ÖNCER ÜNLÜ – BAŞYAZAR
Son günlerde şüphesiz her yerde, yazılı, görsel ve sosyal medyada en çok konuşulan ve speküle edilen isim Arda GÜLER ve elbette kulübü FENERBAHÇE.
Türk futbolunun son yıllarda yetiştirdiği yeni umudu ve nadide çiçeği henüz 18 yaşındaki Arda son bir aydır adeta yılan hikayesine dönen transferini, İspanya’nın ve Dünya’nın en büyük ilk 5 kulübünden biri olan Real Madrid’e “EVET” diyerek yılan hikayesine noktayı koydu.
Noktayı koydu, koymasına ama ailesi dışında anlaşılan pek kimseyi mutlu edemedi sanırım. Özellikle Fenerbahçe camiasını ve fanatik taraftarları.
Arda ve Fenerbahçe cephesini yorumlamadan önce şunu belirteyim:
” Çocukluğumdan beri sıkı bir Fenerbahçeli olarak yetiştim. Asla fanatik değil. Fenerbahçe yüzünden acı ya da tatlı birçok olay başıma gelmiştir. Kaybedilen şampiyonluklardan sonra oturup çok ağlamışlığım vardır. Aziz Başkan cezaevindeyken onun söylediklerine inanmayan birçok Fenerbahçeli arkadaşımla da ciddi münakaşalarım olmuştur. Bunu yanında da eğer takım başarısız olduysa da şimdiki yöneticiler gibi sağda solda sudan bahaneler üretmemiş, takımı ve elbette yönetimi sorgulayan sohbetler yapmışımdır çevremdeki insanlarla “.
Fenerbahçe futbol takımının maçlarını son 3 yıldır tv. den seyretmiyorum. Özetlere bile zoraki bakıyorum. Maç sonu yorumları da, eğer yazmışlarsa değerli spor yazarları; Mehmet Demirkol, Ercan Güven ve Uğur Meleke’nin yazılarından takip ediyorum, en objektif yazan onlar çünkü
Öncelikle Arda hakkında bir kaç bilgi vereyim sonra da transferi yorumlayayım.
Arda 2005 Ankara doğumlu bir futbolcudur. Ankara Gençlerbirliği kulübünün alt yapısında futbol oynarken 2019 yılı Şubat ayında Fenerbahçe’ye transfer olmuş ve ailesiyle İstanbul’a taşınmıştır. Transfer olduğu dönemden bu güne kadar da Fenerbahçe A takım formasıyla 51 maça çıkmıştır.
Gelelim şimdi benim penceremden bu transfere bakmaya…
Fenerbahçe 2022-23 futbol sezonuna anımsanacağı gibi Portekizli teknik direktör Jorge Jesus ile başladı. Analatik düşünmeyi sevmeyen, yazılı ve görsel medyadaki himmetleri sual edilemeyen büyük futbol yazar ve yorumcuları, böyle bir yetenek niçin son dakikalarda oyuna giriyor diye sorgulamayıp, Fenerbahçe iyi gittiği ve peş peşe puanlar aldığı ve liderliğe oturduğu için hep dediler ki; ” Jesus’un bildiği vardır, Jesus ne derse doğrudur” gibi saçma sapan görüşler belirtip, cümleler yazdılar köşelerinde.
Jorge Jesus gökten zembille inmişti ya! Onu ve onu getiren yönetim haşa eleştirilemez, kararlar sorgulanamaz. Eleştirilmeleri eşyanın tabiatına aykırı tabii!
Tabii bu arada büyük çubuklu taraftarları da vurdum duymazlık yapıyorlardı. Takım galip, lider. Ne yapsınlar Arda oynamış, oynamamış. Umurlarında değil ki!.
Ne zaman ki Fenerbahçe teklemeye, geride kalmaya başladı o zaman akıllara hep son dakikalarda oyuna giren Arda gelmeye başladı. Arda ne yapsın? Futbol, bir kişiyle mi oynanıyor?
Hiç bir yönetici o ana kadar acaba Jesus’a şunu dedi mi? ” Hoca, bu çocuk mücevher, bizim ve Türk sporunun geleceği, herkes görüyor, niçin son anlarda oyuna alıyorsun, Dalga geçer gibi ? Tamam yedek başlat sıkıntı yok bari maçların 60. dakikasından sonra al.” Kimsenin böyle bir konuşma yaptığına zaten hiç inanmadım.
Arda Güler, Real Madrid’e imza atınca bir yandan yönetim, bir yandan taraftar ( kimse artık onlar), bir yandan medyadaki kerameti kendinden menkul olanlar başladılar yaygaraya. Niye gidiyorsun ? Bir yıl daha kal, iyice piş, sözleşmeyi niye uzatmadın?
Yöneticiler konuşuyor: ” Hani imzalar kalbimizde atılmıştı diye .” Kendi kendilerine ajitasyon yapıyorlar. Peki bonservis parası misal, 30 milyon dolar olsaydı. O zaman da ajitasyon yapacak mıydınız? Böyle olsaydı herkes eminim, avuçları çatlayana kadar alkışlar ve avurtları şişene kadar ” Arda çok yaşa ” derdi. Arda daha ne yapsın! Real Madrid’e baskı yaparak bonservis bedelini yükseltmiş, Fenerbahçe lehine bir takım artılar kazandırmış mukaveleye.
Demek ki kalbinde gerçekten Fenerbahçe sevgisi devam ediyormuş.
İspanya’yı bırak, sizleri Yunanistan çağırsa gelin AB pasaportu vereceğim dese koşa koşa Arda’dan önce gidersiniz, Arkadaşlar! Bana taraftarlık öğretmeyin sakın !
Eleştiri her konuda, her işte elbette yapılmalıdır. Ama gerçeği görerek, çıkarlar uğruna değil.
18 yaşına yeni girmiş Arda Güler’in ve ailesinin bu kararını saygıyla karşılıyorum. Karar kendilerine aittir ve her aile çocuğu için en iyisini ister. “Kedi de uzanamadığı ete mundar der.”
Bundan sonrası Arda’nın zeka ve becerisine kalıyor. Türkiye’den yurt dışına giden en genç futbolcu. Gittiği lig de Avrupa’nın en iyi 3 liginden biri. Kendinden önce yurt dışına transfer olanlar gibi yok ülkemi özledim, yok Türkiye’den şu gelsin, bu gitsin gibi mantıksız ve çocukça istekleri olmazsa ve en kısa zamanda bulunduğu ülkenin kültürünü içselleştirirse önünde başarmaması için hiç bir engel olmayacaktır.
Umarım Arda, hikayesini güzel yazar, hikayenin başı da, sonu da kendine bağlı.
Son lafım da sevdalısı olduğum Fenerbahçe’yi yönetenlere:
” Gelecek bonservis parasını yaşı geçmiş futbolculara harcamaktansa, lütfen gidin de diğer genç Ardaları bulun, onlara harcayın.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.