Tasvir motivasyonlarında kullanılan teknikler
Tasvir motivasyonları için kullanılan başlıca teknikler şunlardır:
1) Yazar, tasvir zamanından tahkiye zamanına geçerken anlatıda zaman kopukluğu hissini gidermek için tasvirleri bir kahramanın gözünden yapar. Böylece tasvir zamanı, tahkiye zamanı içinde imiş gibi görünür. Realist edebiyatta, özellikle Zolada bu teknik sık sık karşımıza çıkar.
2) Anlatıda bazen bir kahraman, diğer kahramana bir nesneyi, bir faaliyeti anlatır. Böylece tasvir, tahkiye zamanı içine, diyaloglar içine sokulmuş olur.
Tasvir motivasyonları sayesinde tasvir, kahramanın bir hareketi (action) haline gelir, realist bir anlatım etkisi elde edilir.
Tasvirin Yapısı – Structure
Bir varlık, birkaç niteliğiyle de tasvir edilebilir, uzun uzun da anlatılabilir. Hiçbir tasvir tam olamayacağına göre tasvirin sınırlarını belirleyecek olan nedir? Tasvirin sınırlarını çok zaman yazarın amacı ve bağlı olunan estetik normlar belirlemektedir. Tasvirin yapısını yazarın seçimi ile tasvirin düzeni belirler. Tasvirin düzeni ise anlama göre yahut mekâna göre kurulabilir:
Tasvir ve Seçim
Her tasvir, bir seçime dayanır. Bir tasvir istenildiği kadar uzatılsın, daima noksan kalacaktır. Realistler, bize gerçekleri tasvir ettiklerini söylüyorlardı. Ama yaptıkları tasvirler, ne eksiksiz ne de tarafsız yahut objektif idi. Tasvir etmek gerçeği (réel) kopya etmek değildir. Tasvir etmek (décrire), belirgin niteliklerini seçerek gerçeği yorumlamaktır.
XVIII. yyın Buffon yahut Linné gibi naturalistleri, bitkilerin tasvirlerini dört kategori ile sınırladılar: 1) Elementlerinin niceliği, 2) Formu, 3) Mekana yerleşimi, 4) Göreli büyüklükleri. Bir bitkinin bir organını tasvir ederken onu sayılarla, biçimiyle, mekâna dağılımıyla, diğer organlara göre büyüklüğüyle tasvir ettiler. Bu yöntem, bilimde halâ kullanılmaktadır. Bunlar, tasvirin seçme prensibidir. Botaniğin sınıflandırma ilkelerini de bu tasvir yöntemi belirlemektedir. Tasvir etmek (décrire), sınıflandırmak demektir. Sınıflandırmak ise daima hususî olan bazı bakış açılarına göre tanımak demektir. Tasvir, daima zorunlu olarak seçicidir, sınırlandırılmıştır. Onu anlamlı kılan da bu sınırlandırmalardır. Sınırsız bir tasvir, kavranılmaktan uzaktır. Tasvir etmek, gerçeği anlamak için bakışları gerçeğe yönlendirmektir. Bundan dolayı denebilir ki her tasvir, bir keşif değerine sahiptir, dolayısıyle heuristique bir değeri vardır. Bu sadece ilmî tasvirler için doğru değildir, edebî tasvirler için de geçerlidir.
Tasvirin Anlambilimsel Düzenlenişi – Tasvir organizasyonu
Tasvir edebiyatta bir tem faslı açan (théme-titre) belli bir nesnenin (dekor, manzara, şahıs) anlatımı olarak tanımlanır. Bu tem faslı, mesela, pencereden görünen bir manzaradır, kahramanlardan birisinin evidir, vb. Bu tem faslı, beraberinde ona anlam yönünden bağlı olan alt-temleri beraberinde getirir. Asıl tem ile bu alt-temler bir içerme (inclusion) ilişkisi içindedir, yahut parça-bütün ilişkisine sahiptir. Eğer asıl tem okul ise, bu tem beraberinde öğrenci, öğretmen, ders, kitap, eğitim alt-temlerini getirecektir. Her alt-tem de bir sıfat yahut bir yüklem (predicat) alabilecektir. Bu hal tasvirin tutarlılığını sağlayan şeyin anlam olduğunu, yani bağın anlambilimsel olduğunu gösterir. Tasvirin tabiî ve homojen bir etki bırakmasını sağlayan da bu bağdır. Böylece tasvirde meselâ bahçe temi, eriğe, erik alt-temi aşerme alt-temine ulaştırır.
Tasvirin Mekansal Düzeni
Tasvirler mantıkî ve anlambilimsel bir düzende yapılabildiği gibi mekânsal bir düzende de yapılabilir. Tasvir çok zaman göndergesini (réferent) yani nesnenin mekân içinde var oluş tarzını model olarak benimser. Flaubert, aşağıdan yukarıya doğru imal edilen çok katlı pastayı aşağıdan yukarıya doğru tasvir eder. Bu aynı zamanda nesneyi, aşağıdan yukarıya doğru kayan bir gözün hareketine göre tasvir etmektir. (Meselâ Namık Kemal, İntibahta bu yöntemi kullanır.)
Mekan tasvirlerinin düzeni asla objektif değildir. Edebiyattaki tasvirler çok zaman resim sanatına has mekan düzenlemelerini yansıtır. Mesela, manzara tasvirlerinde genellikle en yakından en uzağa doğru tasvirler yapılır. Ancak XIX. yyın sonlarında resimde olduğu gibi edebiyatta da bu yoldan uzaklaşılır, intibaların idare ettiği bir plana yönelinir.
Tasvirin Çeşitleri
a) Nesnel tasvir (description objective, dénotative): Nesnel tasvirler, tahkiyede zamanı askıya alır. Yazar, kahramanları ve hikayenin akışını bir tarafa bırakır ve araya girerek okuyucuya genellikle mekanla ilgili bilgi verir. Bu tip tasvirler, sıfır odaklanış (focalisation zéro) metinlerinde karşımıza çıkar. Yani anlatıcı olayı dıştan anlatan, objektif olarak anlatan bir bakış açısı seçer (point de vue externe). Nesneler, genellikle niteleme sıfatlarıyla, isim tamlamalarıyla ve sıfat fiil gruplarıyla nitelendirilir. Mekan belirleyicileri ve bağlaçlar kullanılır.
b) Öznel tasvir (description subjective, connotative): Öznel tasvir, anlatan yahut bakan kişinin duygularını ifade eden tasvirdir. Tasviri okuyan bu duyguların etkisini hisseder. Öznel tasvirlerde, anlatı (récit) zamanı ile tasvir zamanı çakışır yani tasvir şahısların hareketi ile birlikte yürür. Tasvirler, kahramanın gözünden yapılır. Bazen de kahramanın güzergahı tasvir edilir. İç odaklanış (focalisation interne) tahkiyelerinde öznel tasvirler bulunur. Klasik romanlarda, tasvir anlatı durdurularak yapılırdı. Anlatıcı, anlatıyı durdurarak okuyucuya bilgi verirdi. 19. yüzyılda Balzac bu geleneği sürdürdü. Buna karşılık Stendhal, Flaubert ve çok zaman Zola gibi romancılar, tasviri şahısların bakış açısından yaptılar. Böylece metinde bir yama gibi birbirinden ayrı olan tasvir zamanıyla anlatı (récit) zamanını bütünleştirdiler, onları üst üste çakıştırdırlar. Proustla birlikte bu tutum bir kural haline geldi.
c) Sistematik Tasvir: Hiçbir şey atlanmadan, sırayla, adım adım her şey anlatılıyorsa sistematik bir tasvir söz konusudur.
d) Seçici Tasvir (sélective): Şu yahut bu ilgi çekici şey seçilerek yapılan tasvirlerdir.
Tasvirin Görevleri – Tasvirin Fonksiyonları
1) Süsleme Görevi (fonction ornementale): Tasvirin en eski fonksiyonu süslemedir. Batı kültüründe İlyada ve Odesia gibi metinlerde, hitabet sanatında tasvir süsleme görevinde kullanılmıştır. Tasvir başlangıçta anlatının dinlendirici bölümüydü ve kuyumculuk, mimarî gibi diğer sanatlarla yarışan şairlerin retorik ustalıklarını sergileme yeriydi. Realistler, tasvire gerçeği anlatmak için baş vurdular. Fakat tasvirin süsleme görevini tamamen ortadan kaldıramadılar. Modern tasvir resim sanatlarında olduğu gibi süsleme tutkusundan vaz geçmemiştir.
2) İfade etme Görevi: XVIII. yüzyılda Romantizmin ortaya çıkışıyla birlikte tasvir ifade etme görevi yüklenmiştir. Romantizmle birlikte tasvir, artık sadece bir dekorun yahut bir şahsın taklidi olmaktan çıkmıştır. Yeni tasvirde dış ile iç arasındaki, tabiat ile onu seyredenin duyguları arasındaki ilişkiler sergilenmeye başlanmıştır. Tabiat tasvirleri vasıtasıyla ruhî hayat görünür kılınmıştır. Bu tasvirlerde her tabiat tablosu, iç duyguların istiareli bir anlatımıdır. Tabiat tasvirleri psikolojik halin bir ifadesi halini almıştır. Rousseaunun eserlerinde bu tip tasvirler görülür.
3) Sembol Görevi: Tasvir, anlattığı şeyin dışındaki bir başka şeyi anlatmak için kullanılmışsa sembol görevi yüklenir. Balzacta şahısların görünümü, giyimi, mobilyalar ve çevresi onların psikolojisi ile ilişkilidir. Burada dolaylı bir muhit teorisi vardır: Sosyal varlıklar, diğer canlı varlıklar gibi muhitiyle uyum halindedir. Dolayısıyla onlar, muhitten hareketle yorumlanabilirler. Tasvirin sembolik fonksiyonu bazen proleptique bir değer kazanabilir: Bu durumda tasvir sadece sembolik bir değer taşımaz, ayrıca bir şahsın başına gelecek işi yahut daha sonra anlatılacak bir olayın sonuçlarını önceden sezdirir.
4) Tasvirin Tahkiye görevi: 1960lı yıllarda Yeni Roman Akımı, tasvir ve tahkiye ilişkisini tersine çevirmiş, tasviri bir tahkiye haline getirmiştir. Bu akımda tasvir, tahkiyenin emrinde değildir, tahkiye tasvirin emrindedir.
5) Bilgi vermek ve açıklamak fonksiyonu (informative / documentaire): Yer ve nesne tasvirleri, okuyucunun olayın gelişimini daha iyi kavramasını sağlar. Amaç açıklama ve bilgi vermek olduğu zaman nesnel, objektif tasvirler yapmak gerekir.
6) Duyguları ifade etmek fonksiyonu: Tasvirler, nesne hakkında bilgi vermek amacıyla yapıldığı gibi, nesneler karşısında hissedilen duyguların ifadesi için de yapılır. Olayı gören ve anlatan kişinin duyguları, bazen anlatımına yansır. Bu durumda öznel, subjektif bir tasvir ortaya çıkar. Bir tasvire bazen yazanın genel izlenimleri yansır : (Hüzün yahut neşe ). Yazar bazen duygularını yararlandığı üslup teknikleriyle bize yansıtır. Cümle yapıları, kullandığı kelimeler, imajlar bize yazarın duygularının ip uçlarını verir. Meselâ yazar bir binayı birçok şeye benzetebilme imkanına sahiptir. Eğer binayı bir hapishaneye benzetiyorsa, bu benzetmede onun bakış tarzını ve bu nesne karşısında hissettiklerini sezebiliriz.
7)Gerçeğe benzerlik sağlamak fonksiyonu: Yazar ayrıntılara yer vererek gerçeğe benzerlik duygusu yaratır. Böylece okuyucu üzerinde realizm etkisi yaratılabilir.
8)Yazıya sembolik bir değer kazandırılabilir (sembolizm fonksiyonu): Tasvir edilen nesne ile metinde yer alan bir şahıs yahut olay arasında ilişki kurularak yazıya sembolik bir anlam verilir. Bir şahsın iç dünyası ile dış dünyası arasında bir istiare yoluyla paralellik kurularak sembolik bir anlatıma ulaşılabilir. Sembolik fonksiyonun kullanılmasına bilhassa öznel tasvirlerde rastlanır.
9)Şiirsel bir etki sağlanabilir (poetik fonksiyon): Yazar şairane imajlarla, ahenk araçlarıyla şiirsel bir etki elde edebilir.
10) İspatlama fonksiyonu (Argumentatif): Tasvir, aynı zamanda bir ikna yöntemi olarak da kullanılabilir.
11) Görselleştirme fonksiyonu: Bir tasvir metni bir nesneyi yahut nesnenin bir halini zihnimizde, hayalimizde canlandırma görevi yüklenebilir. Bu durumda yazar okuyucunun zihninde bir dekor yaratır. Buna tasvirin görselleştirme fonksiyonu denilmektedir (fonction visualisatrice).
12) Oyalama fonksiyonu: Bir tasvir metni aynı zamanda olayların anlatımını geciktirme aracıdır. Olayların anlatımının araya bir tasvir sokularak kesilmesi okuyucu üzerinde bir askıya alma (suspense) etkisi yapar, böylece bir beklenti, bir merak yaratılır. Tasvirin bu fonksiyonuna oyalama fonksiyonu (fonction dilatoire) adı verilir. Bu aynı zamanda estetik bir fonksiyondur, yazara güzel tasvirler yapma imkânı verir.
13) Dramlaştırma fonksiyonu: Bir tasvir metni, çok zaman, daha uzun bir metnin hizmetinde olmak zorundadır, yani dramla ilgili olmak ve drama ait olmak zorundadır: Buna tasvirin dramlaştıma fonksiyonu denir (fonction de dramatisation yahut fonction dramatique)
14) Tasvirler ayrıca bir metnin bölümlerini birbirinden ayırabilir: Bir tahkiye (hikâye etme) elementinden diğerine, bir şahıstan diğerine geçişi sağlayabilir. Tasvirler okuyucuya anlatının devamında olacak şeyleri keşfetme imkânı verebilir. Yaratılan dekor, okuyucunun sonraki olayları anlamasını kolaylaştırabilir. Bazen de dekor, anlatının gerçek bir kahramanı olabilir.