ADNAN DENİZ
EĞİTİMCİ/YAZAR
Almanya da görmüştüm,yaşlı insanların hayata nasıl sıkı sıkıya bağlı oluşlarını.Varoluşlarının o anını yaşıyorlardı.Bana garip gelmişti.Türkiyede altmış yaşına gelince geri plana çekilip ölümü bekleyen büyüklerimiz geldi aklıma.Sanki hayat bitmiş gibi herşeyi kabullenmişlerdi.
Hep bir mücadeleyle geçmişti yaşantıları ve çocuk büyütüp onları hayata attıktan sonra
Sanki herşey bitmişti onlar için.
Birde yaşlılarımızın makus bir talihi vardı hiç bitmeyen.Bu ise”Yalnızlığı yapayalnız yaşamaktı”.Günümüzde herkes kendi mücadelesini ayakta kalmak için sürdürürken,bir yandan da bir kenara attıkları yaşlı anne,babalarını görmüyorlardı.Anne ve babalar,yaşlılığın ve yokluğun,en önemlisi ilgisizliğin en acı duygusunu içlerinde yaşarken kahrolmaktaydı.
Ebeveynlerin kendileri için neler yaptıklarını,fedakarlıkları düşünebilseler,bilmem aynı tavrı gösterirlermiydi genç olanlar?
Hepimizin aynı yaşlılık durumunu yaşayacağımızı bildiğimiz halde bu kadar umursamaz olmak doğru değildi sanırım.Ama halâ bu vefasızlığın devam ettiğini gördüğümüz için bizde bu duygular hasıl oldu.
18 Mart-24 Mart tarihleri arasının ‘Yaşlılara Saygı’ haftası olarak kabul edilmesi bu sorunların hala var olduğunu göstermekte, yine de hiç yoktan iyidir.O zaman yaşlılarımızı unutmamalıyız.En azından onların var olduğunu ve insan olduklarını,bizler için neler yaptıklarını düşünerek,onları unutmayalım.
Yaşlılara saygı haftası umarım,Saygı,ilgi ve sevgilerimizi artırır.
Saygı ve sevgiyle kalın.