1935 yılında, İsrailin kuzeyinde bulunan Safed kasabasında dünyaya geldi. 1948de bir mülteci olarak gittiği Suriyede bir süre öğretmen olarak çalıştı. Daha sonra Şam ve Kahire üniversitelerinde hukuk eğitimi gördü. Moskovada tarih alanında doktora yaptı.
Abbas, çalışma hayatına Katarda atıldı. Burada ilerde kendisini Filistin hareketinin başına getirecek ilk adımları atarak, yeraltında faaliyet gösteren Filistinli grupları organize etmeye başladı. Burada yetiştirdiği gençler daha sonra Filistin Kurtuluş Örgütünde önemli görevlere geldi..
Mahmud Abbas, Yaser Arafat ile birlikte El Fetihi kurdu. Filistin davası için mücadele ederken, Arafatı Ürdün, Lübnan ve Tunustaki sürgününde yalnız bırakmadı.
Abbas, hep arka planda olmayı tercih etse de, bu durum onun uluslararası arenada, Arap liderleri ve istihbarat şefleriyle güçlü bağlantılar kurmasını engellemedi. Bu bağlantılar onun Filistin Kurtuluş Örgütünde yükselmesini de sağladı. İlk olarak örgütün mali işlerinin sorumluluğunu aldı. 70lı yıllarda güvenlikle ilgili görev üstlendi, 1980de ise FKÖnün ulusal ve uluslararası ilişkileri departmanı sorumlusu oldu.
Pragmatik olarak tanınan Abbas siyasi alanda riskli kararlar almaktan çekinmedi. İsrail-Filistin çatışmasına barışçıl çözüm bulunmasını savundu, Yahudi gruplarla diyaloğa destek verdi, iki devletli çözümden yana oldu. Oslodaki gizli görüşmelere katılan Filistin heyetinin başkanlığını üstlenmesi Abbasın FKÖ içinde güvercin olarak tanınmasına yolaçtı. 1993 yılında örgüt adına İsrail ile barış anlaşmasına imza attı.
69 yaşındaki abbas, 48 yıllık bir sürgünden sonra 1995te Filistin topraklarına döndü.
2003te, İsrail ile ABDnin Yaser Arafatı muhatap olarak kabul etmemelerinin ardından yeni lider adayı olarak sivrildi. Aynı yıl Filistin Özerk Yönetiminin ilk başbakanı oldu; ancak tüm yetkilerine sahip olamadı, bu da hareket alanını oldukça sınırladı. Yaser Arafat ile yaşadığı iktidar mücadelesi sonucu 4 ay sonra başbakanlığı bıraktı. Arafatın ölümüyle FKÖ genel sekreterliğine getirildi.
El Fetih liderlerinden Mervan Bargutinin adaylıktan çekilmesinin ardından, Filistin halkının çoğunluğunun desteğiyle seçimleri kazandı. Abbas, uluslararası desteğin yanı sıra, Filistinde kentli orta sınıf, iş adamları ve bazı aydınların desteğine de sahiptir. 9 Ocak 2005te oyların % 62,5ini alarak Filistin Özerk Yönetiminin başkanı olarak seçilmiştir.
Filistinde 2006da yapılan seçimleri Hamas kazanmış ve bu Mahmud Abbasın liderliğinin ve güvenilirliğinin sorgulanması açısından bir dönüm noktası olmuştur. Hamasın zorla hükümet uzaklaştırılması ve akabinde iki grup arasında yaşanan gerginliklerin ardından 17 Mart 2007de uzlaşı sağlanarak Ulusal Birlik Hükümeti kurulmuştur.
Ancak çatışmaların devam etmesi üzerine Mahmud Abbas, 18 Haziran 2007de Uzlaşı Hükümetini feshettiğini açıklamış, olağanüstü halle birlikte Hamasa bağlı silahlı grupları yasa dışı ilan etmiştir. Bunun üzerine Hamas Gazzeye çekilerek yönetimini ilan ederken, El Fetih ise Batı Şeriada yönetimi ele almıştır.
Ocak 2009da devlet başkanlığı görev süresi dolmasına rağmen, Abbas görevi bırakmamıştır. Parlamento ve devlet başkanlığı seçimlerinin eş zamanlı yapılabileceğini savunan Abbas o güne kadar görevine devam edeceğini açıklamıştır. Bunun üzerine FKÖ yönetimi 16 Aralık 2009 tarihinde Mahmud Abbasın Filistin Özerk Yönetimi Başkanlığı süresini uzattığını duyurmuştur. 3 Mayıs 2011de Mısırın arabuluculuğuyla sağlanan uzlaşma anlaşması ile El Fetih ve Hamas geçici bir hükümet kurarak bir yıl içinde Filistin başkanlık ve parlamento seçimlerinin yapılmasına karar vermişlerdir.
Buna göre Filistinde 4 Mayıs 2012de parlamento seçimleri yapılması gerekmektedir. Ancak geçici hükümette kimlerin olacağı ve başbakanlık sorunlarının çözülememesi nedeniyle anlaşma halen hayata geçirilememiştir. 23 Eylül 2011de Mahmud Abbasın,
BMye tam üyelik başvurusunda bulunması ve BMde yaptığı konuşma Filistin halkı nezdinde itibarını yükseltmiştir.