Atatürk’e ve Türk Tarih Tezi’ne göre; yazıyı icat eden millet olarak bilinen Sümerler Türk’tü ve Sümerce de Türkçe’ydi. Peki tarihsel veriler bu konuda ne diyor? Günümüzde bunun doğruluğu veya yanlışlığı hakkında neden hiçbir devlet siyaseti güdülmüyor. Vikipedi’de yayınlanan ufak bir araştırmayla sizleri de bu konuya davet ediyoruz.
Sümerce, Sümerlerin Güney Mezopotamya’da M.Ö. 4. binyıldan itibaren konuştukları dildir. Bilinen ilk yazılı dildir. M.Ö. 2000 yıllarında Akadca bölgede konuşma dili olarak Sümercenin yerini almış, Sümerce ise bilimsel ve dinsel bir dil olarak M.S. 1.yy’a kadar varlığını sürdürmüştür.
Osman Nedim Tuna
Sümerce ile Türki diller arasında tarihi bir ilgi bulunduğu iddiasını 168 kelime ve gerekli açıklamalarla destekleyen Osman Nedim Tuna 1962’de doktora için gittiği Amerika’da, bu konudaki çalışmalarını yoğunlaştırmış ve 1982’de çalışmalarını topladığı Sümer ve Türk Dillerinin Tarihî İlgisi ve Türk Dilinin Yaşı Meselesi adlı eseri, altı başlık altında toplanmıştır: 1. Giriş; 2. Sümerce Türkçe Ses Denklikleri ‘Kurallar’; 3. Malzemenin Tartışılması, Metod ve Yorum; 4. Sonuç; 5. Son Söz; 6. Kaynakça ve Kısaltmalar.[1]
Bilimadamlarının Sümerce ile ilgili düşünceleri
Hartmut Schmokel, Sümer dili konusunda şöyle demektedir:
Kelime yapısı bakımından Sümerce,heceli bir dildir.Bu tip bir dil Avrupa’da Fin-Uygur ve Asya’da da Türk dilleri tarafından temsil edilir.Genellikle tek heceli ve değişmez bir kökün,kendi başına anlamı olmayan eklerle kullanımından oluşur.Bu dilin bir diğer ayırt edici karakteri,aynı kelimenin çok anlamlı olmasıdır ki,örneğin Çin dilinde olduğu gibi,inişli-çıkışlı,ince ve kalın sonlama biçiminde vurgulama gerektirir.[2]
Leonard Woolley ise Sümer dili konusunda şöyle der:
(Mezopotamyaya) gelen sonuncu göçmenler Sümerler oldular.Bunlar yazılara ‘kara kafalar” diye aktarılan siyah saçlı bir halktı ve etimolojik bakımdan değilse bile,yapısı bakımından eski Turan türkçesine benzeyen heceli bir dil konuşuyorlardı. [3]
Louis Huot:
Bizim yazıları anlamaya başladığımızdan beri, MÖ. 2500 yılları boyunca yazılan sümercenin dil kökeni belirsizliğini korumaktadır. Daha 1869’ da, Fransız Jules Oppert, ne assurca ve ne de babilce olan bu tablet diline sümerce demişti. Fakat bu dilin bilimsel bakımdan varlığını temellendirmek ancak 1923 yılında Arno Poebel’in Sümer Gramerini yayınlamasıyla olmuştur. Bu dil,heceli bir dildir ve yapısal olarak diğer bir çoğuna (bu arada örneğin türkçeye ) benzemektedir. Fakat ses değeri,fonetik bakımdan,ölü veya yaşayan hiçbir benzeri yoktur.[4]
Sümerce ve Türkçe Arasındaki Benzerlikler
Sümerler,’yer’e ‘ki’,göğe ‘an’,rüzgara da ‘yil’ ;yer ve gökten oluşan evrene An-ki demişlerdir. Türkçe ve Moğolcada, yer, yir, kır, tan, yel, yil , tengri, tengere sözcükleri, Sümerlerle benzeş ses ve anlamda olmak üzere,günümüzde de yaşamaktadır.
Sümerlerin çivi yazılı metinleri birçok bilim adamı tarafından incelenmiştir. Bu incelemelerin sonucunda ortaya çıkan şudur ki: Sümer sözcükleri, genel olarak Türk lehçelerinde kullanılan sözcüklere benzemektedir. Hatta bazı deyimler aynen tekrarlanmaktadır. Örnek olarak çibin, Sümercede “sinek” anlamına gelen bir kelimedir. Günümüz Türkçesinde unutulmaya başlayan cibindirik, cibinlik kelimesi sineklerden koruyucu perde anlamına gelmektedir
Sümerce Karaçay Türkçesi Türkiye Türkçesi
az az Az
baba ata Baba (ata)
gaba gabara Yünlü yelek
daim dayım Doyum, doyma
me men Ben
mu Bu, ol Bu, o
ne ne Ne
Ru ur Vur
Er er Er, asker
Tu Tuv- Doğ-
Tud tuvdu doğdu
Ed öt geç
Çar çarh çark
guruvaş karavaş Kadın köle
uş üç üç
üd ot Od, ateş
Uzuk uzun uzun
Tuş tüş- in-, aşağı inmek
Eşik Eşik Eşik ,kapı
Aur avur ağır