Gerçek Adı : Ahmet Kutsi Karadoğan
Doğum Tarihi : 16 Mart 1973
Anne adı Hatice, baba adı Şinasi’dir. Lise yıllarında yakın çevresinin “sesin güzel” uyarılarını önemseyen ve şan dersi alan Kutsi, 2000 yılında Erol Köse Production tarafından ilk albümü “Aşk Payını Aldı”yı çıkararak büyük bir ünvan kazandı. Uzun bir ara veren ve bu arada çok iyi şarkılar yapan Kutsi, 2005 yılında Erol Köse Production tarafından “Sana Ne” albümünü çıkartı.
Bir kız kardeşi olan Kutsi, Ayrancı Lisesi’ni bitirmiştir. En sevdiği eşyası ise gitarıdır.
Albüm:SaNaNe
01 Sana Ne
02 Maktul
03 Neden Neden
04 Aşkın Gururu
05 Ankara
06 Geçer
07 Bomboşum Buralarda
08 Canın Sağolsun
09 Doğum Günü
10 Derdini Söyle Bana
11 Ağlama Kalbim
12 O Sen Olamazsın
13 Hançer
14 Maktul (akustik version)
15 Canın Sağolsun (akustik version)
16 Geçer (akustik version)
Beş yıl önce Ankara’dan İstanbul’a gelip müzik piyasasına atıldın. Ne gibi zorluklar yaşadın başlangıçta?
İstanbul çok büyük ve karışık bir şehir. Bu bile başlı başına bir zorluktu… Allah’a şükür çevremde hep müzisyen arkadaşlarım vardı ve Erol Köse beni hep destekledi. Birçok müzisyen zor dönemler geçirmiştir. Tozlu bir yatakta da yatmışızdır, lüks bir otelin suitinde de kalmışızdır. Kesinlikle ben ne oldum durumunu yaşamamalı.
Müziğe nasıl başladın? Konservatuvarlı mısın?
Alaylıyım… Sesimin güzel olduğunu herkes söylüyordu. Ben de gidip şan hocasından ders aldım. 15 yıldır müzikle iç içeyim, birçok yerde sahneye çıktım. Hep bir gitarım olsun istiyordum. Ama öğrenciydim ve bir türlü param çıkışmıyordu. Ankara’da gitar satan bir mağaza vardı, önünden her geçtiğimde takılıp kaldığım bir gitar dururdu vitrininde… Çok da pahalıydı. 400 bin liraydı ve bu 1988 yılında iyi bir paraydı, yani almam mümkün değildi. Bir gün Kızılay’a indim, bir arkadaşımın bankada işi vardı. Onu beklerken Kazı Kazan satın aldım. Bana 500 bin lira çıktı. Hemen gidip gitarı satın aldım. Müziğe de öyle başladım.
İstanbul’a gelir gelmez albüm yapabildin mi?
Bu konuda şanslıydım. Erol Köse’yle şubat ayında tanıştık, eylül ayında İstanbul’a gitarımı alıp geldim. Gelir gelmez de stüdyoya girdim.
İlk albümle ikincisi arasında neden 5 yıl var?
Albüm en sevdiğim şarkılardan oluşsun diye hep daha iyisini bekledim.
Tam adını duyurmuşken ortadan kaybolmak, ciddi bir risk değil mi?
Bir sanatçının repertuvarının kötü olması, bence daha büyük risk. İyi şeyler yaparsanız insanlar sizi unutmuyor.
KutsiBaşka sanatçılara da beste verdin bu arada ama…
Nalan’a ‘Adresi Biliyorsun’u verdim. Petek Dinçöz’ün yeni albümünde ‘Doğum Günü’ adlı şarkım var, ayrıca düet de yaptık. Hülya Avşar’ın yeni çıkacak albümünde ‘Ankara’ diye bir bestem var. Berksan’a da şarkı verdim.
Şarkını verdikten sonra pişmanlık duyduğun oldu mu hiç?
Şimdiye kadar olmadı.
Albüm hazırlığında olanların tek bir şarkı alabilmek için neredeyse kapısında yattığı isimler var. Senin böyle bir çaban oldu mu?
Hayır, olmadı. Ben beste yapabiliyorum Allah bana bu yeteneği verdiyse neden sonuna kadar kullanmayayım?
Bu camia aslında tam bir kaynayan kazan. Bu kazanda seni dibe çekmek isteyenler oldu mu?
Şimdiye kadar pek yaşamadım bu tarz şeyleri. Bu kaynayan kazanda önemli olan dibe yapışmamak, dipte kalmamak. Bunun için de elimden geldiği kadar kaliteli ve sloganı belli şarkılar yapmaya çalışıyorum.
Seni Mustafa Sandal’a benzetiyor ve karşılaştırma yapıyorlar. Bu nereden çıktı?
Evet, benzetilme durumu var. Her şey albüm kapağında kullandığım gözlükle başladı. Yani benzerlik benim dışımda gelişti. Zaten tarzlarımız ayrı. Ben kendi halinde ritim okuyorum, Mustafa Sandal biraz daha pop ağırlıklı şarkılar yapıyor. Şunun altını çizeyim; kimsenin adı altında yer almak istemiyorum. Birine rakip falan da çıkmadım. Bu piyasada beş yıllık bir geçmişim var. O süreye hayallerimi, umutlarımı sığdırdım. Keşke imkanımız olsa da birlikte bir programa çıksak ve canlı şarkı söylesek. O zaman fark çok net anlaşılır.
Kutsi “Sana Ne” videoklibiEtkilenme gibi bir durum söz konusu mu?
Dinlediğimiz müzikler bile çok farklı bir kere… Ben Hint müziklerinden rap melodilerine, Sting’den Deep Purple’a, flamenkodan blues’a pek çok müzik türünü takip ediyorum. Bu enstrümana duyduğum ilgiden kaynaklanıyor. Virtüöz seviyesinde olmasam da enstrüman çalmak benim için çok önemli. Mustafa Sandal’la müzik anlamında hiçbir benzerliğimiz yok. O yüzden kendisinden etkilenmem mümkün değil.
Duygusal olduğunu söylüyorsun. Özel hayatın ne durumda peki?
Bir yıl öncesine kadar bir ilişkim vardı, ama işimde yoğunlaşınca bitti. Sevgilim varken de işe konsantre olurum ama nedense bu kez olmadı. Sonuçta duygusal bir insanım, her şeyi yoğun ve uç noktada yaşarım. Aşkı tozlu plak gibi görüyorum. Ruhum aşk melodisine bir yıldır hasret.
Aşk için yaratıcılığı körüklüyor diyebilir misin?
Aşk çok güzel bir duygu. İster çapkın ol, ister evli, bunların işine kötü yansıyacağını düşünmüyorum.
Gipsy Kings’e ulaşmak istiyor
Amacım iyi bir müzik adamı olarak anılmak. Yaptığım albümlerin bir öncekini aratmaması için elimden geleni yapıyorum. Bu albümde ‘Geçer’ adlı bir şarkım var. Onun İspanyolcasını okumak istiyorum. Keşke bunu Gipsy Kings’e ulaştırabilsem…
“Reklam aşkları bana göre değil”
Albümün reklamını yapmak uğruna yaşanan sansasyonel ilişkileri dışarıdan izliyor ve şaşırıyorum. Ben 5 yıl boyunca sabahlara kadar çalışıp didineyim, sonra aşkla gündeme geleyim! Hayallerime ve emeklerime yazık! Ben böyle bir reklam takviyesi istemem. O tarz ilişkilere uzağım. Ben müziğimle, şarkıcı kimliğimle var olmak istiyorum.
1-Sevenim Oldu 2-Haram Olsun 3-Seninle 4-Aşk Payını Aldı 5-Kaderim 6-Soran Yok 7-Taka Taka 8-Büyüme Bebek 9-Koş Getir 10-Nazar 11-Kar Üstünde 12-Mümkünmü