu sözleri söyler.
Kabirlerde azabın nasıl olacağı da tartışılmaktadır. Cesede mi yapılacaktır. Ruha mı yapılacaktır, yoksa hem ruha hem de cana mı yapılacaktır? Bu durumda kabirde ruhların cesede dönmesi konusu gündeme gelmektedir. Tabii ki bu da tartışılmıştır.
Kabirde ruhlar cesedin tümüne mi yahut bir kısmına mı, topluca yahut ayrı ayrı olarak mı iade edilecektir? Kabirde soru sorulma işi ruhların bedene iade olunmasından sonra olduğu iddia edilmiştir.
Ehlisünnet azabın hem bedene, hem ruha olduğu, bunun da ruhların bedene dönmesiyle olacağı inancındadırlar. Ayrıca İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler.
Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür diye anlatılır. Ama tüm bu bilgiler nereden alınmıştır hiç bilinmez, kimsede sorma gereği bile duymaz. Sormak aklına gelmez, çünkü kuran dan habersiz, beşerin yarattığı bir inancın peşine takılıp gitmişiz de ondan.
Kabir azabı konusu, Ehlisünnet inancına göre iman edilmesi vacip olan konulardan biridir, ilmihal kitaplarında olsun, akaid kitaplarında olsun konu hep bu şekilde ortaya konmuştur.
Bu konularla ilgili mezheplerin çok değişik inançları ve fikirleri vardır. Örneğin Cuma gecesi ve Cuma günü ve özel günlerde ölen asi bir insanın bu gecede kabir azabı kaldırılıp, bir daha iade edilmez gibi düşüncelerde vardır. Bu konuyu daha fazla dağıtmadan kabir azabı ile ilgili hadislere de göz atalım.
– Peygamberimiz mezarlıktan geçerken: “Kardeşiniz için Allah’tan mağfiret dileyiniz. Çünkü o şu anda sorguya çekilmektedir” demiştir.
–
– İdrardan sakınınız, zira kabir azabının çoğu ondandır.
–
– Şüphesiz kabir ahiret konaklarının ilkidir. Eğer ölü bu konaktan kurtulursa ondan sonrası daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa sonrası daha zordur.
–
– Hz. Peygamber Hz. Ayşeye sordu: “Kabirde halin nedir.” Kendisi cevap verdi: Ya Hümeyra şüphesiz kabrin mü’mini sıkıştırması, ananın çocuğunun ayağını sıkması gibidir. Münker-Nekir meleklerinin soru sorması da; göz kamaştığı zaman ona sürme çekmek gibidir.
–
– Hz. Peygamber, Hz. Ömer’e: “Kabirde halin nicedir?” demiş. Hz. Ömer de- “Aklım başımda mı olacak ? demiş. Resulullah Evet demiş. Hz. Ömer de O takdirde hiç aldırmam cevabını vermiş.
–
Yukarıdaki hadisleri gördünüz. Yazıma başlamadan önce bir ayet örneği vermiş ve bu ayeti yazının sonuna kadar lütfen unutmayın demiştim. Yaratan asla kuranda bahsetmediği, hiçbir açıklama yapmadığı bu konulara, hatta bizlere detayları ile söylenen bu konunun doğruluğuna inanmamız sizce doğrumu?
Kuran da hiç bir açıklaması ve hükmü olmayan, kabir azabı konusunda peygamberimiz ve ashabı yukarıdaki sözleri söylemiş olabilir mi dersiniz?
Örneğin kuran da ismi dahi geçmeyen melek isimleri dahi verilerek, sorguya çekileceğimiz söyleniyor, ama bu kadar önemli bir konu niçin kuranda tek bir kelime dahi zikredilmemiş dersiniz?
Bir soru daha akla geliyor, Allah kuran da açıklamadığı halde, bu melek isimleri nasıl öğrenilmiş? Rabbim kuran için ayetlerinde ne diyordu hatırlayalım önce.
Enam sur.38:Biz kitapta hiçbir eksik bırakmamışızdır. Sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar.
İsra suresi 89. ayet; Yemin olsun, biz bu Kuran’da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Enam Suresi 114. Allah size Kitap’ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım?
Zühruf 44: Doğrusu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
No related posts.
Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.