ASIL SORUN NEDİR?

ASIL SORUN NEDİR?

ABONE OL
Ocak 26, 2025 10:40
ASIL SORUN NEDİR?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ZAHİDE UÇAR

ASIL SORUN NEDİR?

Adı muhalefet olan bir parti başkanı muhalefet ettiği için içeri tıkıldı. Bir başka muhalefet parti başkanı muhalefet ettiği için emniyete her gün imza verme cezasına çarptırıldı.

Muhalefet partisi kurmak serbest, muhalefet etmek YASAK!

Doğru Parti Başkanı Sayın Serdaroğlu adliyeyi mesken edindi. Kendisine naçizane tavsiyem; Adliyenin yanında bir ev kiralaması…

Meslek ilke ve etiği gereği muhalif olan gazeteciler KADILARIN KISKACINDA iken…

Gazeteciliği yıkamak-yağlamak-cilalamak-tetikçilik ve algı operasyonu elemanı olmak sanan gaz-teciler köşe oldu.

***         ***      ***

Bolu Kartalkaya’da 76 can yanarak, dumandan boğularak can verdi. Hem de geceliği 18-80 bin TL fiyatı aralığı olan bir otelde…

Ölüyoruz biz… Hızlı trende, depremde 3 gün soğuk beton altında bağıra bağıra “kurtarın-yardım edin” diye çığlık atarak, sesimizi duyuramadan ölüyoruz. Donarak ölüyoruz. Madende göçük altında topluca ölüyoruz. İyi ölmüşüz… Öyle dedi vicdanı kendini terk edenler…  BOMBALARLA ÖLÜYORUZ… Bakımı yapılmayan asansörlerde ölüyoruz. Bazen bir sapığın keyfi istedi diye gırtlağımız kesiliyor, ölüyoruz. Bebek olup hastanede ölüyoruz… Yaşlı olup bakımevlerinde ölüyoruz. Kimyasala bulanmış meyveden, sebzeden ölüyoruz. Bozuk gıdalardan ölüyoruz. NBŞ yüklü gıdalardan zehirlenip ŞEKER hastalığından sürünerek ölüyoruz. Kısır tohumlarla kısırlaşıp soyumuzu kuruttukları için tükeniyoruz.

Dünya Bankasının yönetiminde kurgulanan “sağlıkta dönüşüm” cinayetleri üzerinden ölüyoruz. Sadece ölmüyoruz. Torunlarımızın bile geleceği yağmalanıyor. Vatan toprakları altımızdan çekiliyor, biz “cambaza bak” oyunuyla uyuşuyoruz.

Bütün bu yaşananların tek bir nedeni vardır: SİSTEM!

SİSTEM bir bataklığa dönüşmüştür. Bu sistem değişmeden bugün yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın yanında sadece bir fragmandır.

***        ***     ***

Sistem bile-isteye çürütüldü. Devleti ayakta tutan orta tabaka yok edildi. Bütün az gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bir avuç SÜPER zengin YARATILDI.  Geride kalanların fakirlikte birleştiği bir devlet haline geldik. Orta tabakanın yok edildiği sistemler fikir üretemez. Gerçek aydın yetiştiremez. Halkı fakirlikte birleştiren bir sistem terör üretir ama fikir üretemez. Mafyaya eleman üretir ama sanatçı üretemez. Uyuşturucuya tüketici ve satıcı üretir ama üretici, zanaatkar üretemez. O nedenle ülkemiz çürüyor. Oluşan bataklıklar zehirli gaz çıkarıyor.

Bir devleti devlet yapan en önemli kolon direği YARGI BAĞIMSIZLIĞIDIR! YARGI BAĞIMSIZLIĞI yoksa devlet de yoktur. Var sandığınız devlet sadece bir kadavradır. Devletler değil, devletler üzerinden şirketlerin paylaşım anlaşması tamamlanana kadar siz o kadavrayı devlet zannedersiniz.

Bir at sineği anlatılır. Sinekler atın kalçasından içeri girerek yumurtlar. O yumurtalar içeride gelişir ve yumurtadan çıkar. Yumurta gelişirken at koşmaya devem eder. Sinekler çoğalıp atın içinde yayıldığında at dört ayaklarının üzerine çöker. Biz bu örnekleri yakın çevre ülkelerde gördük.

Ülkemizde yaşanan her olay, 3. paylaşım savaşından ayrı düşünülemez. Bugünün hikayesi dün yazıldı. Yarının hikayesi de bugün yazılıyor. Öyleyse yarının baş aktörleri de bugün kampa alınıyor demektir.

Ne güzel, içimize girmiş her ülke kendi temsilcisini büyütüyor. Ya Türkler? YA TÜRKLER?

***     ***     ***

Sahi, elinde şeker kalıntılarıyla, “çikolataları ben yemedim, o yedi” diyen  çocuklar gibi davranan Sağlık Bakanı’nın pazarladığı Yunan Adasını hatırlayan var mı? Bu rezaleti kıymetli emekli Albayımız Ümit Yalım ortaya çıkartmıştı. Sayın bakanın turizm şirketinin pazarladığı Yunan adası(!), YUNANİSTAN’IN İŞGAL ETTİĞİ TÜRK ADASIYDI. Rezillik ortaya çıktığında verilen yanıt daha rezildi. “sehven” dediler. Böyle bir rezillik hiçbir ciddi devlette yaşanmaz. Yaşanırsa o halk öyle bir ayağa kalkar ki, o bakan yerinde bir gün değil, bir saat bile kalamaz!

Otelleri olan adam Turizm Bakanı… Peki o bakanın otellerini kim denetleyecek? Bu rezillikler ancak devlet olma niteliğini yitirmiş ülkelerde yaşanır. Acı olan, biz devlet iken devlet olma özelliklerini kaybettik. NEDEN, NİÇİN?

ÇÜNKÜ DEVLETİMİZİ DEĞİL, ÜÇ KURUŞLUK ÇIKARLARIMIZI ÖNCELEDİK.

***       ***       ***

Bağımsızlığını kaybeden yargı mensupları önemli ölçüde KADILARA DÖNÜŞTÜ. Kadılar ise padişahın kullarıdır. Fetvayı padişah talebine göre verirler.

Kimi yargı mensubu gönüllü, kimi rüşvet, kimi tehditle Tanrı Kralın emrine girerken adaleti  de hançerledi. Adalet ölünce geriye zaten devlet kalmıyor.

Bizler, deniz feneri yolsuzluğunda, İhlas davalarında, 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk iddialarında, Zindaşti olayında, yasaların çiğnendiği özelleştirmelerde, AÇILIM REZALETİNDE, Ergenekon-Balyoz-Fuhuş-Casusluk gibi CİA uzantılı yargılamalarda YARGININ ÖLÜMÜNÜ GÖRDÜK.

Yargı yaşıyor olsaydı kumpas davalar kurgulanamazdı. Yukarıda saydığım suçlar işlenemezdi.

AKP kendi sistematiği içinde gördüğü kişi ve kurumları yargı dışına taşıdı. Kendinden olanları kendinden saymadıklarının denetlemesine izin vermedi. Bugün muhalif belediyelerin elinden alınan kurumlara bir bakalım. En son Belgrad Ormanları İBB’den alındı.

AKP kafası bilimle barışık değildir. Hastalıklı bir kadercilik anlayışları vardır. Böyle olunca iyi öldü derler, bu işin fıtratı derler, kaderinde böyle ölmek vardı derler. Bir tek para konusunda kaderci değillerdir. Para sahibi olmanın bütün inceliklerini, puştluklarını kadere bırakmaz, öğrenirler.  Yargı da görevini SİYASİ ERKE hizmet olarak algıladığından, CİNAYET KAÇINILMAZDIR.

Ülkemizde maddi-manevi işlenen bütün cinayetler çürümüş bir sistemin ürünüdür.

 

Zahide UÇAR(26.01.2025)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP
teslabahis casinoport pashagaming betkom mislibet casino siteleri
istanbul eşya depolama