Türkiye’de milyonlarca otomobilin muayene işlemlerinden sorumlu olan TÜVTÜRK, 18 yıl aranın ardından katıldığı ihaleyi kaybederken, Türkiye’nin 81 ilinde araç muayeneleri için yetkili kurumu belirleyecek ihaleyi en yüksek teklifi veren MOI Ortak Girişim Grubu (MetGün İnşaat Taahhüt ve Ticaret AŞ – Itversia Gestion S.L. – Opus Group AB – VTV Norte SA) kazandı.
Türkiye’nin tamamını kapsayan iki farklı bölge için toplam 1 milyar 720 milyon dolar teklif sunan MOI Ortak Girişim Grubu’nun ABD’li dev ortağı Opus’un CEO’su Lothar Geilen, Türkiye’ye yönelik planlarını ve uygulamada yapılacak değişiklikleri BloombergHT’ye anlattı.
“Opus için de MOI grubumuz için de çok büyük bir kazanım oldu. Yeni programımızı uygulamak için sabırsızlanıyoruz. İki bölgede, Türkiye’de hem güney hem de kuzeyinde iki bölgede de bildiğiniz gibi ihaleyi kazandık. 2027’de başladığımızda 20 milyon yeri denetliyor olacağız.”
“1.72 milyar dolarlık bir yatırım olmuş oluyor. İlk 10 yılda bunun neredeyse yarısı devlete gidecek. Sonrasında 250 farklı denetim merkezi gerçekleşecek. Burada kaç tane denetim merkezi açılacağına hükümet karar verdi, biz de bu kuralları takip edeceğiz. Hükümet ile iletişim içerisinde olmayı da sabırsızlıkla bekliyoruz.”
“Biz bazı istasyonlarımızı kendimiz yapacağız ve yeni operatörlerle de çalışacağız. Şu anda kim halihazırdaki şirketle çalışıyorsa onlar bizimle de çalışmak istiyor gibi duruyor. Bizim de açık kapı politikamız var. Biz bağımsız olanların bize katılmasını isteriz. Ama şunu da belirtmek istiyoruz ki bizim farklı bir denetim programımız var. Daha modernize edeceğiz, yeni teknolojileri hayata geçireceğiz ve daha fazla verimlilik hedefimiz var. Eğer halihazırdaki operatörler bunları yerine getirebiliyorsa kapımız tabii ki tamamına açık.”
“Elbette tartışmalar, müzakereler olacak. Tabii ki henüz herhangi bir katılımcıyla, TÜVTÜRK’le bir görüşme yapma şansımız henüz olmadı ama eğer onlar bizim yeni yolcuğumuza katılmak isterse ve dünyanın en modern denetim merkezlerinden birine eşlik etmek isterlerse kapımız açık.”
“Pek çok şey değişecek. Biz bildiğiniz gibi en çok ABD’de servis veriyoruz ve çok büyük bir müşteri ağımız var. Aynı zamanda müşteri memnuniyetimiz çok yüksek. Bunu Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Rezervasyon sistemini uygulayacağız, teknolojiyi kullanacağız, veri analizi yapacağız, istasyonlardaki bekleme sürelerini azaltacağız, müşteri memnuniyetini artıracağız.”
İhale şartlarından biri denetim merkezlerinin sayısının artırılmasıydı ve biz sadece onları bir noktada toplayamayız. Dengeli bir şekilde dağıtmamız gerekiyor. Böylelikle daha az bekleme süresi hedefliyoruz. Yakınlık da önemli olacak. Lokasyonlara bunlara göre karar vereceğiz.
Mesela Bounes Aires ile karşılaştırabilirim. Biz orada yüzde 100 rezervasyon zorunluluğu ile çalışıyoruz. Bu gerçekten çok işe yarıyor. Aynı zamanda varış saatini çok iyi bir şekilde hayata geçiriyor. Çok düşük bekleme oranları oluyor. Orada bekleme süreleri 15 dakikadan daha az. Bu bizim için iyi bir hedef.
Önümüzdeki 20 yılda araç teknolojisinde de bir değişim bekliyoruz. Bu da ilk olarak birinci bölgede hissedilecek. Araç teknolojisi ciddi anlamda değişiyor. Türkiye’de de yüksek bir yüzdeyle elektrikli araçlar olduğunu görüyoruz. Ayrıca otonom araçlar hayatımıza giriyor. Bu sebeple 20 yıl içerisindeki değişime çok hazırlıklı olmamız gerekiyor.
ABD’de yeni araçları kullanıyoruz ve denetliyoruz. Çok yüksek oranda bilgisayar sistemine sahip olan araçlar bunlar. Bu alanda patent geliştirdik. Bunu Türkiye’ye de getireceğiz.
Fiyatlar devlet tarafından belirleniyor. Bence şu an itibariyle hibrit araçlarla hibrit olmayan araçlar arasında bir fiyat farkı olmayacak. Ama biz hükümetin belirlediği fiyat içerisinde kalacağız 20 yıl içerisinde. Tabii enflasyon ayarlaması yapılacak herkesin beklediği gibi.
Bu durum Türkiye için çok büyük bir kazanım oldu. Çünkü önceki ihaleye kıyasla 1.1 milyar dolar daha yüksek bir ihale oldu. İlk 10 yılda yüzde 50’si tamamen devlete gidecek. Biz bunun parçası olduğumuz için çok mutluyuz.
Çok ciddi bir yatırım gerekiyor elbette. Dünyanın en gelişmiş sistemleri olacak. Bizim altına girmemiz gereken bir yatırım bu. Hangi ortaklarla çalışacağımıza göre değişecek bir yatırım aynı zamanda. Ama hepsi önümüzdeki dönemde belli olacak.
Bu yatırımın kârlı olacağına inanıyoruz elbette, yoksa burada olmazdık. Ama tabii ki geri dönüş kısmı için zaman alacak gibi duruyor. Biz bu programa inanılmaz bir yatırım yapıyor ve Türkiye’yi çok iyi bir gelecek pazarı olarak görüyoruz. Potansiyelli bir ülke olarak görüyoruz. Aynı zamanda Türkiye’nin çevresindeki, doğusundaki şehirlere de baktığımız zaman önümüzdeki yıllarda daha güzel zamanlar var.
Bizim yeni mali programımızda Türkiye büyük bir yere sahip. Burada çalışmak için sabırsızlanıyoruz. Türk ortaklarımızla çalışmak için sabırsızlanıyoruz. Met-Gün gerçekten iyi bir şirket, gerçekten bizim burada olmamızın sebebi de çok iyi bir proje olmasından dolayı. Türkiye’ye daha çok geleceğiz gibi duruyor.
Döviz ile ödeme yapacağız ama TL ile kazanacağız. Bunun için finansal olarak çok güçlü olmanız lazım ve biz buna sahibiz.