Genellikle ileri yaştaki insanları etkileyen Alzheimer hastalığında bellek kaybı, bilişsel işlevlerde azalma ve kişilik değişiklikleri gibi belirtiler gözlemleniyor. Alzheimer hastalığı 65 yaş altında nadir görülmekle birlikte, 65 yaş üstü kişilerin yüzde 5-10’unda görülüyor. Bu oran 85 yaş üstü kişilerde ise yüzde 35’e kadar çıkabiliyor.
KozanBilgi.Net okurlarına yakın geçmişte yaşanılan olayların unutulmasının Alzheimer hastalığının başlangıç belirtisi olduğunu belirten Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ömer Eray Yalap, Alzheimer hastalığı hakkında bilgi verdi.
Nedeni tam olarak bilinmeyen Alzheimer, genellikle ileri yaşta kişileri etkileyen, sinsi başlangıçlı ve yavaş ilerleyici seyir gösteren nörodejeneratif hastalık olarak biliniyor. Beynin çeşitli bölgelerinde beta amiloid proteini içeren plakların birikmesi ve bunun sonucunda beyin hücrelerinin (nöron) geri dönüşsüz kaybı ile hastalığın ortaya çıktığı düşünülüyor. Hastalığın gelişiminde genetik ve çevresel faktörler etkili oluyor. Alzheimer hastalığı erişkinlerde demans (bunama) hastalığının en sık nedeni olarak görülüyor.
Unutkanlığın yanı sıra ilgisizlik, dikkat ve muhakeme bozukluğu, konuşma ile ilgili sorunlar gibi diğer zihinsel işlevlerde gerilemenin de Alzheimer hastalığının habercisi olabileceğini belirten Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ömer Eray Yalap “Unutkanlık özellikle yakın geçmişe dair olaylarda belirgindir. Başlangıç döneminde hastalar çok eski olayları hatırlamakta zorluk çekmezler. Alzheimerda hastalar, eşyaları ve özellikle parayı koydukları yeri hatırlayamazlar ve bu nedenle eşyalarını kaybederler. Ayrıca, ocakta yemek unutup yemek yakma, namaz kılarken rekatları karıştırma gibi belirtiler de gözlemlenir. Başlangıçta yakın zamana dair hafızada bozulma belirgin olduğundan aynı soruları tekrar tekrar sorma görülebilir. İlerleyen dönemde ise kelime bulmada zorlanma, davranış değişiklikleri, çevreye karşı ilgisizlik, yer yön bulmada zorlanma gibi belirtiler de gözlemlenir.” dedi.BİRİNCİ
Alzheimer hastalığında en önemli riskin ileri yaş olduğunu belirten Uzm. Dr. Ömer Eray Yalap “Alzheimer hastalığının yalnızca yüzde 5’i kalıtsal nedenlidir. Kalıtsal Alzheimer hastalığı daha genç yaşlarda ortaya çıkabilmektedir. Hastalık 65 yaş altında nadir görülmekle birlikte, 65 yaş üstü kişilerin yüzde 5-10’unda görülüyor. 85 yaş üstü kişilerde bu oran yüzde 35’e kadar çıkmaktadır. Düşük eğitim düzeyi, düşük sosyoekonomik düzey, stres ve depresyon, düzensiz tansiyon-kolesterol ve şeker, sigara kullanımı, yalnız yaşama, görme ve işitme azlığı, tekrarlayan kafa travmaları Alzheimer hastalığının diğer risk faktörleridir. Birinci derece akrabalarında Alzheimer hastalığı bulunan kişilerde hastalığa yakalanma riski iki kat daha fazladır. Yüksek eğitim düzeyi, fiziksel ve zihinsel olarak aktif bir yaşam sürme, Akdeniz usulü diyet gibi faktörlerin hastalıktan koruyucu olduğu bilinmektedir.” diye konuştu.
Alzheimer tanısının hastaların ve yakınlarının verdiği bilgiler, nörolojik muayene, çeşitli nöropsikiyatrik testler ve beyin görüntülemesi özellikle beyin MR ile konulduğunu aktaran Uzm. Dr. Ömer Eray Yalap, duruma göre diğer tanıları dışlamak için bazı laboratuvar testlerin de yapılabileceğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Günümüzde Alzheimer hastalığını tamamen tedavi edip ortadan kaldırabilen bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Hastalığın seyrini geçici olarak yavaşlatan ve bazı bulguları hafifleten ilaçlar olsa da, hastalık ilerlemeye devam eder. Günümüzde Alzheimer aşısı olarak bilinen ve damardan uygulanan çeşitli ilaç denemeleri olsa da bunların etkinliği henüz ikna edici düzeyde değildir. Alzheimer ile benzer bulgu ve şikayetlere yol açabilen ve bunamayı taklit eden başka hastalıklar da bulunmaktadır. Bunlar depresyon, bazı kronik enfeksiyonlar, vitamin eksiklikleri ve tiroid hormon bozuklukları gibi hastalıklardır. Alzheimer hastalığının aksine bu hastalıkların tedavisi mümkündür. Bu nedenle yukarıda tariflenen şikayetleri olan kişilerin gecikmeden bir hekime muayene olmaları önemlidir. Unutulmamalıdır ki bunama yaşlanmanın doğal bir sonucu değil, bir hastalıktır.”
Bayındır Sağlık Grubu Hakkında:
Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası grup şirketlerinden olan Bayındır Sağlık Grubu, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Kavaklıdere Hastanesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi’nin yanı sıra, İstanbul’da Fenerbahçe, Beşiktaş, İş Kule, Tuzla , Ataköy ve İzmir Alsancak olmak üzere 6 farklı lokasyonda bulunan Bayındır Diş Kliniklerinde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.