Skolyoz, omurganın göğüs (thoracic) veya bel (lumbar) bölgelerinde görülebilen, yana doğru eğriliğidir. Tek başına olabileceği gibi, kifoz (arkadan öne doğru anormal bir eğrilik) ile beraber de görülebilir (Kifoskolyoz).
Hastalık, kız çocuklarında çok daha sık görülür. Özellikle 30 dereceyi geçen skolyozlar adolesan kızlarda erkeklere oranla on kat fazla görülmektedir. Türkiye’de 2,5 milyon skolyoz hastası mevcuttur.
Skolyoz çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilmektedir. Mesela engelli çocuklarda ya da çocukluk çağında felç geçirenlerde görülmektedir. Ancak sıklıkla karşılaşılan skolyozlar, daha çok 10’lu yaşlarda ortaya çıkan ve nedeni hala tam olarak bilinmeyen (idiyopatik) grupta görülen skolyozlar ile anne karnındaki etmenler nedeniyle ortaya çıkan ve doğuştan itibaren bulgu veren doğumsal (konjenital) skolyozlardır. Birincinin nedenini tam olarak bilinmemektedir. Konjenital skolyoza ise gebelik sırasında geçirilen enfeksiyonlar, şeker hastalığı, bazı vitamin eksikliklerinin neden olduğu düşünülmektedir.
Fizik muayene sırasında, hasta öne doğru eğildiğinde eğrilik daha belirgin gözükür. Farklı pozisyonlarda omurga röntgenleri ve skolyozometre (omurganın eğrilik miktarını ölçen bir alet) ölçümleri, skolyozun miktarını belirleyebilmek için yapılabilecek testlerdir.
Skolyoz hastalığı üç sınıfa ayrılır. Bunlar;
Skolyoz hastalığı eğer çocukluk çağlarda görüldü ise tedavisi gelişim tamamlanmadan yapılmalıdır. Kemiklerin düzgün gelişmesi için mutlaka takviye ilaçlar ve fizik tedavi uygulanmalıdır. Özellikle 0-5 yaş arasındaki çocuklarda düzgün bir fizik tedavi önemli rol oynar. Yetişkin yaşlarda meydana gelen skolyoz hastalığında tedavi biraz daha zordur. Hastalığın ortaya çıkması kişinin yaşı ile birlikte gelişir. Bu da tedavinin daha da özenli yapılmasını gerektirir. Yetişkinlerde de çocuklarda olduğu gibi fizik tedavi korse ve ilaçlar ilk seçenektir. Cerrahi yöntem vardır. Fakat riskleri nedeni ile tercih edilmez. Fakat eğirilik 40 dereceye ulaşmış ise operasyon ile tedavi edilir.